Ağustos 2013’tü.
Suriye’de iç savaşın zirve yaptığı dönemlerdi.
Savaştan kaçan Suriyeliler akın akın Türkiye’ye geliyordu.
Evini, barkını, işini, kısacası her şeyini bırakarak bir umutla sınırı geçiyorlardı.
İşte böyle bir dönemde Keşif Ekibi Derneği olarak Suriyeli mültecilerin kaldığı kampları yerinde görmek için Gaziantep’e gittik. Başbakanlık Suriyeli Sığınmacılar Genel Koordinatörü Vali Veysel Dalmaz’ın davetlisi olarak gittiğimiz kentte sevinç ve hüznü bir arada yaşadık.
Hüzünlendik, çünkü doğdukları toprakları terk etmişlerdi, yarınlarının ne olacağı belli değildi.
Sevindik, çünkü Türkiye gibi bir ülke onlara kucak açmış, var gücüyle destek olmaya çalışıyordu.
4 gün kaldığımız kentte Türkiye’nin de ne kadar büyük bir devlet olduğuna bir kez daha tanıklık ettik. Ayrıca gelen mültecileri çaresizliğini gördük. İnsanım diyen kimse yaşananlara duyarsız, tepkisiz kalmazdı. Türkiye de işte bunu yaptı ve insanlık adına Suriyelilere kucak açtı.
Ancak o tarihlerde bir kaygımı dile getirmiştim. Evet, savaştan kaçanlara kapılarımızı açalım. Başlarını sokacak bir yerlerinin olmasını sağlayalım. Kamplarda insanca yaşamalarına olanak sağlayalım. Kontrolsüz dağılmalarının ise sakıncalı olabileceğini ifade ettim. Sonrası malum ülkenin dört bir yanına dağılan Suriyeliler, sürekli olaylarla gündeme geldi. Birçok kentte istenmediler. Eylemler düzenlendi ve ülkelerine dönmeleri için baskı yapıldı. Türkiye’nin birçok bölgesine dağılan mülteciler, başlarını sokacak bir ev, karınlarını doyuracak bir işleri olmadı. En kısa yol olarak birçoğu dilencilik yaptı. Bazıları da maalesef olaylara karıştı. Özetle, çok sıkıntı yaşadılar, halen yaşıyorlar.
Dün gazetelerde ‘Çöplükten çıkan mutluluk’ diye bir haber yayınlandı.
Haberde Suriyeli ailelerin yürek burkan dramı anlatılıyordu.
Bir umut olarak gördükleri Antalya’ya gelen Suriyeli bir aile karnını doyurabilmek için çöp konteynırlarını karıştırırken görüntülendi. Minik bir çocuk çöpü bir süre karıştırdıktan sonra bulduğu salatalıkları alarak sevinçle annesine koşuyor. Koşarken yüzündeki gülümseme dikkat çekiciydi. Her şeye rağmen yaşama sıkı sıkıya sarılan minik Suriyeli, bunu her gün yapıyor, minik yüreğiyle ailesini sahipleniyor.
Evet, o fotoğraf yürekleri burktu, savaşın acımasızlığını gözler önüne serdi. Bu insanlara bir çare olmak gerekir. Bunun da yolu bana göre önce insanca yaşabilecekleri bir ortam yaratmak. Sonrasında ise iş sahası yaratıp kontrollü olarak çalışmaları sağlanmalı. Değilse bu kötü manzaralar dün olduğu gibi bugün de yarın da yaşanmaya devam eder.