Rektörlük yarışında CHP taktiği..
Dün TV için yapılan “ham çekimleri” izledim..
Prof. Dr. Fulya Sarvan..
Prof. Dr. Hüseyin Basım..
Prof. Dr. İbrahim Demir..
Prof. Dr. Mustafa Melikoğlu..
Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz..
Konuştular, soruları cevapladılar derken, yaklaşık 2.5 saat sürdü..
Altıncı aday mevcut rektör Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe toplantıya katılmamış..
Nedenini araştırdım..
Öğretim Üyeleri Derneği’nin Başkanı’na, “moderatör siz olmayın, tarafsız bir hocamız olsun” demiş..
Bu önce kabul edilmiş..
Dernek Başkanı, diğer adaylarla görüştükten sonra “hayır toplantıyı ben yöneteceğim” deyince, Kurtcephe katılmaktan vazgeçmiş..
…
Toplantıdan edindiğim ilk izlenim..
Fulya Sarvan dışındaki diğer dört adayın da “siyasetçilerimizin yolundan gidiyor olması”ydı..
Fulya Hanım çıktı, “seçilirse, nasıl bir üniversite yaratacağını” anlattı..
Fiziki ve bilimsel çalışmalarla ilgili projelerini düşüncelerini ve hedeflerini ifade etti..
Ama..
Başta İbrahim Demir olmak üzere diğer adaylar, “yönetimi kötüleme-karalama” yolunu seçtiler..
Bir bilim insanına yakışmayacak şekilde, “ötekiler” yaratma çabası içine girdiler..
Seçildiklerinde, “daha demokratik uygulamalar” yapacakları sözünü verirken, şu anda görev yapan akademik ve diğer çalışanlardan çoğunun işine son vereceklerinin de sinyallerini verdiler..
Bunun anlamı nedir, herhalde biliyorsunuz..
“Bana oyunuzu verirseniz, seçildiğimde görev vereceğim kişiler arasına sizi de katarım” demektir..
Tam Bir Mustafa Akaydın taktiği uyguluyorlar yani..
…
“Yahu Akaydın’ı niye kattın şimdi rektörlük seçimlerine” diyeniniz olacaktır..
Hemen söyleyeyim..
Akaydın Üniversite’den elini hiç çekmedi ki..
Hatırlayın..
Bekir Kumbul-Mustafa Akaydın-İbrahim Demir üçlüsü Konyaaltı’nda buluşup, rektörlük seçimleriyle ilgili konuşmuşlardı..
Toplantının amacı, rektör adayı Demir’e “destek” ve “seçim taktiği” vermekti..
Yine hatırlayın..
Bu görüşmeyi Demir yalanlamış, ama Akaydın doğrulamıştı..
Sadece, “destek sözü vermediğini” söylemek zorunda kalmıştı..
Ama..
Sonraki gelişmeler gösterdi ki, “destek sözü” verilmişti ve şu anda da yerine getiriliyor..
…
Adaylardan bazıları da, CHP’nin il seçimlerindeki taktiğini uyguluyor..
Hani CHP’de her aday çıkıp, “Genel Başkan beni işaret etti” anlamına gelecek çeşitli “görüşme hikayeleri” anlatıp delegeyi yönlendirmeye çalışıyor ya..
Rektör adayları da aynı..
Kimi Cumhurbaşkanı’nın kendisini işaret ettiğini söylüyor..
Kimi Ak Parti’li milletvekili ve partinin güçlü isimlerinin kendisini desteklediğini anlatıyor..
Koskoca akademisyenlerin, kendilerine anlatılan bu “masallara” inanıp, oylarını o tür kişilere vereceğini hiç sanmıyorum..
…
Şurası bir gerçek ki..
Akdeniz Üniversitesi 4 yıldır “altın çağ”ını yaşıyor..
Sezar’ın hakkı Sezar’a..
İsrafil Kurtcephe çok iyi çalıştı..
Çok iyi işlere imza attı..
Üniversite’nin adı uluslararası platformlarda takdirle anılmaya başladı..
Kampus, içinde yapılan yapılar ve düzenlemelerle “gecekondu görüntüsü”nden kurtuldu..
Yeni fakülte binaları ile öğrencilere iyi bir eğitim imkanı sağlandı..
Uluslararası bilişim ihalelerine girecek, fabrika açıp işletecek hale geldi..
Yeni buluşlar, organ nakilleri ve çok değerli hocalar bu Üniversite’nin yüz akı oldu..
Daha çok var..
Bütün bunları yaparken elbette eksiklik ve yanlışlıklar da olmuştur..
Ama..
Büyük resme baktığınızda, “başarılı bir 4 yıl”ı görmemek için gerçekten insanın kör olması lazım..
…
Son olarak şunu söylemek istiyorum..
Bütün rektör adayları, “Türk tipi siyaset”i bıraksınlar..
“Karalama ve kötüleme”yi böylesine aydın kişilere yakıştıramıyorum..
Yapılanları inkar etmek, yanlış olur..
“Evet, İsrafil Hoca bir sürü şey yaptı, ama şunlar yanlış, şunlar eksik, ben gelirsem doğrusunu yapacağım” demek, rektörlük için oy verecek kişilere yapılacak en iyi sunumdur..
Beklentilerimizi boşa çıkarmayın..
Kim seçilirse seçilsin, o bizim rektörümüzdür..
Vesselam..