Buyurun size nur topu gibi bir basın açıklaması! Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfından:
“SUÇLUYORUZ! Geçtiğimiz günlerde Antalya yerel basınında Alevilere ve Cemevi uygulamalarına yönelik yayımlanan yazılar hakkında, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı- Antalya Şubesi ve Cem evi basın açıklaması yaptı. Açıklamada, yayımlanan yazıların Alevilere yönelik doğrudan hedef gösterme olduğu ve ‘nefret söylemi’ ifadeleri barındırdığına vurgu yapılarak, tepki gösterildi.
“Yok Ramazanda kahvaltıyı niye duyurmuşuz! Biz burada siyaset yapıyormuşuz. İdrak yoksunluğuna bakar mısınız? Duyurmadan kiminle yapacaktık kahvaltıyı? Basına duyurmamızdan dolayı kutsalı incinenlerin kimler olduğunu bilmiyoruz ama niye inciniyorlarmış gerçekten anlamakta güçlük çekiyoruz.” (Vallahi biz de sizi anlamakta çoook güçlük çekiyoruz!)
Ercan Arslan imzasıyla, “Hacı Bektaş, Ramazan’da kahvaltı(mı) yapardı!” başlıklı bir yazı yayımlandı, yazıda Alevilere yönelik ayrımcı ifadeler kullanıldı. Yazıda, “Alevilik Hz. Ali(K.S) efendimizin yolu ise eğer, siz Hz Ali’nin Ramazanda oruç tutmadığını mı söylüyorsunuz? Öyleyse, kaynağınız, deliliniz var mı? Yok, eğer Hz. Ali’nin yolu değilse, nedir sizin Alevilik anlayışınız? Aynı şekilde, Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerinin Ramazanda kahvaltı yaptığını mı iddia ediyorsunuz? Hz. Pir, Ramazanda oruç tutmaz mıydı?” denilerek Alevilik inancına yönelik tartışmalı ifadeler kullanıldı. Vakıf yetkilileri adı geçen yazarlara yönelik olarak “nefret söylemi” suçu işledikleri için dava açacaklarını ve bütün Alevi toplumunu ve ilerici kamuoyunu bu konuda duyarlılığa davet ettiklerini söyledi.”(Kaynak: Antalyasokakları.com)
Cevaba ve suçlamaya bakar mısınız sevgili okur; ‘Alevilik inancına yönelik tartışmalı ifade’ kullanmışım. Soru sormak yassah! Yani siz şimdi kalkıp masumane bir şekilde ve gerçekten merak ettiğinizden sorsanız, deseniz ki; “Musevilik= Hz. Musa’nın yolu, İsevilik= Hz. İsa’nın yolu, peki Alevilik= Hz. Ali’nin yolu mu? O halde bize anlatın kardeşim, Hz. Ali gerçekte kimdir, nasıl yaşadı, öğretileri nelerdir, kendisi neye inanırdı neye inanmazdı, siz Hz. Ali’ye göre mi yaşıyorsunuz yoksa kafanıza göre mi takılıyorsunuz? Alevi öğretisi diyorsunuz ama açıklamıyorsunuz, nedir Alevi öğretisi, bize de öğretin bilelim ve size gerçekten saygı duyalım?” vaayyy siz bizi nasıl sorgularsınız diye soluğu sokak eylemlerinde ve mahkeme salonlarında alırlar!
Anlaşılan sizin bir ‘yara’nız var, gocunuyorsunuz. Hem suçlu hem güçlü modunda olmalısınız ki, “SUÇLUYORUZ!” başlığıyla basın açıklaması yapıyorsunuz. Da; kimi ve neyi suçladığınızın farkında değilsiniz, sanırım..
İnançlara ve insanlara saygı konusunda mangalda kül bırakmayan sizlersiniz. “İnsan en büyük kitaptır.. İncinsen de incitme..” gibi tasavvuf ilkelerini her fırsatta dillendiren sizlersiniz.. Hz. Ali, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal ve Hacı Bektaş Veli hazretlerinin mübarek isimlerini kullanarak, hoşgörü edebiyatı yapan sizlersiniz..
Ne güzel..
Ve lakin, Alevilik ile alakalı özel bir gün olmamasına rağmen, Ramazanda uluorta sofra kurup “Haydin kahvaltıya!” diye bağıran da sizlersiniz! Çevrenizde ki oruçlu Müslümanlara saygı duymayan sizlersiniz.. Yahudi ve Hıristiyanların bile yapmadığı saygısızlığı yapan sizlersiniz. İstanbul Taksim’deki barlar ve gece kulüpleri bile Ramazanda kapılarına kilit vuruyorlar.
Sizler dostlarınızı ve ahbaplarınızı davet edip kapalı mekanda kahvaltı yapsaydınız, bugün bunları konuşuyor olmazdık. Ama belli ki siz konuşulmak, tartışılmak ve dahi skandal olsun istiyorsunuz. Zira bunun başka bir izahı da yok. Ramazanda Rumlar ve Ermeniler bile kardeşlik adına iftar programları yaparken, siz Ramazanda kahvaltı veriyorsanız, bunun adı provokasyondur!
Ama boşuna heveslenmeyin, halk eski halk değil. Her şeyin farkında ve her şeyi sorguluyor artık. Diyanet işleri başkanını da Cumhurbaşkanlık Sarayını da sorgulayan bu kadim halkımız, elbette sizleri de sorgulayacak! Sizin ifadenizle “2 milyon lira değerindeki” arsayı, Muratpaşa Belediyesi size niye “1 lira” bedelle vermiş, halkımız belki bunu da sorgulayacak!
Sözüm ona birde, İdris Özyol’un Yeni Şafak kariyerine gönderme yapmışsınız ya, ironiye bakın bendeniz de Yeni Şafak emeklisiyim. Ha bir de dava açmaktan filan bahsetmişsiniz haberde; tam adamına denk geldiniz. Zira, ben zaten ‘Dava Adamı’yım!