Toplantı ve gösterilerle ilgili birçok düzenlemenin yer aldığı paket, jandarmayı idari işlerde İçişleri Bakanlığı'na bağlıyor..
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun paketle ilgili verdiği ayrıntılara göre;
- Maskeli eylemcilere ceza gelecek..
- Gösteriye silahla katılanlara verilecek ceza artırılacak, silahlı eylemciye 2.5-4 yıl arasında hapis cezası verilecek..
- Polisin şahıs ve araç aramalarında yetkisi genişletilecek..
- Polisin gözaltı süresi vali yardımcısı ve üst amirin denetiminde 24 saat olacak.. Bu süre, savcı kararıyla 48 saate uzatılabilecek..
- Düzenlenen eylemlerde verilen zararları bundan sonra eylemci ödeyecek..
- Sanal ortamda nefret ve teröre çağrı da artık suç sayılacak..
…
Dahası var tabii..
Ancak..
Bu kadarı bile, bazı Ak Parti düşmanlarını “polis devleti oluyoruz” diye feryat ettirecektir..
CHP ve MHP liderleri, “düşünce bile artık suç sayılacak, böyle çağdaş uygarlık olmaz” diye nutuk atacak..
Bazı köşe yazarları da, “paketi kendi anlayış süzgecinden geçirecek” ve yine yanlış anlamayı tercih edecek..
Sonra da “yanlış anlamayı tercih ettiği” anlayış üzerinden fikir yürütüp, kafaları bulandırmayı sürdürecek..
…
Hatırlayın..
Geçtiğimiz yıl Türkiye çapında “çok satan” gazetelerimizden birinin manşeti şöyleydi:
“Polis devleti olduk..”
Bunun nedeni olarak da, “öğretmen istihdamının yüzde 47, polis istihdamının da yüzde 109” olmasını göstermişti..
İki tane, “işinden kovulmuş anlı-şanlı gazeteci” de bu konuyu köşelerinde “nakış” gibi işlemişlerdi maşşallah..
…
Söyler misiniz..
Türkiye’ye “huzur” vermek istemeyenler, her gün onlarca olay çıkarttırarak vatandaşa eziyet ederken, bu ülkeyi yönetenler polis istihdam etmeyip de ne yapacak?
Bu kadar “kötü niyetli” varken, bu ülkenin iç güvenliği nasıl sağlanacak?
Ben de polis yerine eğitmen istihdam edilmesini isterim..
Ama..
İçinde bulunduğumuz koşullarda, önceliği hangisine vermeliyiz acaba?
…
Öte yandan..
Türkiye’yi bir “polis devleti” olarak tanımlamak şu anda mümkün değil..
Çünkü..
Aşırıya kaçan, suç işleyen, yasalara karşı gelen polisler “ceza”larını alıyorlar..
Ama..
O iki anlı-şanlı gazeteci, asıl polis devletinin AB ülkeleri olduğunu Türk halkına söylemiyor..
AB’nin özel polis teşkilatı olan “Avropolis”in (Avrupa Birliği Polis Örgütü), Hitler’in SS’lerinden bile beter olduğunu anlatmıyor..
Avropolis’ler için siyasetçi-yazar-sanatçı-hoca-hacı-vatandaş hiç farketmez..
Diledikleri kişiye istedikleri HER ŞEYİ yapma hakkına sahipler, HER ŞEYİ..
Çünkü “dokunulmazlıkları” var..
Siyasetçilerin bile dokunulmazlığı yok, ama Avropolis’in dokunulmazlığı var..
O iki anlı-şanlı gazeteci bunu ya bilmiyor, ya da bilmek işlerine gelmiyor..
…
İşte “polis devleti” olmak böyle bir şeydir..
“Sayısı” ile değil, “işlevi” ile ilgisi vardır..
Dün de bir vesileyle anlattım..
Asıl “polis devleti” o çağdaş ve uygar Avrupa’nın ta kendisidir..
Avrupalı vatandaşlar polis gördüler mi kaçacak delik ararlar..
Avrupa’da polis, katı kuralları oldukça katı uygular ve asla “afları-hoşgörüleri-acımaları” yoktur..
…
Siyasetçilerimiz de, gazetecilerimiz de “işlerine geldi mi” hemen çağdaş(!) Avrupa’yı Türk halkına örnek gösteriyor..
Ve Avrupa’yı bilmeyen-tanımayan çoğunluk, bunlara inanıyor maalesef..
Şuna inanın..
TBMM’ye sunulan, “toplantı ve gösterilerle ilgili birçok düzenlemenin yer aldığı paket” Türkiye’ye iyi gelecek..
Ve emin olun Avrupa bize imrenecek..