Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Antalya Şubesi eski Başkanı Vural Şahin, CHP’li belediye başkanlarına mektupla seslenerek, Antalya’nın başta trafik sorunundan peyzaj sorununa, altyapıdan üst yapıya, parti içi yaşananları anlattı. Mektupta çarpıcı konulara değinen kendisi de CHP’li olan Vural Şahin özetle, “31 Mart seçimlerinden sonra sosyal medya paylaşımlarınızın yarısı birbirinizi ziyaretlerle geçti. Hadi anladık seçimlere az bir zaman kala CHP’ye üye olanlara meclis üyelikleri verdiniz, belediyenin şirketlerinde iştirakçi yaptınız, hatta bazılarını belediye şirketlerine genel müdür yaptınız. Hiç mi hak eden liyakat sahibi partimiz için emek vermiş donanımlı kişiler yoktu. Liyakat sahibi, donanımlı ve başarı hikayesi olan yöneticilerle yola çıkılsa idi birçok konu ele alınıp çözüm üretilecekti ne yazık ki şirket yönetir anlayışı ile belediye yönetilirse oğlun da kızın da, hatta şoförün de birçok bürokrattan daha yetkili olur. CHP bayrağı ile gezdik diye bedel ödedik. Sonradan CHP’liler de biz bedel öderken seviniyorlardı. Son sözüm şu ki, daha dört buçuk yıl var, gelin artık kolları sıvayın, sahalara inin ve çok çalışın. Tarım ile ilgili ne zaman destek ve bilgi isterseniz önceden nasıl destek olduysam yine olurum. Her şey Antalya için, her şey Türkiye için” ifadelerine yer verdi.
İşte o mektup:
“Antalya’da 19 Belediyenin 17’sini kazanan başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere bütün CHP’li Belediye Başkanlarıma açık mektubumdur; Öncelikli olarak Cumhuriyet Halk Partisi üyesi olduğumu ve Atatürk ilke ve inkılaplarını kendime yol haritası olarak çizdiğimi hatırlatarak yazıma başlayayım. Bakın değerli başkanlarım, hepiniz ile samimi arkadaş dostuz. Bazılarınız ile ise abi kardeş gibiyiz. Sizlerin yaptıklarınızı. Projelerinizi, Antalya’mız için katkılarınızı yakinen takip ediyor, merakla bir taş üstüne bir taş koyacağınız günü bekliyorum. İnanın hayal kırıklığı yaşıyorum. Sürekli bir birlerinizi ziyaret eden fotoğraflarınızı görmek artık bir partili olarak gına getirdi.
Büyükşehir Belediye Başkanımız ile milletvekillerimiz, hatta genel merkezden gelen yetkililerin ziyaretlerini paylaşmanız artık son bulsun bence. İsterseniz yazımı okuduktan sonra bir bakın lütfen, neredeyse 31 Mart seçimlerinden sonra sosyal medya paylaşımlarınızın yarısı birbirinizi ziyaretlerle geçti. Hadi anladık seçimlere az bir zaman kala CHP’ye üye olanlara meclis üyelikleri verdiniz, belediyenin şirketlerinde iştirakçi yaptınız, hatta bazılarını belediye şirketlerine genel müdür yaptınız. Hiç mi hak eden liyakat sahibi partimiz için emek vermiş donanımlı kişiler yoktu. Ben buradan bu yazıyı yazarken birilerini karşıma alayım diye değil, parti emekçilerimizin hakkını aramak için yazdım. Daha sonra aynı sizler önceki dönem Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun diğer partilere milletvekilli sıralamasında yer verip milletvekili olmalarını sağladığından şikayetçi oldunuz. Peki, sizin yaptığınızın ne farkı var, sorarım sizlere?
Belediye başkanlarının asıl görevi sahada halkla iç içe olmak, onlarla yakın temaslar kurmak ve yerelde yaşanılan sorunlara çözüm üretip halkın huzurunu sağlayıp, yaşam kalitesini artırmak olmalıdır. Bunun yanı sıra yaptıkları güzel işlerle genel siyasete katkı sağlayıp, iktidar yürüyüşünün bir parçası olmaktır. Bakın arkadaşlar şayet Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 31 Mart seçimlerinden önce asgari ücreti 20 bin TL, emekli maaşını da 15 bin TL yapsaydı emin olun bırakın 17 ilçeyi, Türkiye genelinde birçok yeri kaybederdik. Lütfen bazı gerçeklerle yüzleşelim.
Örneğin, sabah ve akşam saatinde lütfen Uncalı’dan başlayın, Serik’e kadar olan çevre yolunda trafiğe bir bakın. Maalesef trafik felç, hele şehrin içi ise inanılmaz tıkanık. Bu anlamda birçok yonca kavşak, alt geçit, üst geçit yapılabilir. Geçen hafta Korkuteli’ne giderken Kepez’de trafik bir tıkalı idi anlatamam. Atatürk’ün ‘Hiç şüphesiz ki dünyanın en güzel yeri Antalya’dır’ dediği Antalya’ya giriş noktası o kadar atıl, o kadar kötü ki anlatamam. Böyle güzel bir şehrin iki taraftan giriş noktası olan Kepez’in bir an önce güzelleştirilmesi, peyzaj çalışmaları yapılmalı hatta Antalya’mızı andıran bir figürün bile işlenmesi gerekmektedir. O kadar yapılması gereken işler var ki tek tek sıralasam saatler sürer ama ne yazık ki yağlı güreşlerin önüne geçemiyor bir türlü hizmetler. Tabi ki o da olsun ama yazları sinekle mücadele, şehrin peyzajı, iş istihdam, tarıma ve turizme yönelik birçok proje, insan sağlığını ve yaşam kalitesini arttıran birçok iş yapılabilir. Gerekirse STK’lardan proje desteği alınabilir ve Antalya’mızı da Antalyalı hemşerilerimiz de bundan faydalanabilir.
Liyakat sahibi, donanımlı ve başarı hikayesi olan yöneticilerle yola çıkılsa idi bir çok konu ele alınıp çözüm üretilecekti ne yazık ki şirket yönetir anlayışı ile belediye yönetilirse oğlun da kızın da, hatta şoförün de birçok bürokrattan daha yetkili olur. Yazımı burada sonlandırırken birçok partilimin duygularını dile getirmiş olabilirim belki ama biliyorum ki birçok partilim de beni eleştirecek, özellikle de yetkililer. Vallahi inanır mısınız benim umurumda değil. İşim gücüm var, sadece şunu bilin ki bizler CHP bayrağı ile gezdik diye bedel ödedik. Sonradan CHP’liler de biz bedel öderken seviniyorlardı. Son sözüm şu ki, daha dört buçuk yıl var, gelin artık kolları sıvayın, sahalara inin ve çok çalışın. Tarım ile ilgili ne zaman destek ve bilgi isterseniz önceden nasıl destek olduysam yine olurum. Her şey Antalya için, her şey Türkiye için.”