‘Çekişme güncel değil’ dendi ama…
Acar, “Haberin zamanlaması ve veriliş şekli, doğal haber akışının dışındadır... Davacı sadece hukuki bir tartışmadan ibaret olan konuyu, aradan 5 yıl geçtikten sonra savcılığa suç duyurusunda bulunmayı uygun görmüştür. Haber niteliğini çoktan kaybetmiş, güncelliği olmayan bu çekişmenin beni kamuoyunda küçük düşürmek ve önümüzdeki günlerde yapılacak ön seçimde yıpratmak amacıyla gündeme getirildiği açıktır. Çekişmenin çıkışından yaklaşık 5 yıl sonra böyle bir ‘suç duyurusunda’ bulunulmuş olmasının ve bunun manşetlere taşınmasının başka bir anlamı yoktur” dedi. Ancak iş davasından kaynaklı, eski müvekkiliyle arasındaki alacak davası devam ediyor. Onbinlerce lira istemli tazminat ve istirdat davalarının birleştirildiği, 3 Şubat 2015 günü 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde bu davanın görüleceği, suç duyurusu sürecinin ise devam ettiği öğrenildi.
Yıllar önce vurulmuştu
Edinilen bilgiye göre olaylar şöyle gelişti: Gazeteci Hüseyin Demir, Hürriyet gazetesinin Antalya bürosunda çalışırken dönemin esnaf odası başkanı Nevzat Tulgar’ın aleyhine haberler yapınca 31 Ocak 1996 günü evinin önünde silahlı saldırıya uğradı. Sol dizinden yaralandı. Mesleki kazanma gücünü yitirdiğine dair yüzde 23,2 oranında özür raporu aldı. 25 Haziran 1997 günü ceza ve hukuk davaları için avukat Gürkut Acar ile anlaşarak çalıştığı Hürriyet Haber Ajansı’na (HHA) 5 bin maddi ve 5 bin manevi olmak üzere bir iş davası açtı. O dönem silahlı saldırıda azmettirici olarak Nevzat Tulgar, Haydar Albayrak, silahla yaralayan olarak ise Yıldırım Gürses suçlandı.
İlk dava bitti
1997/1051 esas 2005/730 sayılı 1.İş Mahkemesi’ndeki dosyada mahkeme, davayı kısmen kabul etti. Öte yandan dava ıslah edilerek istenen tazminat rakamı artırıldı. Ayrıca farklı mahkemelerde ek tazminat talepli davalarda açıldı. Tüm bu davalar edinilen bilgiye göre birleştirildi. Davanın kısmen kabulüne dair hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay, mahkeme kararını bozdu. Bunun üzerine 2006 yılından itibaren 1.İş Mahkemesi’nde yeniden yargılama yapıldı. Bu kez 10 Aralık 2009 günü Demir lehine binlerce lira tazminata hükmedildi. İşveren ile azmettirici ve silahla yaralayanlar kusurlu bulundu.
Rakam 562 bine çıktı
Mahkeme kararında; hakkaniyet indirimi yapılarak ve zamanaşımı süresinin bu davayla birleştirilen tazminat talepli son dava için geçmiş olduğu belirtilerek, olay tarihi olan 31 Ocak 1996’dan itibaren işleyecek şekilde 5 bin manevi 84 bin maddi tazminata hükmedildi. Böylece davada bir kısım alacak kalemleri için zamanaşımı süresinin geçtiği belirtilerek dönemin parasıyla 46 bin liralık bir talep de reddedildi. Yargıtay bu kararı, toplam 84 bin liralık maddi tazminatı 8 bin daha artırarak 5 bin manevi 92 bin maddi olmak üzere toplam 97 bin lira olarak onadı. Dava bitim tarihinde faiz ve alacaklarla birlikte bu rakam 562 bin lira oldu. Bu karar Yargıtay’da temyiz edildi.
İstirdat davası açtı
Ama öte yandan karar Yargıtay’dan dönmeden önce, 4 Kasım 2010 günü bu para Avukat Gürkut Acar tarafından icra yoluyla tahsil edildi. Bunun 400 bin lirası Hüseyin Demir’e verildi. Avukat Acar 160 bin lira kadar parayı uhdesine aldı. Vekil ve müvekkil, uhdede kalan para ve zamanaşımı süresiyle bazı alacaklardan yoksun kalma konularında bir türlü anlaşmaya varamadı. Ardından Hüseyin Demir, Acar’ın uhdesinde kalan 160 bin lira için avukatı Makbule Tanış aracılığı ile avukat Gürkut Acar aleyhine Aralık 2010 tarihinde Antalya 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde istirdat (geri alım) davası açtı. Acar’ın avukatı Şenol Kır oldu.
Acar’ı azletti
Sözleşmede Acar’a yüzde 15 pay vermek için anlaştıklarını, ancak Acar’ın 562 bin liradan; 160 bin lira kadar parayı uhdesine aldığını kendisine 400 bin lira kadar ödeme yaptığını öne sürdü. Zamanaşımı süresi nedeniyle bazı alacaklardan yoksun kaldığını öne süren Demir, öte yandan da Yargıtay’da temyiz ettiği kararı beklemeye başladı. Demir, itirazlar reddedilip Yargıtay’dan karar aynen onanınca, maddi zarara uğradığını öne sürdü. Avukatı Acar’ı, zamanaşımı süresini kaçırarak kendisini zarara uğratmak ve yüksek meblağda bir bedeli uhdesine almakla suçladı. Acar ise bu suçlamaların hiçbirini kabul etmedi. Bunun üzerine Hüseyin Demir, avukatı Gürkut Acar’ı Şubat 2011’de azletti.
