O aydın(!)lar bunu bilmiyor mu? 25 Mart 2014

Abone Ol

Şu anda Türkiye'de büyük bir kafa karışıklığı yaşanıyor..

İnanılmaz bir “bilgi kirliliği” var ve her şeyi fazlaca kirletiyor..

Bununla da kalmıyor..

Gezi Parkı olaylarıyla sertleş(tiril)en siyasi kutuplaşma, 17 Aralık operasyonunun ardından çok daha keskinleş(tiril)iyor..

Amaç?

Bu ülke huzur bulmasın, bu ülkede “milli irade” hüküm sürmesin..

Ve “birileri” malı götürmeye devam etsin..

17 Aralık’tan bu yana yaşadıklarımıza bir bakın..

70 yıldır bu ülkenin kaymağını yiyen 5 bin gerçek/tüzel kişilik bir yapı..

70’li yıllardan bu yana devletin bütün organlarına girmiş bir başka yapıyla “müttefik” oluyor..

Hemen her gün Başbakan’la ilgili ses kayıtları yayınlanıyor..

Aylardır ele geçirdiği bazı belgelerle ve “oynanmış” ses kayıtlarıyla ülke çıkarlarımızı, demokrasimizi tehdit ediyor..

Ve CHP’yi de maşa gibi kullanıyor..

Böyle bir durumu aklı başında-sağduyulu hiçbir TC vatandaşı asla kabullenmemelidir..

Ama, olan-biteni görüyorsunuz..

Kendilerini “demokrat” olarak tanımlayan yazarlarımız..

Ve “özgürlüğü savunduğunu sanan” aydınlarımız..

Sürekli “hukuk devleti” peşinde olması gereken siyasetçilerimiz..

Çıkıp da; “bu yapılanlar hukuku ayaklar altına almaktır” demiyorlar..

“Yasal olmayan ses kayıtları üzerinden tartışma yürütülmez” demiyorlar..

“Etik değildir, hatta ahlaksızlığın daniskasıdır” demiyorlar..

Bu ses kayıtlarını ortaya koyan karanlık-illegal yapıyı sorgulamak yerine, yayınlanan “yasadışı” kayıtlar üzerinden “boşbakan-başçalan” hesaplarıyla twitter’da kışkırtıcılık yapıyorlar..

Bununla da yetinmiyorlar..

Sosyal medyayı kullanarak “hükümet istifa çağrıları” yapıyor, “halkın iradesini” hiçe sayıyorlar..

“Erdoğan gitsin de isterse Türkiye zarar görsün” aymazlığı ile “Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük telekulak skandalı”na sessiz kalıyorlar..

Kişilerin yatak odalarına kadar giren bu yapı için, “Erdoğan gidecekse dinlesin, en mahremimi bile dinlese helali hoş olsun” diyorlar..

Bir gün, “aynı şeylerin kendi başına da gelebileceğini” hiç düşünmüyorlar..

Bütün bunlara ne söylenir?

Lanet olsun böyle bir “özgürlük” anlayışına..

Lanet olsun böyle “hastalıklı bir demokrasi” anlayışına..

Lanet olsun böyle “hukuk” anlayışına..

Lanet olsun böyle “kendisinden başkasının hakkını-hukukunu yok sayan bencil düşünce”lere..

Lanet olsun önyargılara..

Lanet olsun “kendi çıkarlarını ülke çıkarlarının önünde gören” ve bir türlü düzelmeyen o zihniyete..

Peki, bunlar neyi hedefliyor?

Niye Erdoğan gitsin diye kendilerini bu kadar yırtıyor?

Hiç düşünmediniz mi?

Cevabı basit..

Sayıları 5 bin olan bir GRUP, “Türkiye 10 yıl öncesindeki şekline dönsün” istiyor..

Niye istiyor?

Biliyorlar ki; Erdoğan başladığını bitirebilir ve 2023'e bu yolda devam ederse Türkiye iç ve dış dinamiklerin kontrolünden tamamen çıkar ve “YENİ BÜYÜK TÜRKİYE” hayata geçer..

80 yıl boyunca, özellikle 1946 devalüasyonu sonrası dış odaklar ve içeride yerleştirdikleri YERLEŞİK DÜZEN’in bütün hesapları alt-üst olur..

İşte bunu engellemeye çalışıyorlar..

“Onların elindeki bir Türkiye” gerçeği vardı..

230 milyar dolar kağıt üstünde görünen ve bir 230 da 5000 gerçek ve tüzel kişinin her yıl çaldığı varlığımız..

2003 sonrası büyüme sadece BÜYÜME merkezli değildi..

Çalınan, 5000 gerçek-tüzel kişi tarafından “daha sahaya inmeden cebe inen” bu miktarın çalınması önlenince, ortaya bugün gördüğümüz “800 milyar doların üstündeki rakam” çıkıyor..

O aydın(!)lar, bunu bilmiyor mu?

Bal gibi biliyor..

Şimdi soruyorum..

Bu iktidara karşı girişilen Gezi ve 17 Aralık operasyonları gibi olayların, “bir özgürlük-bir demokrasi-bir hukuk ve adalet arayışı” olduğunu mu sanıyorsunuz?

Bu ülke halkının büyük bir çoğunluğu, sanırım bu kadar “saftirik” değildir..

“Yerel seçim”leri niye bir “genel seçim” havasına sokmaya çalışıyorlar?

Bunu da düşünün biraz..