O ayaklar eskidi!..
Konyaaltı Belediyesi, Defterdarlık’tan kiraladığı kıyı bandını Baki İnşaat’a ihale etmiş. Şirket, burada gerçekleştirdiği proje karşılığında kıyı bandındaki tesislerin işletmeciliğini yapıyordu. Yapılan incelemede protokole aykırı yapılaşma tespit edildi. Belediye verilen süre içinde protokole aykırı olan yapıları kaldırmadı. Bunun üzerine sözleşme feshedildi.
Belediye ile yapılan sözleşme feshedilince,Baki İnşaat’ın muhatabı da Antalya Defterdarlığı oldu.
2004 yılında projenin gerçekleştirdiği sahil bandındaki tesisler çıkan fırtınada zarar görünce, zamanın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 10 yıllık kira süresini 13 yıla çıkarmış ve bunun karşılığında Baki grubu, fırtınadan zarar gören kıyı bandının onarımını üstlenmişti. Bakanlığın verdiği 3 yıllık süre uzatımından sonra Baki Grubu’nun 2012 yılına kadar sahil bandını işletme hakkı bulunuyordu ancak, boşaltma olayı 2013 yılı yaz bitiminde gerçekleşti.
Öte yandan, Konyaaltı Belediyesi’yle yapılan sözleşmeyi fesheden Maliye Bakanlığı’ndan, bu sahil bandını Konyaaltı Belediyesi’nin yanı sıra, Büyükşehir Belediyesi de kendilerine verilmesini istiyor.
İstemeyenin bir yüzü kara vermeyenin iki de.,
1999 yılında, Yap-işlet-devret modeliyle verilen Konyaaltı sahiline 24 tane büfe tarzı ancak, fast-food salonu mu? Bar mı, müzikal mi?
Adı bir türlü konamayan ne var ki herkesin 1 nolu, 24 nolu gibi isimlendirmelerle andığı yapılar her geçtiğimiz gün Nasrettin Hoca’nın kazan doğurması misali büyüdükçe büyüdüğüne şahitlik ettik.
Geceleri ses sanatçıların sahne bile aldırıldığı.,
Fasıl gecelerinin düzenlendiği mekanların şimdi yerinde yeller esiyor.
Ne var ki ilk baştaki veriliş gerekçesi, Yap-işlet-devret.
Yaptılar mı?
Evet..
Hem de 24 tane..
İşlettiler mi?
Evet.,
10 değil tam 13 yıl süresince..
Devrettiler mi?
Ona da evet.
Peki neyi devrettiler?
24 adet olan büfe tarzı işletmelerin yıkımından ortada kalan kazıklarını!..
Tabi ki birkaç tane de WC’yi..
“Konyaaltı sahilindeki işletmeler yıkıldıktan sonra orası tinercilerin mekanı olur” da dediler..
“Mezbeleliğe dönüşür” diyenler de çıktı..
Hatta, “Ayyaşlara gün doğar. Sahil serseriden geçilmez” diyenler çıktı..
Hoş..
Sahil boşaltılalı şunun şurasında ne oldu da..
Yapıp, işletenler giderken neyi devretti de gitti asıl mesele burada..
Konyaaltı sahili aynı kişiye..
Mini City desen ona keza..
Bir ara Sarısu da adrese teslim niyeti yüzünden gidiyordu, nasıl başarıldıysa engellendi.
Sea Life Otel’in yanındaki Cafe’yi de söylemeye gerek var mı ki?
Bal tutanın parmak yalamasına karşı çıktıklarını dillerinden düşürmeyenler, kendi parmaklarını aynı adreslere yalatıyorlar..
Milletin de kör, sağır ve dilsiz olduğunu sanıyorlar.
Yetmiyor..
Saltanatlarının biteceğini kendi adları gibi bildiklerinden, geçmişte sürekli dillerine doladıkları, içi boş ve tamamıyla kendi hayal ürünleri olan şeyleri, ısıtıp ısıtıp yeniymiş gibi milletin karşısına çıkmasına yardımcı olmak adına, bazılarını maşa gibi kullanıyorlar.