24 yıldır Antalyaspor'un içinde. Ne başkanlar gördü, ne hocalarla çalıştı. Büyük sevinçler de yaşadı, tarifsiz üzüntüler de. Masör Metin Demirağ, 'Her şeyimi O'na borçluyum' dediği Antalyaspor'da geçen yıllarını bizlerle paylaştı
Medical Park Antalyaspor'un 24 yıllık masörü Metin Demirağ, Akdeniz Manşet'in 'Kuru Fasulye Günü'nde, Genel Yayın Yönetmeni Vedat Gürhan, Haber Müdürü Şifa Çiçek ve Murat Özgen ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
Antalyaspor'a gelişiniz ne zaman ve nasıl oldu?
Kırklarelispor'da kaleci olarak oynuyordum. 3. kaleciydim ve forma şansı pek bulamıyordum. Antrenörüm, eczacı kalfası da olmam nedeniyle, beni masörlük kursuna göndermek istedi, ben de kabul ettim. Futbolu bırakıp kursa gittim. Tekrar Kırklarelispor'a, bu kez masör olarak döndüm. Daha sonra Kuzu lakaplı futbolcu Adnan vardı. Bana, Antalyaspor'da görev yapıp yapmayacağımı, üvey babası Ahmet Yeşilyurt'un Antalyaspor'a başkan olacağını, işimi yapacağını söyledi. Seve seve çalışacağımı söyledim. 1986 yılında geldiğimde Halim Horasan Başkandı. Böyle oldu Antalyaspor'a gelişim. Hoca da Rasim Kara idi.
İlk maaşınız ne kadardı?
350 bin lira civarındaydı. Ama parayı hiç sorun etmedim. İlk günden beri alacağım parayı yönetime bıraktım. Bizde her yıl mukavele yenileme mecburiyeti var. Her sene başında benimle çalışıp çalışmayacaklarını sormuşumdur. Hocalar ekibiyle gelir, kendi tanıdığı isimlerle çalışmak ister. Ben her sene sonunda gidecekmişim gibi hazırlarım kendimi. 24 yıldır da para konusunu hiç konuşmadım.
Kaç hoca ile çalıştığınızı hatırlıyor musunuz?
Buraya gelmeden çıkarmaya çalıştım ama sayısını belirleyemedim. Çok değerli hocalarla çalıştım ama. Eskiden 1 yılda 2-3 hoca ile çalıştığımız da oluyordu ama son zamanlarda istikrar gelince hoca sayısı azaldı.
Peki o zaman en huzurlu ve mutlu çalıştığınız hocayı soralım
Halen birlikteyiz diye söylediğim sanılabilir ama kesinlikle Mehmet Özdilek derim. Futbolcunun parasıyla, sosyal yaşamıyla, oyuncuya yaklaşımı ve bilgisiyle Mehmet Hoca diğerlerinden çok farklı. Bazı hocalar futbolcunun saha dışındaki hiçbir şeyiyle ilgilenmez. Mehmet Hoca'ya bir derdimiz olursa anlatırız, arkadaş gibi sohbet ettiğimiz zamanlar olmuştur. Mesela ben Coşkun Demirbakan döneminde alt yapıya gönderildiğimde eşimin de isteğiyle antrenör kursuna gittim. Arkadaşlarımdan tepki de aldım 'Bir sen kalmıştın' dediler bana. Ama ben çok iyi ortamlarda bulundum Antalyaspor sayesinde. Süper Ligde, Türkiye Kupasında, UEFA Kupasında bulundum. Bir ok şeyi gördüm. Antrenman sistemlerinden psikolojisine, beslenmesinden futbolcuya yaklaşımına kadar. Bütün bilgileri topladım. Ama Mehmet Hoca geldikten sonra bu bilgilerim tamamen değişti. Daha önce gazete okutturmayan, televizyon izlettirmeyen despot hocalar gördüm. Mehmet Hoca çok farklı. Futbolcunun kalbine giriyor ve futbolcu da kendisine tanınan serbestliği suiistimal etmediği gibi hoca için daha fazlasını vermeye çalışıyor. Gerçek bir aile gibiyiz. Antalyaspor son 20 yılın en başarılı dönemlerini de işte bu yüzden bu dönemde yaşıyor.
İnşallah bir daha çalışmak nasip olmasın dediğiniz hoca var mı?
