Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde, 21 Ocak 2012'de, Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibi tarafından gerçekleştirilen operasyon sonunda Türkiye'nin ilk yüz nakillisi olan Acar, Türkiye'nin kendisini ve Gebece Mahallesi'ni yüz nakli ameliyatından sonra tanıdığını belirtti. Acar, "Maalesef bebekken beni yakalayan yangın peşimi yine bırakmadı. 27 yıl sonra arkamdan takip edercesine gelip bu kez de anılarımı yaktı" dedi.
Gebece'ye Kurban Bayramı'nda gittiğini belirten Acar, "Bayramdan sonra Akdeniz Üniversitesi'ndeki işime döndüm. Son görüşüm bu oldu. Yangının boyutu çok büyük, Manavgat ve Gebece'de yaşayanlara 'geçmiş olsun' dileklerimi iletiyorum. 2 orman çalışanının hayatını kaybettiği Beloluk mevkisi çocukluğumun ve unutulmaz anılarımın olduğu yerlerdir. Şimdi çocukluk anılarım kül oldu" diye konuştu.
Yaptığı telefon görüşmesinde, yayla evlerinin 25- 30'unun yandığını öğrendiğini belirten Acar, "Ormanlarımız, tarlalarımız ve evlerimiz yanmış. Geçmiş olsun, biz yine ayağa kalkarız" dedi.
HABİBE TEYZENİN KEÇİLERİ GELDİ
Öte yandan Manavgat'ı etkisi altına alan orman yangınlarında evini ve hayvanlarını kaybeden Habibe Güven'e (60), Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen aracılığıyla Konya'dan bağış kampanyasında gelen 2 keçi teslim edildi. Oymapınar Mahallesi'nde yangından sonra hayvanları ölen ve tek geçim kaynağının keçileri olduğunu belirten Güven, Manavgat Belediyesi ekiplerince keçilerin ve yemlerin getirildiğini görünce duygusal anlar yaşadı. Güven, evinin ve ahırının yandığını gözyaşlarıyla anlatıp, kendisini unutmadığı için Sözen'e teşekkür etti.
Manavgat halkının zor günlerden geçtiğini ve tüm acıların birlikte üstesinden geleceklerini belirten Başkan Sözen, yaraları bir nebze de olsa sarmaya çalıştıklarını söyledi. Sözen, "Manavgat'ımızda hayatı durma noktasına getiren yangınlardan sonra halkımızla birlikte tüm yaralarımızı birlikte sarmaya çalışıyoruz. Tüm Türkiye'nin yardım kampanyamıza seferber olmasından sonra Konya'dan duyarlı bir vatandaşımız Manavgat'a keçi gönderdi. Biz de Habibe Güven'in yangında mağdur olduğu haberini alınca acısını biraz hafifletmek amacıyla kendisine 2 keçi teslim etmek istedik" dedi.
YANAN AĞAÇLARA BAKINCA GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
Manavgat'ta 7 gündür devam eden yangında birçok mahalle ve yerleşim yeri yandı. Yangının ilk başladığı noktalardan olan ve neredeyse tamamı yanan Kalemler Mahallesi'nde yaşananlar ise yürek burkuyor. Yangın sırasında eşi Mehmet Yılmaz ile mahalledeki evlerinde bulunan Gül Yılmaz, canlarını zor kurtardı. 8 yıl önce pankreas kanserine yakalanan, aynı zamanda diyabet, astım hastalıkları olan ve çeşitli hastalıklar nedeniyle bir dizi ameliyat geçiren Gül Yılmaz, hastalıklarına iyi geleceğini düşündüğü için ormanın içindeki evlerini tadilat yaptırıp yerleşti. Ancak Gül Yılmaz, mutluluğunun geçen hafta çıkan yangınla son bulduğunu ifade etti.
Alevlerin evlerinin önüne kadar geldiğini fark eden Yılmaz çifti, araçlarına binip ayrıldı. Yangında evlerinin bir bölümü zarar gören Gül Yılmaz, şimdi de kesilen elektrikle ilgili sıkıntı yaşıyor. Diyabet nedeniyle günde 4 kez kullanmak zorunda olduğu, soğukta beklemesi gereken iğnelerini elektrik olmadığı için evinde tutamıyor. 8 kilometre uzaklıktaki bir markete iğnelerini bırakan Gül Yılmaz, günde 4 kez gidip geliyor, buz bulabilirse de evindeki straforun içinde bir gün iğnelerini soğukta bekletiyor.
