Sor bakalım ne işi varmış

Abone Ol

İyi Haftalar Saygıdeğer Okuyucular;

Çoğumuzun bildiği bir anıdır:

Savaş sonrası, ülkelerin subay ve üst düzey yöneticilerinin katıldığı bir resepsiyon verilmiş.

Ulu önder Atatürk de bu resepsiyona katılmış. Davet süresince bir subay atamıza gözlerini dikmiş bir şekilde sürekli sert sert bakıyormuş. Atatürk bu durumdan rahatsız olmuş ve yanındaki subaylardan birini gönderip sorunun ne olduğunu öğrenmek istemiş.

Atamızın yardımcı subayı görüşmesini yapıp Atamızın yanına gelmiş ve kulağına Çanakkale savaşında dedesini öldürmüşüz o yüzden size bu şekilde sert sert bakıyormuş demiş.

Atamızın cevabı ise çok net ve kısa olmuş

"Sor bakalım dedesinin Çanakkale'de ne işi varmış..."

Şu sıralar birçoğumuzun kafası benzer sorularla meşgul

•          Rus uçağının sınırımızda ne işi varmış?

•          Rusların Suriye’de ne işi varmış?

•          Diğer Devletlerin Suriye’de ne işi varmış?

•          Bizim ne işimiz var?

Hiçbir ekonomik olgu ve hiçbir güdü insan hayatından daha değerli olamaz, o yüzden işin insani boyutuna bakarsak hiçbir açıklama bölgede yaşanan ölümler sebebiyle bizi tatmin etmez.

Ama amaç neden öğrenmek ise gelin biraz işin ekonomik boyutunu inceleyelim;

Bilindiği üzere nasıl bizim ülkemizde ABD’nin üssü bulunuyorsa yıllardır Rusya’nın da Suriye’de askeri üssü mevcut. Çünkü söz konusu bölge enerji kaynaklarının anapazara açılış kapısı.

Her ne kadar Türkiye üzerinden Mavi Akım projesi için anlaşılmış olsa da Ruslar kendine bir alternatif yaratmak ve tek bir noktaya bağımlı kalmamak istiyor. Bu nedenle İran üzerinden Kuzey Irak ve Kuzey Suriye bölgelerini de kapsayan koridor hayati önem kazanıyor. İran da zaten bu sebeple söz konusu bölgeden elini eksik etmiyor.

Bunlara ek olarak bir kısmımız için özgürlük savaşçıları olarak görülen PYD’de kuzey bölgeyi tamamen hakimiyeti altında tutmak istiyor ve şu an bölgede çoğunluk ellerinde olduğu için her ülke PYD ile ilişkilerini iyi tutmaya çalışıyor.

Ancak bu koridorun bir sıkıntısı var; haritayı gözünüzün önüne getirin ve koridorun tam çıkış noktasına bir bakın.

HATAY ve Türkmen Bölgesi…

Türkiye yıllardır dünyada dış politikadaki tarafsızlığı ile tanınır ve hiçbir ülkenin ne tam yanında ne de tam karşısında durur ancak bu bölgede işler farklı. Bu işin ucu ne yaparsak yapalım bize dokunacak gibi görünüyor. Ayrıca biliyoruz ki şu an itibariyle ülkemiz de söz konusu bölgede insiyatif sahibi olma isteğinde.

Yani demem o ki maalesef önümüzdeki günler söz konusu bölge kaynaklı sorunlar açısından sıkıntılı görünüyor.

Antalya halkı olarak kafamızdaki en büyük sorulardan Rus Turizmi ve tarım ne olacak konusuna gelirsek maalesef bu sene işler çok şık olmayacak. Çünkü Rus halkı da yapısal olarak bizim gibi sosyal tepkilere sahip ve bu tarz durumlarda toplu tepki gösterebiliyorlar. 2014 yılında 4.480.000 olan ve 2015 yılında 3.500.000 gibi bir rakamla kapanması planlanan Rus turist adedinin 2016’da ivmeli bir şekilde daha da düşeceğine şimdiden kesin diyebiliriz.

Tarım da ise işlerin çok kötü gideceğini düşünmüyorum; çünkü dün yapılan açıklama da Rusya makamları tarafından beyan edilen; Türkiye’ye gerçekleştirilen doğalgaz satışında bir azalma olmayacağının ifadesi tarıma ilişkin alışlarda da bir sorun yaşanmayacağını hissettirdi.

Ancak yine söylüyorum bunların hepsi iktisatta “Ceteris Paribus” diye ifade edilen “diğer şartlar sabit kalmak kaydıyla” mümkün. Bu şekilde sadece Rus kamuoyunun gazını almak için ufak bir rövanş yaşayıp işi sonuçlandırabiliriz.

Yalnız kafamda yakın planda yaşanabilecekler açısından gerçekten tavrımızı merak ettiğim bir soru var;

 Rusya işi ileri götürüp de hava sahamızı tekrar ihlal ederse???

Saygılarımla…