Statüsü değiştirilen Patara Koyu’nda açılan davayla ilgili istenilen bilirkişi raporunda, statü değişikliğinin hızlı bir betonlaşmaya yol açabileceği uyarısı yapıldı
Antalya’nın Kaş İlçesi’ndeki Patara Koyu’nun statüsünün değiştirilmesiyle ilgili açılan davada bilirkişi heyeti raporu mahkemeye ulaştı. Statü değişikliği ile ‘kesin korunacak hassas alan’, ‘nitelikli doğal koruma alanı’, ‘sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’ diye farklı bölümlere ayrılan koylarla ilgili hazırlanan bilirkişi raporunda, “Sit alanlarının daraltılması Antik Patara Kenti’nin kazı çalışmalarının geleceğine zarar verecek olması nedeniyle karardan dönülmesi tarihsel bir zorunluluktur. Bu yapıların korunması, gelecek nesillere aktarılması elzem olup geçen zaman içinde tahrip edilmez ise umuyoruz ki, Patara yeni tarihsel yapıları bize vermeye devam edecektir” ifadelerine yer verildi. Patara’nın, Anadolu’nun Roma dönemine ışık tutacak tarihsel bilgiye katkıda bulunabileceği belirtilen raporda özetle şu görüşler dile getirildi;
Geleceğe karşı sorumluluk
“Eşen Çayı zaman zaman taşmaktadır. Bu bölgeyi imara açmak yerine doğal sit alanı olarak kalmasını teminat altına almak, hem mal hem de can kaybını önlediği gibi, gelecek nesillere karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmeyi de gerektirmektedir. Eşençay Havzası, bölge doğası için bir yaşam kaynağı olma özelliğini sürdürmektedir. Hızla ısınmakta olan dünyamızda çölleşme bir tehdit olarak Demokles’in kılıcı gibi tepemizde sallanmaktadır. Doğal yollarla var olan ve Paleolitik dönemden beri varlığını sürdüren bu türde su kaynaklan oldukça değerli olup, kaybedilmemesi gereken bir önemdedir. Eğer ki bu bölgelerin doğal sit alanı olma özelliği ortadan kalkarsa, buralar hızla betonlaşacak ve doğal yaşam da bundan nasibini alacaktır. Eşençay’ın getirdiği alüvyonlarla oluşan birikinti kum ve alüvyonlarla kaplı yeryüzü şekilleri ve bitki örtüsü yukarıdaki resimlerde görülmektedir. Bu bölgeler inşaata açıldığı takdirde, tektoniği çok sağlam olmayan kum ve kaygan zemin afetlere sebep olabileceğinden, arıcılık da yapılmakta olan Eşençay Bölgesi’nin olduğu gibi korunması ve denizden gelebilecek etkilere karşı hızla ağaçlandırılması doğal yaşam için önemlidir.” Raporda ayrıca, yine 1. derece doğal sit bölgesiyken, tanımsız bırakılan alanlara dikkat çekilerek, inşaatların Patara’nın tahribine neden olacağı da vurgulandı. Yunus ERDOĞAN
Antalya’nın Kaş İlçesi’ndeki Patara Koyu’nun statüsünün değiştirilmesiyle ilgili açılan davada bilirkişi heyeti raporu mahkemeye ulaştı. Statü değişikliği ile ‘kesin korunacak hassas alan’, ‘nitelikli doğal koruma alanı’, ‘sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’ diye farklı bölümlere ayrılan koylarla ilgili hazırlanan bilirkişi raporunda, “Sit alanlarının daraltılması Antik Patara Kenti’nin kazı çalışmalarının geleceğine zarar verecek olması nedeniyle karardan dönülmesi tarihsel bir zorunluluktur. Bu yapıların korunması, gelecek nesillere aktarılması elzem olup geçen zaman içinde tahrip edilmez ise umuyoruz ki, Patara yeni tarihsel yapıları bize vermeye devam edecektir” ifadelerine yer verildi. Patara’nın, Anadolu’nun Roma dönemine ışık tutacak tarihsel bilgiye katkıda bulunabileceği belirtilen raporda özetle şu görüşler dile getirildi;
Geleceğe karşı sorumluluk
“Eşen Çayı zaman zaman taşmaktadır. Bu bölgeyi imara açmak yerine doğal sit alanı olarak kalmasını teminat altına almak, hem mal hem de can kaybını önlediği gibi, gelecek nesillere karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmeyi de gerektirmektedir. Eşençay Havzası, bölge doğası için bir yaşam kaynağı olma özelliğini sürdürmektedir. Hızla ısınmakta olan dünyamızda çölleşme bir tehdit olarak Demokles’in kılıcı gibi tepemizde sallanmaktadır. Doğal yollarla var olan ve Paleolitik dönemden beri varlığını sürdüren bu türde su kaynaklan oldukça değerli olup, kaybedilmemesi gereken bir önemdedir. Eğer ki bu bölgelerin doğal sit alanı olma özelliği ortadan kalkarsa, buralar hızla betonlaşacak ve doğal yaşam da bundan nasibini alacaktır. Eşençay’ın getirdiği alüvyonlarla oluşan birikinti kum ve alüvyonlarla kaplı yeryüzü şekilleri ve bitki örtüsü yukarıdaki resimlerde görülmektedir. Bu bölgeler inşaata açıldığı takdirde, tektoniği çok sağlam olmayan kum ve kaygan zemin afetlere sebep olabileceğinden, arıcılık da yapılmakta olan Eşençay Bölgesi’nin olduğu gibi korunması ve denizden gelebilecek etkilere karşı hızla ağaçlandırılması doğal yaşam için önemlidir.” Raporda ayrıca, yine 1. derece doğal sit bölgesiyken, tanımsız bırakılan alanlara dikkat çekilerek, inşaatların Patara’nın tahribine neden olacağı da vurgulandı. Yunus ERDOĞAN