‘Sapan’ları durdurmak zordur..
Aleyhine olabilecek şekilde haber yapan veya yazı yazan gazetecileri susturmak için elinden geleni yapıyor..
Önce “o gazeteciler”le selamı-sabahı kesti..
Ardından hemen “eşine şiddet uygulayan biri” olduğuyla ilgili haberleri yapan gazete ve internet sitelerinin yayınının durdurulması için dava açtı..
Şimdi de..
“Şiddet sanığı” Sapan’ı içine sindirenler, “o gazeteciler”i yıldırmak için mektupla taciz etmeye başladı..
Amaçları belli..
Dayakçı CHP’li aday ile bu adaya sahip çıkan Baykal ve CHP yöneticilerini eleştirenleri susturmak..
…
Konuyu biraz açayım..
…
Biliyorsunuz..
CHP 4. sıra milletvekili adayı Yıldıray Sapan, “eşine şiddet uyguladığı” gerekçesiyle hapis cezası aldı, bu da paraya çevrildi..
Yani..
Sapan’ın “dayakçı” olduğu tescillendi..
Mahkeme kararıyla birlikte eşi Başak Sedef Sapan’ın Demircikara Karakolu’na verdiği ifade tutanakları da kamuoyuna yansıdı..
Bayan Sapan ifadesinde şöyle diyordu:
1- “Evlendiğimizden beri beni sürekli olarak darp eden, küfür ve hakaret eden, aileme aynı şekilde küfür eden ve aşağılayıcı hareketler yaparak küfür eden eşim Yıldıray Sapan’dan şikâyetçiyim.. Yanıma yaklaşmasını istemiyorum.. Hayati tehlikem vardır.. Bana zarar vermesinden korkuyorum.. Başıma bir olay gelirse sorumlusu eşimdir..”
2- “Eşim bana, ‘senin ananın bende gözü var.. Ben bunu sana ispatlayacağım.. Anneni kucağıma oturtacağım’ dedi..”
Bu ifadeden sonra açılan davada mahkeme, Yıldıray Sapan’ı mahkum etti..
…
Mahkeme kararına rağmen..
CHP Kadın Kolları Başkanı Aygül Kılıç, (bir kadın olarak Sapan’a karşı çıkması gerekirken) “olaya inanmıyorum” dedi..
Deniz Baykal, “dedikodu” olarak yorumladı..
Biz gazeteciler de bütün bunları dile getirdik, yazdık, yorumladık..
Çünkü..
1- “Seçilebilir” bir yerden aday olan kişi hamile eşine dayak atan bir “şiddet sanığı” ise, bu bir haberdir..
2- Şiddet bir “suç”tur, özel hayata girmez..
3- Şiddet sanığına sahip çıkanlar, bir kitleyi temsil ediyorsa kamuoyunun bu kişileri ve düşüncelerini bilmesi gerekir..
…
Biz bunları dile getirdik..
2 Mayıs 2011 günü..
“Sapan”lar (Başak Sedef Sapan-Yıldıray Sapan) yukarıda anlattığım olayları yazan bütün gazete ve internet sitelerinin yayınlarının durdurulması için dava açmışlar..
Mahkeme aynı gün konuyu görüşüp karar bağlamış..
Demiş ki:
“İstekçinin mahkememize sunduğu 27.04.2011 tarihinden 29.04.2011 tarihine kadar yapılan tüm yayınlarda Yıldıray Sapan’ın bir partinin milletvekili adayı olduğu belirtilerek seçim öncesinde halkı onla ilgili bilgilendirme amaçlı olarak ve kamu yararı gözetilerek yayın yapıldığı, 29.04.2011 tarihli nüshalarda tedbir isteyenlerin görüşlerinin de yayınlarda yer aldığı, bu açıdan da tedbir isteminin yerinde olmadığı anlaşıldığından yayınların durdurulması konusundaki tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir..”
Yani..
Gazetecilerin görevlerini gerektiği gibi yaptığını, “Sapan”ların gereksiz bir istekte bulunduğunu ortaya koymuş..
…
Her zaman “basına uygulanan sansür”e karşı olduğunu söyleyenlerin, gazetecileri susturmaya çalışmalarını aklım almıyor..
Yıldıray Sapan “şiddet sanığı” idi..
Şimdi de “sansür” arzusunu mahkeme geri çevirdi..
Bu arkadaşımız -büyük bir ihtimalle- milletvekili seçilecek..
Orada, “şiddet”e ve “sansür”e nasıl karşı çıkacak?
Ve..
Sapan’ı seçip meclise gönderecek CHP’liler, onu içlerine nasıl sindirebilecek?
Çok merak ediyorum doğrusu..