Alt yapıya gönderildiğim için değil ama Coşkun Demirbakan. Kendisi ile sezon içinde sorun yaşamadım. Sadece medeni bir şekilde benimle çalışmak istemediğini söyledi ve saygı duydum. Ama futbolcuya yaklaşımını tasvip etmiyordum. Aşağılıyordu futbolcuyu. Dünyada en son hoca o kalsa ancak o zaman kendisiyle çalışırım. Oysa ki, buradan ayrılan her hoca benim hakkımda olumlu referans vermiştir.
Zorluk çıkaran, kapris yapan oyuncular oluyor mu?'
İnşallah bir daha böyle bir futbolcu gelmez' dediğim olmadı. Sorunlu oyuncular geldi tabi ki. Cafer mesela çok sorun çıkarırdı. Ama her futbolcuyla diyaloğum çok iyiydi. Futbolcu kendisine yakın görür masörü. Masaj odasında yalnızsınız, el teması bile önemlidir. Futbolcu bazen sırrını paylaşır sizinle. O yüzden biz, oyuncular için önemliyiz. Mahmut vardı mesela. Zor oyuncuydu o da. Bir de Erol ile sorun yaşadım. Kortizon iğne yapmamı istedi, yapmadım, 'Hastaneye götüreyim, doktor yapsın' dedim. Israr etti ama yapmadım. Coşkun Demirbakan'a şikayet etmiş. Hoca ikimizi de çağırdı. Olayı anlattım, hoca da haklı olduğumu düşündü, barıştırdı. 3-4 gün küs kaldığım tek oyuncuydu.
Doping yaptınız mı hiç, ya da yapanı gördünüz mü?
Hayır. Kesinlikle olmadı. Futbolcuya ilaç verirken mutlaka doktora sorarım. Antalyaspor'da yapmadığım gibi, yapanı da görmedim. Futbolcu iyi yaşıyor, iyi besleniyorsa dopinge ihtiyacı olmaz. Sonrasında çok acısını çeker. Anlatılanlardan biliyorum, çok yan etkisi olduğunu duydum. Ben çok okuyup araştıran biriyim zaten. Vitaminler gelir, kullanırız ama onlar ayrı. Doping değil onlar. Kontrollü kullanırız.
Başka bir takımdan teklif aldınız mı?
Beşiktaş'tan teklif aldım. Benim küçüklükten gelen Beşiktaş sempatim vardı. Rasim Kara bizden ayrıldıktan sonra Beşiktaş'tayken, İlker Özbilek Menajerdi. Bizim İstanbul'da Cumartesi, Beşiktaş'ın da Pazar günü maçı vardı. Rasim Hoca, Pazar günü Beşiktaş'a gelmemi, orada kalmamı istedi. Benim gözümün önüne Antalyaspor'daki ilk maç geldi. Ispartaspor maçıydı. Tribünler tıklım tıklım. Nereye geldiğimi şaşırmıştım. Tüylerim diken diken oldu. Kırklareli ve Edirne'de zor günler yaşadık. Antalya cennet gibiydi. Bu nedenle Beşiktaş'ın teklifini kabul etmedim. Artık bundan sonra da teklif gelse gitmem. Gönlümde de Antalyaspor'dan başka bir takım yok. Bıraktığım zaman da tek isteğim bir taraftar gibi tribünde Antalyaspor'a desteğimi sürdürmek. Ben Antalya'ya bir yatak, bir yorganla geldim. Şu anda her şeyimi Antalyaspor'a borçluyum.
Kaç başkanla çalıştınız? En yararlı olan size göre hangisiydi?
Sanırım 9 başkanla çalıştım. Nankör olmamak lazım. Hepsi iyiydi. Takım için çalıştılar. Bazılarının dönemleri kötüydü. Hiçbir başkanı ayıramam. Şu anda çok kulüpte olmayan imkanlara sahibiz. İlk geldiğim sene Halim Horasan döneminde ve Bekir Kumbul döneminde kötü yıllardı. Ama Horasan döneminde belediye desteği falan da yoktu. Öyle bir dezavantaj vardı. En rahat dönem de Menderes Türel ve sonrasındaki dönem. Paralarımızı alıyoruz. Sıkıntı yok.
Unutamadığınız maç ve anlar hangileri?
