Ramazan ve Camilerimiz

Abone Ol

Her yıl Ramazan ayında camilerimizle ilgili bir yazı yazıyorum ve şu soruyu soruyorum. Acaba camilerimiz dinimize yakışan tertip ve düzende midir? Temizlik ve hijyen açısından, çevre düzeni açısından müslüman bir ülkeye yakışacak halde midir?
Ne yazık ki değildir. Bugün camilerimizin şadırvanları yosun ve pislik içindedir. Camilerimizin tuvaletleri girilecek gibi değildir. Çoğu camimizin halıları belki ilk serildiği günden beri süpürülmemiştir ve toz içindedir. Bu manzaraların hiç birisi ne müslüman bir ülkeye ne de müslüman bir halka yakışan manzaralar değildir.
Çoğu camimizin içinde, din görevlilerinin görev ve yetkilerini anlatan resmi bir yazı asılıdır. Bu yazıya göre caminin her türlü temizlik ve düzeninden sorumlu kişi o caminin imamı ve müezzinidir. Fakat kaç kişi bu görevi layıkıyla yerine getirmektedir?
Bunu geçtim. Diyanet İşleri Başkanlığımız, İl Müftülüklerimiz neden camilerimizin temizliği ile ilgili bir şey yapmamaktadır. Ramazan 2013'ün resmi sloganı "Helal Kazanç, Helal Lokma" olarak belirlenmiş. Bir Ramazan'da da "Temiz Cami, Temiz Cemaat" olmalı.
Son birkaç yıldır camilerimizle ilgili yeni bir sıkıntı ortaya çıkmaya başladı. İçeriye doldurulan sandalyeler ve hatta bunun ötesinde içeriye çakılan sıralar. Camilerimiz, kiliseyi andırmaya başladı kimse farkında değil sanırım. Peygamberimiz camisinde böyle uygulamalar var mıydı acaba çok merak ediyorum.
Denebilir ki insanlar camiye gelsinler diye böyle önlemler alınıyor. İskemlelere izin veriliyor. Peki insanlar oruç tutsunlar diye oruç saati kısaltılabiliyor mu? Nasıl ki orucun kaç saat olacağı kesin kurallara bağlanmış ise hasta insanların nasıl namaz kılacakları da o şekilde bir kurala bağlanmıştır. O kuralların dışına çıkmak, yeni uygulamalar ortaya koymak ne kadar doğrudur bunu iyi düşünmeliyiz.