Orada bir durun artık!..

Meydanı biraz boş bıraktık, bazı eyyamcılar resmen ortalıkta at koşturmuş..

Bugün hazır gündem Antalyaspor’un dünya yıldızı oyuncusu Eto’o’nun Başakşehir’e attığı birbirinden güzel iki gol olurken.,

Kırmızı-Beyazlı ekip ile ilgili bizim de çorbada tuzumuz olsun diye düşündük..

Eto’o’nun muhteşem golleriyle ilgili bir çok kesimden günlerce yorumlar yapıldı..

Hala da yapılmaya devam ediyor.

Bu nedenle ben kafama takılan Antalyaspor ile ilgili başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum..

PTT 1.Lig’de şampiyonluk kovalanırken, “Bu takımdan bir cacık olmaz” misali, 27’nci haftada istifa edip, yöneticilikten ayrılan Mehmet Aygün, 11 Ağustos’taki Genel Kurul öncesi, “O adam bıraksın, ben yönetime talibim” açıklamalarında bulunmuştu ya hani.,

Onu yaptığı günden bu güne hitabı fena halde beynimi tırmaladı durdu.

Kısmet bugüneymiş.

Öncelikle, sen baktın ki gidişat kötüleşiyor, şampiyonluktan umudunu kesen yegane kişi olmuşsun ve Lig’in 27’nci haftasına gelindiğinde tabanları yağlıyor musun?

“Süper Lige çıkılmaması halinde fatura bana çıkartılmasın” zihniyeti..

Süper Lige çıkma işi sonuna kadar zorlanıyor. Ve bu zorlanma yolunda otellerinde takımın konaklama konusunda verdiğin ücret teklifleri açıkça, “Bende kalma da nerede kalırsan kal” takıntısı.

Ama takım şampiyon oluyor..

Ve Olağanüstü Genel Kurul kararı alınıyor.

“O adam bıraksın ve aday olmazsa ben yönetime talibim” beyanatı..

O adam Gültekin Gencer oluyor.

Yani, bıraksın diye ortaya çıkan, Gencer’e 27 hafta boyunca “Başkanım” hitabında bulunan Mehmet Aygün efendi.

Seversiniz, sevmezsiniz..

Gültekin Gencer Antalyaspor A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanlığını yapmıştır ve hala da seçilmiş kişidir.

Dolayısıyla hiçbir Allah’ın kulu Antalyaspor Başkanına, “O adam” diyemez..

27 haftalık süreçte dediği gibi, “Başkan” ya da “Başkanım” demek mecburiyetindedir.

Hele hele, Antalyaspor’u yarı yolda bırakıp kaçan ile.,

Kırmızı-Beyazlı ekibin Genel Kurul Salonuna gelmeye bile cesareti olmayana söylenecek tek söz ise, “Otur oturduğun yerde” olmalıdır.

Biz gazetecilere düşen görev de, birisi bir başkasına sallarken, buna çanak tutmaktan ziyade koca bir camiayı ilgilendiren konuları ince eleyip, sık dokumaktır..

Bilmem anlatabildim mi?