2 kez düştük, 3 kez şampiyonluk yaşadık. Antalyaspor'da unutamadığım tek maç Diyarbakır'daki Kupa Finaliydi. Maç gitti geldi ama kaybettik. Hak etmiştik kupayı. Ama Avrupa Kupalarına katılma övüncü yaşamak da güzeldi. Farklı duygular yaşamıştık ama kupayı hak etmiştik, almalıydık. Çok güzel bir anıydı.
Sizden hiç bilgi sızmadı dışarıya. Bunun için özel çaba gösteriyor musunuz?
Biz ölçüyü biliriz. Kendi aramızda dışarıya sakın ola bilgi vermeyelim diye konuşmayız ama zaten bizim işimizin gereğidir bu. Ben kulübede maça da giriyorum. Hoca maç içinde futbolcuya kötü bir şey de söyleyebilir ama bu gizlidir. Kol kırılır yen içinde kalır. Ben kulübede karışıklık olduğunda tepki vermem ki dikkat çekmesin. Yılmaz Vural'ın Onur ile olan münakaşasında hiç tepki vermedim mesela. Soğukkanlılığımızı korumak zorundayız. İyi bir malzemeci ve masörden önce iyi bir insan olmak lazım. Antalyaspor masörü olarak anılıyorsak, Antalyaspor camiasına yakışan hal ve hareketlerde olmalıyız. Zaten 24 yıl içinde hiç sahadan da atılmadım, hiç federasyondan ceza da almadım.
Masör genel olarak ne yapar?
4-5 sene önce masörlük zordu. Fizyoterapist yoktu. İlk tedavisinden başlayıp, sonraki tedavi sürecini de biz yapıyorduk. İlaçları takip ve temin ediyorduk. Federasyon kriterleri bunları ayırdı şimdi. Biz sahadaki ilk tedaviyi yapıyoruz. Masaj ve ilk tedavi ile sınırlı görevimiz şu anda. Alt liglerde iğne ve serum da yapan var ama bizde yok artık. Futbolcuyu antrenman ve maç öncesinde fiziksel ve psikolojik olarak hazırlıyoruz. Maçtan ve antrenmandan sonra da masaj yapıyoruz. Bunda bir zorunluluk yok ama biz masaj yaptıran oyuncuyu severiz.
Mehmet Özdilek'in sakatlıklara yaklaşımı nasıl?
Futbolcunun sağlığını en çok düşünen hoca Mehmet Özdilek. Bazı dönemlerde sakatlıklar çok artar. Mesela, Jarabinski 'iğne vur bandaj yap çıksın idmana' derdi. Özdilek ise en ufak bir sakatlıkta idmanı bıraktırır. Tam olarak düzelmeden de maç kadrosuna almaz. Sağlık onun için önemli. Yani hocanın da yaklaşımı bu sakatlıkların artmasında önemli bir faktör.
Meslek hayatınızda karşılaştığınız en ağır sakatlıklar hangileriydi?
Mehmet Uğurlu'nun çapraz bağları, Muammer'in aşil tendonu kopmuştu. Nuri ile Burhan çarpışmıştı idmanda. Ayrıca Nuri, Fenerbahçe maçında hastaneye kaldırıldı. Çok da önemli bir sakatlık yaşanmadı aslında. Fakat son Ali Tandoğan olayında Burhanettin Çalım, Ali'nin hayatını kurtardı diyebilirim. Onların doktoru devam ettirecekti Ali Tandoğan'ı. Burhanettin Çalım'ın ilk müdahalesi olmasa daha kötü bir sonuç olabilirdi. İlk 5-10 saniye önemlidir bu tür sakatlıklarda.
Antalyaspor'da farklı bir görevde de bulunmak ister miydiniz?
Antalyaspor'un her kategorisinde çalışmak şereftir ama hocalığa gelince estağfurullah. Antrenörlük belgesi aldığımda Abdullah Tanyolaç,'Bu sene alt yapıya gönderildin ama seneye masör olarak dön denirse ne yapacaksın' dedi. O sözü hala kulaklarımda. Ben de yıllardır Antalyaspor'da birikimlerimi paylaşmak için antrenörlük kursuna gittiğimi söyledim. Her kademesinde olabilirim. Bilgi ve birikimlerimi paylaşırım herkesle.
