Operasyon ve ‘akıllı’ insanlar..
Ne zamana kadar süreceği de benim için önemli değil zaten..
Önemli olan, bu operasyonda gözaltına alınan, ifade için çağrılan herkesin “suçu sabit görülünceye kadar hepsinin suçsuz” olduğunu herkesin bilmesi gerektiğidir..
Bu ülkede “huzursuzluk isteyenler”in oyununa gelmemeleridir..
Savcı iddianameyi hazırlar..
Deliller ortaya konur..
Şahitler dinlenir..
Hakim bir karar verir..
Temyiz makamı da son kararı verir..
Ve işte o zaman kim suçlu kim suçsuz ortaya çıkar..
O zaman ne isterseniz yaparsınız..
Bunun dışında, “operasyon yapıldı, bir sürü kişi gözaltına alındı, işin içinde hükümet üyelerinin akrabaları da var, demek ki bu hükümet yolsuzluk hükümetidir” gibi bir Aristo mantığı yürütüp, haksızlık etmeyi hiçbir vicdanın kabul etmemesi gerek..
…
Muhalefet partileri “siyasi refleks” gösterip, “iktidara gelmek için her yol mübahtır” diyerek, bu tür olayları iktidar aleyhine olacak şekilde dillendirir, istifaya davet eder..
Peki ya yargılama sonucunda bu insanlar suçsuz bulunursa, ne olacak?
Suçlayan, istifa etmeye çağıran siyasetçilerin yüzü kızaracak mı, vicdanları sızlayacak mı?
Asla..
Kendi pisliklerini görmezler, temizlemezler..
Örneğin, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın..
“Yolsuzluk” suçlamasıyla Ağır Ceza’da yargılanıyor..
Madem sorgulanan veya yargılananlar suçludur ve istifa etmelidir, o halde Akaydın’ın şimdiye kadar bin kere istifa etmesi gerekmez miydi?
Siyasilere kanıp, fikr-i firar etmeyin..
Önyargılarınıza esir olmayın..
Yapacağınız tek şey var; o da “sorgulanmalarının ve yargılanmalarının sonucunu beklemek”..
Sonra, ona göre ne yapacaksanız yaparsınız..
Bu millet iktidar yaptığı gibi, iktidardan düşürmeyi de hep bilmiştir..
Bakın şöyle geriye doğru, hepsini göreceksiniz..
…
Gelelim “olay”a..
Bu operasyon bir yıldan bu yana devam ediyormuş..
Soruşturmayı yürüten savcılık dışında hiçbir makama bilgi verilmemiş..
İstanbul Valisi, Cumhuriyet Başsavcısı ve Emniyet Müdürü'nün böyle bir soruşturmadan haberi yokmuş..
Hükümet üyeleri, hatta oğlu gözaltına alınan polisten sorumlu İçişleri Bakanı bile böyle bir operasyondan bihabermiş..
Burada söylenmesi gereken nedir?
Demek ki, hükümet sanıldığı gibi “polise ve yargıya hükmetmiyor”muş..
Bu memlekette..
Sanılanın aksine, demek ki Başbakan’ın ve İçişleri Bakanı’nın ruhu bile duymadan polis operasyonlar yapılabiliyormuş..
Kimin gözaltına alınacağını hükümete sormayı bırakın, haber bile vermesi gerekmiyormuş polisin..
Yargı da polis de “bağımsız” hareket edebiliyormuş..
…
Evet, dün bazı görevden almalar, tayinler falan oldu..
Ama..
Şunu iyi bilmelisiniz ki, bu operasyon “basit bir yolsuzluk operasyonu” değil..
Ucu Çanakkale savaşlarına kadar gidiyor..
Ucu Okyanus ötelerine kadar dayanıyor..
Ucu Türkiye’deki huzursuzluklardan beslenenlerin çıkarına kadar uzanıyor..
Ucu bu ülkenin yer altı ve yerüstü kaynaklarında gözü olanlara kadar iniyor..
Bu, basit bir “yolsuzluk operasyonu” değil..
Bu nedenle..
Hükümetin görevden alma ya da tayine başvurma gibi reflekslerini de “yolsuzlukları örtme çabası” gibi değerlendirmeyin..
Belki de bu ülke insanının rahat ve huzuru için yapıyordur, nereden biliyorsunuz?
…
Cemaat-hükümet kavgasına denk geldiği için, “hesaplaşıyorlar” diye de görünebilir bu operasyon..
Olayı çok yönlü düşünmek lazım..
“Akıllı insanlar” böyle yapar..
Operasyonu, suçlayanları ya da suçlananları hemen koruma ya da suçlama yoluna gitmeyin..
Yapacağınız tek şey; “siyasilerin dolduruşuna gelmemek, soruşturmaların-iddianamenin ve delillerin ışığında yapılacak yargılamanın sonucunu beklemek”..
Önyargılı olursanız, vicdanınıza hesap vermek zorunda kalabilirsiniz..
Adalet isteyenler, adil davranmayı bilmelidir..
Tercih sizin..