'ATEŞLERİN İÇİNDE KALDIK'
Yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarına hakim olamayan Gül Yılmaz, nefes alamadığı için, eşinin kendisini kurtarmaya çalıştığını söyleyerek, "Kabus yaşadık. Cehennemi yaşadık, ateşlerin içinde kaldık. Alevlerin içinden geçtik, çok zordu. Ben kanserle savaşıyorum. Şu an anlatırken aynı şeyleri tekrar yaşıyorum. Çok kötüydü. Çok öfkeliyim çünkü saat 22.00 gibi biz o yangını gördük. Belki 10 kilometre uzaktaydı. Yangın buralara gelinceye kadar müdahale edilmedi. Torunlarım var, 2- 3 saat mahsur kalmışlar ama kimse görmemiş onları. Eşim beni kaçırıyordu ama alevlerin arasından geçiyorduk. Çünkü ben nefes alamıyordum. Beni kurtarmaya çalışıyordu" dedi.
Evlerinde uzun zaman elektrik olmadığını söyleyen Yılmaz, "İlaçlarımı koymak için adeta buz dileniyorum. Günde 4 kez bu ilaçları kullanıyorum. 8 kilometre uzakta bir market var. Şu anda ilaçlarım orada dolapta duruyor. Her gün çocuklarımızla günde birkaç kez gidip getiriyoruz. Buz bulabilirsek akşama kadar onun içerisinde durabiliyor. Birer kalem getirdik, buzla idare etmeye çalışıyoruz. Perişanız, rezalet durumdayız. Yıkıntıların içindeyiz. Bütün emeklerimiz gitti" diye konuştu.
'BENİM CİĞERLERİM GİTTİ'
Evlerine 'yarı hasarlı' diye rapor tutulduğunu belirten Gül Yılmaz, "Büyük tadilat lazım. Yıktırmam ben evimi. Eşimin ana ocağı burası. Çok hevesle yapmıştım burayı. Çok mutluydum ben burada. Orman vardı, ağaçlar vardı, nefes alıyordum. Kanserimi bu ağaçlar sayesinde yendim. Şu an bakıyorum ve canım çok acıyor. Benim ciğerlerim gitti. Ne yapacağım bilmiyorum çünkü nefes alamıyorum. Her dakika ilaç kullanıyorum" dedi.
DHA
Gebece'ye Kurban Bayramı'nda gittiğini belirten Acar, "Bayramdan sonra Akdeniz Üniversitesi'ndeki işime döndüm. Son görüşüm bu oldu. Yangının boyutu çok büyük, Manavgat ve Gebece'de yaşayanlara 'geçmiş olsun' dileklerimi iletiyorum. 2 orman çalışanının hayatını kaybettiği Beloluk mevkisi çocukluğumun ve unutulmaz anılarımın olduğu yerlerdir. Şimdi çocukluk anılarım kül oldu" diye konuştu.
Yaptığı telefon görüşmesinde, yayla evlerinin 25- 30'unun yandığını öğrendiğini belirten Acar, "Ormanlarımız, tarlalarımız ve evlerimiz yanmış. Geçmiş olsun, biz yine ayağa kalkarız" dedi.
HABİBE TEYZENİN KEÇİLERİ GELDİ
Öte yandan Manavgat'ı etkisi altına alan orman yangınlarında evini ve hayvanlarını kaybeden Habibe Güven'e (60), Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen aracılığıyla Konya'dan bağış kampanyasında gelen 2 keçi teslim edildi. Oymapınar Mahallesi'nde yangından sonra hayvanları ölen ve tek geçim kaynağının keçileri olduğunu belirten Güven, Manavgat Belediyesi ekiplerince keçilerin ve yemlerin getirildiğini görünce duygusal anlar yaşadı. Güven, evinin ve ahırının yandığını gözyaşlarıyla anlatıp, kendisini unutmadığı için Sözen'e teşekkür etti.