Çok değişik ülkelerden oyuncularla çalıştınız. En profesyoneli hangisiydi ve bu oyuncularla nasıl anlaşıyorsunuz?
En profesyoneli Andre Kona idi. Her idman öncesi ve sorası masaj olurdu. Çok masaj olanı severim, çünkü gerçek profesyonel odur. Yabancı dile gelince Tanju Çolak'ın Altın Ayakkabı alırken İngilizce konuşamaması beni üzmüştü. Zaten merakım da vardı, öğrendim. Şimdi futbolcularla İngilizce konuşabiliyorum. Fransızlar bizim kadar bilmiyor ama anlaşabiliyoruz onlarla da.
Bu sene Antalyaspor ligi nerede bitirir size göre?
Ben 5 veya 6. olarak bitirebileceğimize inanıyorum. Buca ve Karabük maçlarında kötü oynadık. Onlardan birini, ya da en kötü ihtimal Ankaragücü maçını kazanabilseydik, ilk yarıda tutuyordu hedef. Takımın her basamak yükselişi bizim için de iyi. Örneğin dün döndüğüm son seminerde 4 büyüklerin masörü kadar ilgi gördüm. Takım iyi olunca bizim de referansımız artıyor. Bu da bize gurur veriyor.
Antalyaspor'un kulüp olarak geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bizim kulüpte çok başarılı olacak potansiyel var ve bunu görüyorum. Her sene Avrupa kupalarında oynayan bir Antalyaspor'u görmek uzun yıllar almayacak diye düşünüyorum. Hiçbir takımdan eksiğimiz yok ve kendimizi diğer takımlardan küçük görmüyoruz. Hatta fazlamız bile var.
Aileniz bu yoğun temponuzdan şikayetçi değil mi? 24 yıl çok uzun zaman.
Babam vefat etti, cenazesini beklettim, maça çıktım. İzin verilmesine rağmen maç ve mesleğim öncelikli. Mutlu veya hüzünlü günlerimde ailemle birlikte olamadım. Hiç maç kaçırmadım ama aileme de yeteri kadar vakit ayıramadım. Çocuklarımın doğumunda eşimin yanında değildim. Bayramlarda kampta, deplasmanda oluruz. Antalyaspor da bizim ailemiz. Onlarla da sevinç ve üzüntüyü yaşıyoruz. Bu da benim için büyük mutluluk.
Medical Park Antalyaspor'un 24 yıllık masörü Metin Demirağ, Akdeniz Manşet'in 'Kuru Fasulye Günü'nde, Genel Yayın Yönetmeni Vedat Gürhan, Haber Müdürü Şifa Çiçek ve Murat Özgen ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
Antalyaspor'a gelişiniz ne zaman ve nasıl oldu?
Kırklarelispor'da kaleci olarak oynuyordum. 3. kaleciydim ve forma şansı pek bulamıyordum. Antrenörüm, eczacı kalfası da olmam nedeniyle, beni masörlük kursuna göndermek istedi, ben de kabul ettim. Futbolu bırakıp kursa gittim. Tekrar Kırklarelispor'a, bu kez masör olarak döndüm. Daha sonra Kuzu lakaplı futbolcu Adnan vardı. Bana, Antalyaspor'da görev yapıp yapmayacağımı, üvey babası Ahmet Yeşilyurt'un Antalyaspor'a başkan olacağını, işimi yapacağını söyledi. Seve seve çalışacağımı söyledim. 1986 yılında geldiğimde Halim Horasan Başkandı. Böyle oldu Antalyaspor'a gelişim. Hoca da Rasim Kara idi.
İlk maaşınız ne kadardı?
350 bin lira civarındaydı. Ama parayı hiç sorun etmedim. İlk günden beri alacağım parayı yönetime bıraktım. Bizde her yıl mukavele yenileme mecburiyeti var. Her sene başında benimle çalışıp çalışmayacaklarını sormuşumdur. Hocalar ekibiyle gelir, kendi tanıdığı isimlerle çalışmak ister. Ben her sene sonunda gidecekmişim gibi hazırlarım kendimi. 24 yıldır da para konusunu hiç konuşmadım.
Kaç hoca ile çalıştığınızı hatırlıyor musunuz?
Buraya gelmeden çıkarmaya çalıştım ama sayısını belirleyemedim. Çok değerli hocalarla çalıştım ama. Eskiden 1 yılda 2-3 hoca ile çalıştığımız da oluyordu ama son zamanlarda istikrar gelince hoca sayısı azaldı.
