SOLCU DEĞİL ŞOVENDİRLER

Bahçeli’nin Öcalan’a yaptığı çağrı ile başlayan ve Sayın Cumhurbaşkanının da desteklediği “terörsüz Türkiye” programı, PKK’nın kendisini feshetmesi ve silah bırakması ile ilerleyen bir süreci yaşıyoruz…

“En kötü barış, her türlü savaştan iyidir” anlayışına sahip olduğumdan bir solcu olarak bu süreci sonuna kadar destekliyorum.

Ancak kendilerine “sol cephe” diyen ve içinde TKP, EMEP, SOL Parti gibi birtakım sözüm ona sol kuruluşlar PKK’nın fesih sırasında yayınladığı bildiride ifade ettikleri “Lozan” ifadesine şiddetle karşı çıkarken farkında olmadan şoven bir bataklığa saplanmışlar.

Kendilerine sol cephe diyen bu yapıların en küçük tarih bilgisi yoktur.

PKK’nın ifade ettiği Lozan’ı “sınırların değiştirilmesi ve bölünme” şeklinde anlayarak, bunun emperyalizmin bir oyunu olarak değerlendirmişler.

Bu şoven cahillere şunları açıklayayım:

  1. Lozan’da kabul edilen sınırlar sadece Trakya’daki Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarıdır.

Suriye ve Irak sınırlarımız 1926 yılında Fransız ve daha sonra İngilizlerle yapılan ANKARA Anlaşmasıyla çizilmiştir.”

Bu sınırların Lozan ile bir alakası yoktur.

Eğer bölünme ve sınırların değiştirilmesi hedeflenseydi Lozan’a değil, Ankara Anlaşmalarına atıfta bulunurlardı.

  1. Keza, Lozan Anlaşmasının Cumhuriyetle de doğrudan bir alakası yoktur.

Lozan görüşmelerinde “biz cumhuriyeti ilan edeceğiz” diye bir görüşme olmamıştır. Zaten olması da mümkün değildi.

Lozan’ın cumhuriyetin ilanına katkısı, sadece rahat hareket etme anlamında olmuştur.

Lozan’da 8 ay boyunca Trakya sınırlarımız, kapütülasyonlar, azınlıkların hakları ve “Kürt halkı” meselesi görüşülmüştür.

  1. Peki, PKK neden ve neyi anlatmak için kapanış bildirisine Lozan’a atıfta bulunma gereği hissetmiştir?

Bunun cevabı, “Lozan’da azınlıkların hakları meselesi görüşülürken Türk Heyetinin tutumundadır…”

Lozan görüşme tutanaklarına ve anlaşmaya göre; azınlıkların hakları meselesi görüşülürken Türk Heyeti Rum, Ermeni, Yahudi, Süryani, Keldani gibi azınlıkların kendi dillerinde konuşmalarını, okullaşmalarını, ibadetlerini, dernek kurmalarını ve diğer haklarını koruyacağını onların bu özgürlüklerinin Türk Devletinin teminatında olduğunu kabul eder…

Tam da bu görüşmelerde neden Kürtlerin de bu listeye eklenmediği sorulunca Heyet Başkanı İsmet İnönü,

Kürtler azınlık değildir. Ulusumuzun bir parçasıdır. Türkler ve Kürtler birbirinden ayrılmaz parçadırlar. Geleneklerimiz, inançlarımız biridir” der…

  1. Öyle sanıyorum ki PKK, Lozan’a yaptığı atıfla “Lozan görüşmelerindeki tutumunuzu uygulayın, en azından azınlıklara Lozan’da verilen hakları Kürt Halkı için de kabul edin” şeklinde ifade etmiştir…

Sol Cephenin, bu tarihsel gerçekleri görmeyerek Lozan ve Cumhuriyeti, şoven tutumlarına kalkan edip “Terörsüz Türkiye” programı ile başlayan barış sürecini emperyalistlerin bir oyunu olarak nitelemeleri “barışa değil, savaş lobilerine hizmet eden şoven ve ırkçı bir anlayıştır…”