Siyasetçilere insanlık dersi

 Herkes siyasetçi olabilir ama.,

Herkes adam olamaz..

Mustafa Yılmaz’ı (Teknikel Mustafa) tanımayan var mı?

Ben kendisini 28 yıldır, yani ticarete yeni atıldığı, evliliğinin ilk basamağına çıkarken tanıdım da.,

Eminim ki bir çok kişi kendisini iş adamlığı ve gerek ATSO Yönetim Kurulu Üyelikleriyle, gerekse siyasi kimliğinden sonra  tanımıştır..

Uzun yıllar Doğru Yol Partisi’nin başarısı için çaba sarf etti. Antalya kentine hizmet adına elinden geleni ardına koymadı. 2009 yerel seçimlerinde, CHP’den gelen belediye meclis üyeliği teklifine hayır demedi, Kepez ve Büyükşehir Belediye Meclis üyeliklerine seçildi..

İyi ki seçilmiş..

Zira, 5 yıllığına kendisi gibi Antalya’yı yönetmek üzere seçilenler, 5 yıl boyunca bir birlerini yemekten geri durmadılar ama o, hep birleştirici rol oynayan kişiydi..

Öyle şeyler yaşandı ki, Büyükşehir Belediye Başkanı ile partili ilçe belediye başkanları yaka paça bir birlerine girecekleri sırada, o ve birkaç arkadaşı kendilerini siper etti.

2014 yerel seçimleri geldiğinde, CHP Genel Merkezi kendisine Kepez Belediye Başkan adaylığını teklif etti.

“İşlerimi çok ihmal ettim. Bu onurlu görev teklifinize ne yazık ki olumlu bir cevap veremeyeceğim, zira kendimi tamamıyla işime vermek istiyorum” diyerek nazikçe geri çevirdi..

Kendi STK’sı  olan Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkan vekilliğinden de istifa ederek, “Çok ihmal ettim” dediği kendi işine geri döndü..

Ve tarih 5 Mart 2015…

“Parti üyemiz Mustafa Yılmaz. Kendi iş yerinize, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü tarafından hazırlanan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na hitaben  hoş geldiniz yazılı pankartı nasıl astırırsınız” sorgulu bir yazı, ardından disiplin kuruluna sevk ibaresi..

9 Mart 2015, yani dün sabah 10.15 itibariyle İl Başkanlığının söz konusu disiplin kuruluna sevk ve savunma talebi yazısını alan Mustafa Yılmaz, 11.45’te de şu karşı yazıyı CHP il ve ilçe başkanlıklarına noter kanalıyla gönderir;

“İş yerimin cephesine neyi astırıp, neyi astırmamam gerektiği ile ilgili kimseden icazet alacak değilim. Ayrıca bu konularla meşgul olmayacak kadar da yoğun bir iş adamıyım.

Söz konusu disipline sevk olayının Genel Merkez tarafından öğrenilmesiyle yine Genel Merkez’den aldığım telkin telefonlarına karşın, davranış biçimim ile ilgili savunma hakkımı kullanmaya dahi gerek duymuyor, CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) üyeliğinden istifa ediyorum.”

Dik duruş mu, onurlu davranış mı?

Kemikleşmiş siyasetçilik tarihe karıştı ama nedense bazılarının hala bu durum işine gelmiyor.

Kendinize parti üyesi mi yapıyor ya da arıyorsunuz yoksa emrinizden çıkmayacak emir kulu mu söyleyin de herkes bilsin..

Son söyleyeceğimizi daha yazıya girerken dedik ya, “Herkes siyasetçi olabilir ama adam olamaz.”

Şekil, A’da olduğu gibi…