Otur sıcacık koltuğunda!..
Geçtiğimiz hafta sonunda şemsiyesiz sokağa çıkanlar evlerine sırılsıklam olup döndüler.
Üzerine palto almayanlar ise, günün akşamında soluğu hastanelerin acil servisinde aldılar.
Önce, “Hafta sonu” dedik, ardından da, “Hastanelerin acil servisleri.”
Söz hafta sonundan açılmışken, ben nasıl bir kente yaşıyorum da, gün geçmiyor ki, aracınla normal trafik akışını takip ederken, karşına hiç de ummadığın bir kapalı veya daraltılmış yol çıkıveriyor.
Örnek mi?
Güllük Caddesi..
Günlerden Cumartesi. Saatler öğle vakti.
Gel Çallı istikametinden, dön Güllük tarafına.
Uzun uzadıya araç kuyruğu.
Neden?
Geçtiğimiz günlerde de yazmıştık. TEDAŞ’ın 1x1 ebadında açmakta olduğu kazı çalışmaları nedeniyle yol daha önce kapatılıyordu bu kez ise tek şeride düşürülmüş. Düşme nedeni o çalışmaları yapanların rahat bir şekilde işlerini yürütmesi.
Oh ne ala, ne ala!..
Bu kentte mağaraları andıran kazılar yapılarak metrelerce alt-üst geçitler yapıldı ama bırakın yolun araç trafiğine kapatılmasını, daraltma yoluna gidildiğini bile hatırlamıyorum.
Hatırlamama nedenim işime gelmediğinden midir?
Hasan Subaşı ve Bekir Kumbul dönemleri dahil.
Ummadık sokakların girişlerine iki kamyon kum dökülmüş, araç girişlerine o sokak yasak..
Hangi devirde yaşıyoruz da, yasaklarla işler yapmaya kalkılıyor?
Örnek mi?
Memurevleri Yavuz Caddesi’nin Güllük Caddesi girişi..
Muratpaşa Mahallesi..
Burhanettin Onat’ın her iki taraflarını kapsayan mahalleler.
Her yer kazılmış, millet bu kış ayında dünya kenti Antalya’nın tarlayı andıran köstebek yuvaları şeklindeki yollarında cambazlık yaparak ulaşımlarını sağlamaya çalışıyorlar
İnanmıyor musunuz?
Yazları buz gibi , kışları sıcacık tutan poponuzu o koltuklarınızdan kaldırın da, sokağa çıkıp gözlerinizle görün..
Kırcami tarafından gelin, Burhanettin Onat kavşağındaki ışıklarda durun. Ve kafanızı kaldırıp, yolun ortasındaki refüş üzerine konan bilboarda bakın.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın yeni yıl mesajının yer verildiği bez afiş.
İnanır mısınız?
Belediyelikleri iptal edilmek üzere olan belde belediye başkanlarının hiç birisi öyle gelişi güzel ne yazı astırır, ne de rengarenk yazılarla milletin yılbaşını kutlar.
Cumartesi günü saatler 10.30’ü gösteriyor. Yer Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisi.
Çocuk Acil kısmına bakan doktorun yanına bir bayan görevli geliyor.
“Doktor bey. Dahiliye servisinin doktoru nerede, daha gelmedi” diye yüzünü ekşiterek bir soru yöneltiyor.
Sorduğu kişi, “Kahretsin ya” deyip, cep telefonuna sarılıyor.
“Fatih burada kan gövdeyi götürüyor artık geleceksen gel” diye yalvarırcasına çağrıda bulunuyor.
Gezmesek.,
Görmesek.,
Tüm bu gerçekleri yaşamasak nerden bileceğiz?.
Doğruyu söyleyeni 9 köyden kovarlar mı?
Bu kentte 28 yıldır bazılarına göre olmayabilir ancak, kendimize göre görüp, tanıklık edip, sorunları bizzat yaşadıktan sonra kaleme alan birisi olarak, bırakın 9 köyden kovulmayı, 99 mahalle arasında sadece gerek yaya, gerekse aracımla tur atıp, gördüğüm yanlışları kaleme almaktan hiç bıkmadım.,
Bıkmayacağım da..