Saklıkent yolu, çile dolu!..

Abone Ol

Şenlenecek, şenlenmesine de, ne yazık ki yılda bir, geçen yıl Konyaaltı Belediyesi şehit bahanesiyle aynı etkinlikleri yapmadığı için 2’nci yılda yollar ancak elden geçirilip, yaylanın çayırına bakım yapılacak.
İyi ama şunun şurasında 2-3 gün kaldı.
Millet bulduğuyla yetinecek artık.
Daha doğrusu yetindirilecek!.
Son dört yıldır bendenizde Feslikan hastalığı başladı.
Köy meydanından güreş sahasına kadar kurulan köylü esnaflarının tezgahlarını gezmek.
Panayır alanlarında turlamak insana o kadar büyük keyif veriyor ki, her şeyden önce Feslikan’da duru bir ortam hakim. İnsanın da ruhunu dinlendiriyor.
Güneş dağın arkasında kaldığında serinlik ciddi derecede hissediliyor. Akşam karanlığı çöktüğünde de, mangalda pişen etlerle rakıyı yudumlamanın keyfini anlatmaya gerek var mı?
Saklıkent yolu çile dolu da, Feslikan yolu Londra asfaltı mı?
Ne yazık ki Saklıkent’in o güzelim yolunu mermer fabrikalarının kamyonları ortadan kaldırmış durumda.
“Nerede bu millet, nerede devlet” diye haykırılsa yeridir.
Kimsenin kafasını kaldırıp baktığı yok. Düne kadar Antalya’nın kış turizminden bahsedilen Saklıkent’e artık normal bir araçla gezmeye gitmek bile mesele.
Altında ya Jeep’in yada arazi vitesli 4 çekerin olması gerekiyor.
Yoksa normal bir araçla iki kez Saklıkent’e çık-in, arabanın 10 bin kilometrelik bakımını mı yaptırıyoruz diye isyan bayrağını açarsın.
Tel, tel dökülür animallah.
Güzelim yolları o hale getirinceye kadar Allahın bir tek kulu çıkıpta, kabahatler kanunundan bir satır bile yüzlerine okumuyorlar.
Eskiden kamunun YSE diye bir kurumu vardı.
Sonradan Köy Hizmetleri oldu.
Köy Hizmetleri’ni kaldırdılar, İl Özel İdaresi’ne bağladılar. Tüm iş makineleri de beraberinde geçiş yaptı.
Peki Saklıkent ve Feslikan yoluna hiç mi işleri düşmez bu özel idareci milletinin?
Gerçi Allah düşürmesin demek gerekiyor da.
Her santimi delikdeşik yolların.
Köstebek yuvası demeye bile bin şahit ister.
Millet dağları yarıp, mermer çıkartıp, devletin açıp, itanayla asfaltladığı yolların anasını belliyor, bunu yapanlara en küçük bir hesap sorulduğu yok.
Sonra da, “Yolumuzu istiyoruz” diye bas bas bağırıyoruz.
Bağırdığımızla kalıyoruz.
Muhturemlerin tuzu kuru.
Sabah gel iş yerine. Aç klimayı otur odanda serin serin.
Antalya’nın toroslarına uzanan yolları ne haldeymiş umuruna bile olmasın. Sonra da Dünya kentinin mülki amiriyim diye kas kas kasıl!..
Allahtan ki Feslikan’da yılda bir de olsa etkinlik yapılıyor da, lütfen de olsa yollarına yamalama işlemi gerçekleştiriliyor.
Yoksa orası da kaderine terk edilecek.
Antalya’nın her yeri ayrı bir güzel. Bu güzellikleri de ne yazık ki biz insanlar yok etmek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz.
Şehir merkezi’nden Feslikan yaylası 40 kilometre. Eksiği var, fazlası yok. Saklıkent Kayak Merkezi de aynı şekilde.
Cumartesi akşamı Orhan Hakalmaz ile Muazzez Ersoy Feslikan’da sahneye çıkacaklar. Binlerce yaylacı müzik eşliğinde kendilerince coşacak.
Pazar günü de yağlı pehlivan güreşleri yapılacak.
4-5 yıl önceki yayla etkinliklerini hatırlıyorum da, insanlar Feslikan yolunda izdihama yol açmışlardı. Sonradan sayılar giderek düşmeye başladı. Geçen yıl da yapılmadığından arayı az da olsa soğuttular. Bu yıl bu soğumanın etkisi olur mu, olmaz mı bilemiyorum gidip göreceğiz. Ama ekmek arası köy kavurması yemeyi o kadar çok özledim ki, yanında yayık ayranıyla birlikte mideye indirmek hakikaten büyük keyif.
Peki ya pekmezli kar şerbeti?
Hem cumartesi, hem Pazar.
“Antalya’nın aşırı nemi ve kavurucu sıcağından biraz olsun nasıl uzaklaşabilirim” diye düşünen varsa, Feslikan’ı tavsiye ederim. Aman ha. Faslikan’a gidiyorum diye Saklıkent yoluna sapmayın.
Benden uyarması.