Manavgat halkının zor günlerden geçtiğini ve tüm acıların birlikte üstesinden geleceklerini belirten Başkan Sözen, yaraları bir nebze de olsa sarmaya çalıştıklarını söyledi. Sözen, "Manavgat'ımızda hayatı durma noktasına getiren yangınlardan sonra halkımızla birlikte tüm yaralarımızı birlikte sarmaya çalışıyoruz. Tüm Türkiye'nin yardım kampanyamıza seferber olmasından sonra Konya'dan duyarlı bir vatandaşımız Manavgat'a keçi gönderdi. Biz de Habibe Güven'in yangında mağdur olduğu haberini alınca acısını biraz hafifletmek amacıyla kendisine 2 keçi teslim etmek istedik" dedi.
YANAN AĞAÇLARA BAKINCA GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
Manavgat'ta 7 gündür devam eden yangında birçok mahalle ve yerleşim yeri yandı. Yangının ilk başladığı noktalardan olan ve neredeyse tamamı yanan Kalemler Mahallesi'nde yaşananlar ise yürek burkuyor. Yangın sırasında eşi Mehmet Yılmaz ile mahalledeki evlerinde bulunan Gül Yılmaz, canlarını zor kurtardı. 8 yıl önce pankreas kanserine yakalanan, aynı zamanda diyabet, astım hastalıkları olan ve çeşitli hastalıklar nedeniyle bir dizi ameliyat geçiren Gül Yılmaz, hastalıklarına iyi geleceğini düşündüğü için ormanın içindeki evlerini tadilat yaptırıp yerleşti. Ancak Gül Yılmaz, mutluluğunun geçen hafta çıkan yangınla son bulduğunu ifade etti.
Alevlerin evlerinin önüne kadar geldiğini fark eden Yılmaz çifti, araçlarına binip ayrıldı. Yangında evlerinin bir bölümü zarar gören Gül Yılmaz, şimdi de kesilen elektrikle ilgili sıkıntı yaşıyor. Diyabet nedeniyle günde 4 kez kullanmak zorunda olduğu, soğukta beklemesi gereken iğnelerini elektrik olmadığı için evinde tutamıyor. 8 kilometre uzaklıktaki bir markete iğnelerini bırakan Gül Yılmaz, günde 4 kez gidip geliyor, buz bulabilirse de evindeki straforun içinde bir gün iğnelerini soğukta bekletiyor.
'ATEŞLERİN İÇİNDE KALDIK'
Yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarına hakim olamayan Gül Yılmaz, nefes alamadığı için, eşinin kendisini kurtarmaya çalıştığını söyleyerek, "Kabus yaşadık. Cehennemi yaşadık, ateşlerin içinde kaldık. Alevlerin içinden geçtik, çok zordu. Ben kanserle savaşıyorum. Şu an anlatırken aynı şeyleri tekrar yaşıyorum. Çok kötüydü. Çok öfkeliyim çünkü saat 22.00 gibi biz o yangını gördük. Belki 10 kilometre uzaktaydı. Yangın buralara gelinceye kadar müdahale edilmedi. Torunlarım var, 2- 3 saat mahsur kalmışlar ama kimse görmemiş onları. Eşim beni kaçırıyordu ama alevlerin arasından geçiyorduk. Çünkü ben nefes alamıyordum. Beni kurtarmaya çalışıyordu" dedi.
Evlerinde uzun zaman elektrik olmadığını söyleyen Yılmaz, "İlaçlarımı koymak için adeta buz dileniyorum. Günde 4 kez bu ilaçları kullanıyorum. 8 kilometre uzakta bir market var. Şu anda ilaçlarım orada dolapta duruyor. Her gün çocuklarımızla günde birkaç kez gidip getiriyoruz. Buz bulabilirsek akşama kadar onun içerisinde durabiliyor. Birer kalem getirdik, buzla idare etmeye çalışıyoruz. Perişanız, rezalet durumdayız. Yıkıntıların içindeyiz. Bütün emeklerimiz gitti" diye konuştu.
'BENİM CİĞERLERİM GİTTİ'
Evlerine 'yarı hasarlı' diye rapor tutulduğunu belirten Gül Yılmaz, "Büyük tadilat lazım. Yıktırmam ben evimi. Eşimin ana ocağı burası. Çok hevesle yapmıştım burayı. Çok mutluydum ben burada. Orman vardı, ağaçlar vardı, nefes alıyordum. Kanserimi bu ağaçlar sayesinde yendim. Şu an bakıyorum ve canım çok acıyor. Benim ciğerlerim gitti. Ne yapacağım bilmiyorum çünkü nefes alamıyorum. Her dakika ilaç kullanıyorum" dedi.
DHA