O özel birisiydi
“Yazamadım” desem abartmamış olurum da, “Yazamadıysan, yazamamışındır. Ne uzatıyorsun” diyen olacaktır muhakkak.
“O zaman sende okumayıver” cevabını yapıştırırım!..
Dün yazmamamın bir nedeni vardı elbette.
İçimden gelmedi.
Elim gitmedi.
Hatta ofiste dahi durmadım.
20 yılı aşkın süredir yakın dostum olan, bu süreçte bir birimizi asla kırmadığımız, aynı ortamda bulunduğumuzda hep neşe kaynağımız olarak gördüğümüz Necdet Küsken’i kaybetmenin verdiği üzüntü, yazmamamın tek nedeni.
Muratpaşa Camii’ndeki cenaze törenine insan seli aktı. Sevenleri son yolculuğunda kendisini yalnız bırakmadı.
Necdet’in, “Beni Nebiler mezarlığına, babamın yanına defnedin” vasiyeti yerine getirildi. Yüzlerce araç konvoy halinde Nebilere aktı. Defin olayının ardından Küsken’in yakınlarına baş sağlığı sırasına girenler uzun kuyruklar oluşturdu.
Ve aramızdan ayrılıp gitti Necdet.
Cumhuriyet Halk Partisi Antalya örgütünün renkli simasıydı.
Doğru bildiğinden asla şaşmayan, bu konuda en küçük ödün dahi vermeyen karakter yapısıyla kendisine en ihtiyaç duyulduğu dönemde evinde yaşama gözlerini yumuverdi.
Bir insanı sevmek başka, sevdiğini söylerken yada bahsederken yüreğinde sıcaklık hissederek o hitabı yapmak başka.
Ahde vefa nedir bilmeyene belki masal gibi gelebilir ancak, şuan sol tarafımı ateş bastı.
Çok az rastlanır Necdet Küsken gibilerine.
Neco’nun ölüm haberi geldikten bir gün öncesi, sağlığında kendisinin de sıkça uğrak yeri olan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde sohbet ediyoruz. Konu balık tutma muhabbeti. Mustafa Düzenli lafa girdi:
“Bir gün ben, Necdet Küsken ve birkaç arkadaş balık tutmaya gittik. Oltalara yemleri taktık, saldık denize. Bizde tık yok, Necdet Küsken atıp, atıp çekmez mi? O zamanlar midesinden ameliyat olmuş, tedavi süreci devam ediyordu. Ne dedi dersiniz. “Balıklar bile ölecek adamı biliyor ve ona geliyor.”
Var mı böyle bir espri?
Yakalandığı amansız hastalığın sonucunu kendisine kabullendirmiş birisiydi Neco.
Hastalığı teşhis ve midesinin 3’de ikilik bölümünün alınma ameliyatı sonrası ziyaretine izin verilen birkaç kişiden birisiyim. Eşi yanı başında, ameliyattan birkaç saat önce çıkmış halde gördüğümde bir an kendimi tutamamış, boynuna sarılıp geçmiş olsun dileğimi sunmuştum.
“Ben kötüysem bir şeycik olmaz. Ama iyiysem sonunu bilemiyorum” demez mi?
İşte böyle birisiydi Neco.
Ve gitti.
En son Tıp Fakültesi’ndeki tedavi günlerinde görüşmüş, konuşmuştuk kendisiyle.
“ Sağlığın, yaşamın kıymetini bilmeyip, körü körüne hayat sürdürmekle yaşadığını sananlar ara sıra hastanelere gelip, gezsinler ki, terapi almış olsunlar. İnan ki faydasını göreceklerdir” yorumu yaptı.
Ve ekledi, “Ben de terapi manyağı oldum.”
Gülmek bana acı veriyordu çünkü ameliyat yerim ağrıyordu ama o acılı zamanlarında böylesine esprileri bile katan Neco artık yok.
Çünkü gitti.
Hem de bir daha geri gelmemek üzere.
Neco.
Kimse bu dünyaya kazık çakmayacak.
Senin yaptığın gibi dünya malını dünyada bırakıp, herkes senin gittiğin yere gelecek.
Ruhun şad, toprağın bol olsun kardeşim.