Rast gele hoca efendi!..
Birilerinin sevgili hocası demiş ki; “Seçilemezsem depresyona girmem.”
Millet neredeyse bu hoca efendinin belediye başkanlığı yaptığı kentte yaşamaktan depresyona girmek üzere haberi bile yok.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yarın Antalya’ya gelecek, Büyükşehir’in yanı sıra bazı ilçe adayları dışındaki 30 Mart 2013 tarihinde yapılacak olan yerel seçimler için belediye başkan adaylarını açıklayacak.
Hal böyleyken.,
Büyükşehir bu açıklamaların dışında tutulmasına rağmen, Akaydın’ın, ““Seçilemezsem depresyona girmem” sözleri acaba ne manaya geliyor.
Ya hoca efendi söylesin de, kim neresinden anlarsa anlasın!..
Yıllardır bu hep böyle olmadı mı?
Ve demiş ki o açıklamalarına ilaveten, “Briç oynarım, kitap okurum, balık tutarım, belki tarım yaparım.”
Bir çalışanın emekli olduktan sonra nasıl bir yaşam tarzı sergilemesi gerektiğini belirten sözler bunlar.
Nitekim.,
5 yıla yakın zamandır diyoruz ki kendisine;
Senin Rektörlüğün bitmiş. Üniversiteler Kurul Başkanlığın sona ermiş. Ya mesleğin olan Genel Cerrahlığa dönecektin, ya da emekliğini isteyip, inzivaya çekilecektin. O inziva dönemi süresince de torunlarını sevecektin.
Ama ne oldu?
Başına Deniz Baykal isimli talih kuşu kondu.
Tam, “Ben artık bittim” dediğin anda, o kuş geldi gagalarıyla seni kaldırıp, yıllarını CHP’ye vermiş, partisi uğruna işini, eşini ve çocuklarını ihmal etmiş olanların tam karşılarına koyup, Antalya Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapmış ve de sen seçilmişsin.
Sonra ne olmuş?
Kaset skandalı patladıktan fazla değil beş-altı ay sonra seni küllerinden yeniden doğuran adamı hem de yüzlerce CHP’lilerin önünde cıscıplak soymaya kalkmışsın.
Bunun adına nankörlük denmez de ya ne denir diye yıllardır yazıp, çizmekten bıkkınlık geldi ama, hala Akaydın hoca efendi yerinde patinaj yapıyor..
Ahde vefası olmayandan Antalya Büyükşehir belediye Başkanı sadece bir dönem olur.
O da hasbelkader.
Şekil A’da olduğu gibi..
Evet.,
Giderayak, gitmesi halinde ne yapacağını açıkça söylemekten çekinmemiş hoca efendi.
Beş yıllık süreçte de her düşündüğünü dank diye anında söyleme yeteneği.
Artık buna çabuk fikirlilik mi denir, yoksa adına başka bir şey mi konur bilemeyeceğim.
Gidecek, briç mi oynar, kitap mı okur, balık mı tutar yoksa tarım mı yapar artık kendisinin bileceği bir şey.
Ama eminim ki 2009 seçimleri öncesi barınak sözü verdiği ancak 4.5 yıllık süreçte mevcut barınaktaki lokantaya gidip sadece balık yiyip, rakı içmek içen Akaydın hoca efendi bence balıkçılarla balığa çıkamaz.
En azından kendisiyle balığa çıkacak balıkçı bulamaz.
Bir diğer anlamda verdiği barınak sözünü tutmaması yani sözünün eri olmadığından.
Efendim.,
Akaydın hoca efendi aday adaylığı başvurusu için yatırması gereken 15 bin TL için kardeşleriyle ortak olduğu bir ev hissesini satmak zorunda kalmış.
Bir de, “Bal tutan parmağını yalar” denir..
Bal tutamayan da balık tutsun mu?
O konuda da yeteneği olmayan denizden geri dönüşte kendisini depresyona girmiş gibi hisseder mi hissetmez mi?
Rast gele hoca efendi rast gele..