İstirdattan sonra tazminat davası da açtı
Mart 2011’de 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Gürkut Acar aleyhine ikinci bir dava daha açtı, zamanaşımı süresini kaçırdığı için, kendisini dönemin 46 bin lirası kadar bir rakam zarara uğratmakla suçlayarak tazminat talep etti. Bu sırada 5.Asliye Hukuk’ta görülen istirdat davasında mahkeme 15 Kasım 2011 günü verdiği kararda, talebin kısmen kabulüne kısmen reddine karar verdi. Acar’ın uhdesindeki 160 bin lira dolayındaki bedelin 86 bin lirasının Aralık 2010’dan itibaren işleyecek faiziyle birlikte Acar’dan alınarak gazeteci Demir’e verilmesine hükmetti. Acar bu bedeli ödeyemeyince gazeteci Hüseyin Demir hemen icra takibi başlattı.
Acar’ın villasına ipotek
Başlatılan icra takibi nedeniyle edinilen bilgiye göre Acar’ın villasının tapusu ipotek edildi. Acar’ın iddiasına göre ise bu villa icra takibine teminat olarak ipotek gösterildi. Yargıtay 13.Hukuk Dairesi, 2013 yılı Kasım ayında 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararını bozdu. 1 ve 5’inci asliye hukuklardaki davalardan biri hakkında verilecek olan hükmün diğerini de etkileyecek nitelikte olduğunu, davalar arasında bağlantı mevcut olduğunu, yargılamanın daha sağlıklı yürütülmesini sağlamak ve çelişkili kararlar verilmesini önlemek açısından davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi zorunluluğunu göstererek birleştirilmesini ve yeniden yargılama yapılıp karar verilmesini istedi. Diğer temyiz itirazlarını ise bu aşamada incelemeye gerek görmedi.
Şubat’ta duruşma var
Bunun üzerine biri istirdat diğeri tazminat olan iki dava, 5.Asliye Hukuk Mahkemesi çatısı altında birleştirildi. Bu sırada Hüseyin Demir Şubat 2014’te savcılığa başvurarak avukat Gürkut Acar hakkında, muhafaza ve güveni kötüye kullanma iddiaları dahil bir çok iddiayla suç duyurusunda bulundu. Davacı Hüseyin Demir ve vekillikten azlettiği CHP Antalya Milletvekili Avukat Gürkut Acar, 3 Şubat 2015 günü 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde karşı karşıya gelecek. Suç duyurusu ile ilgili işlemlerin ise devam ettiği öğrenildi. Milletvekili olan Avukat Gürkut Acar ve eski müvekkili gazeteci Hüseyin Demir arasındaki hukuk savaşı; çekişmenin yıllar önce sona erdiği iddialarının aksine Şubat’ta alevleneceğe benziyor.
İŞTE O KARAR:
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi kararında, davacı gazeteci Demir’in ifadeleri ve avukat Acar’ın parayı tahsilinden bahisle şöyle denildi: “Somut olayda davacı, davalı avukatın kendisine vekaleten takip etmiş olduğu Antalya 1. İş Mahkemesine ait 2006/855 esas sayılı dosyasında verilen karardan sonra ilamlı icra takibi başlattığı Antalya 12. İcra Müdürlüğüne ait 2010/8837 esas sayılı dosyasından 562.512,75 TL tahsilat yaptığını, ancak bu tahsilattan, avukatlık ücreti adı altında hak ettiğinden fazla miktarda kesinti yaparak kendisine ödemediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğunu, kaldı ki davacı avukatın, görevini özenle yerine getirmemesi nedeniyle bir kısım alacaklarının da zamanaşımına uğradığını, bu konudaki dava ve tazminat haklarının saklı bulunduğunu, tüm bu nedenlerle davalıyı haklı olarak vekaletten azlettiğini ileri sürerek, alacak istemiyle eldeki davayı açmıştır. Aynı davacı tarafından, taraflar arasındaki vekalet sözleşmesinin konusu olan, işverene karşı açılan tazminat davası yönünden, davalı avukatın görevini özenle ve gereği gibi yerine getirmediği, bunun sonucu olarak da bir kısım alacaklarının zamanaşımına uğramasına neden olduğu belirtilerek, 7.3.2011 tarihinde Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/101 esas sayılı dosyası üzerinden tazminat davası açıldığı ve halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Aynı taraflar arasında ve aynı vekalet ilişkisi kapsamında açılmış olan eldeki dava ile Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/101 esas sayılı dosyası üzerinden açılmış olan davada, dayanılan maddi vakıalar aynı olduğu gibi, davalardan biri hakkında verilecek olan hüküm diğerini de etkileyecek niteliktedir. Bu nedenle söz konusu davalar arasında bağlantı mevcut olup, gerek yargılamanın daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamak ve gerekse çelişkili kararlar verilmesini önlemek açısından, davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi zorunludur. O halde davaların birleştirilerek yargılamanın devam ettirilmesi ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” Şükrü AĞIRMAN