Peki o zaman en huzurlu ve mutlu çalıştığınız hocayı soralım
Halen birlikteyiz diye söylediğim sanılabilir ama kesinlikle Mehmet Özdilek derim. Futbolcunun parasıyla, sosyal yaşamıyla, oyuncuya yaklaşımı ve bilgisiyle Mehmet Hoca diğerlerinden çok farklı. Bazı hocalar futbolcunun saha dışındaki hiçbir şeyiyle ilgilenmez. Mehmet Hoca'ya bir derdimiz olursa anlatırız, arkadaş gibi sohbet ettiğimiz zamanlar olmuştur. Mesela ben Coşkun Demirbakan döneminde alt yapıya gönderildiğimde eşimin de isteğiyle antrenör kursuna gittim. Arkadaşlarımdan tepki de aldım 'Bir sen kalmıştın' dediler bana. Ama ben çok iyi ortamlarda bulundum Antalyaspor sayesinde. Süper Ligde, Türkiye Kupasında, UEFA Kupasında bulundum. Bir ok şeyi gördüm. Antrenman sistemlerinden psikolojisine, beslenmesinden futbolcuya yaklaşımına kadar. Bütün bilgileri topladım. Ama Mehmet Hoca geldikten sonra bu bilgilerim tamamen değişti. Daha önce gazete okutturmayan, televizyon izlettirmeyen despot hocalar gördüm. Mehmet Hoca çok farklı. Futbolcunun kalbine giriyor ve futbolcu da kendisine tanınan serbestliği suiistimal etmediği gibi hoca için daha fazlasını vermeye çalışıyor. Gerçek bir aile gibiyiz. Antalyaspor son 20 yılın en başarılı dönemlerini de işte bu yüzden bu dönemde yaşıyor.
İnşallah bir daha çalışmak nasip olmasın dediğiniz hoca var mı?
Alt yapıya gönderildiğim için değil ama Coşkun Demirbakan. Kendisi ile sezon içinde sorun yaşamadım. Sadece medeni bir şekilde benimle çalışmak istemediğini söyledi ve saygı duydum. Ama futbolcuya yaklaşımını tasvip etmiyordum. Aşağılıyordu futbolcuyu. Dünyada en son hoca o kalsa ancak o zaman kendisiyle çalışırım. Oysa ki, buradan ayrılan her hoca benim hakkımda olumlu referans vermiştir.
Zorluk çıkaran, kapris yapan oyuncular oluyor mu?'
İnşallah bir daha böyle bir futbolcu gelmez' dediğim olmadı. Sorunlu oyuncular geldi tabi ki. Cafer mesela çok sorun çıkarırdı. Ama her futbolcuyla diyaloğum çok iyiydi. Futbolcu kendisine yakın görür masörü. Masaj odasında yalnızsınız, el teması bile önemlidir. Futbolcu bazen sırrını paylaşır sizinle. O yüzden biz, oyuncular için önemliyiz. Mahmut vardı mesela. Zor oyuncuydu o da. Bir de Erol ile sorun yaşadım. Kortizon iğne yapmamı istedi, yapmadım, 'Hastaneye götüreyim, doktor yapsın' dedim. Israr etti ama yapmadım. Coşkun Demirbakan'a şikayet etmiş. Hoca ikimizi de çağırdı. Olayı anlattım, hoca da haklı olduğumu düşündü, barıştırdı. 3-4 gün küs kaldığım tek oyuncuydu.
Doping yaptınız mı hiç, ya da yapanı gördünüz mü?
Hayır. Kesinlikle olmadı. Futbolcuya ilaç verirken mutlaka doktora sorarım. Antalyaspor'da yapmadığım gibi, yapanı da görmedim. Futbolcu iyi yaşıyor, iyi besleniyorsa dopinge ihtiyacı olmaz. Sonrasında çok acısını çeker. Anlatılanlardan biliyorum, çok yan etkisi olduğunu duydum. Ben çok okuyup araştıran biriyim zaten. Vitaminler gelir, kullanırız ama onlar ayrı. Doping değil onlar. Kontrollü kullanırız.
Başka bir takımdan teklif aldınız mı?
Beşiktaş'tan teklif aldım. Benim küçüklükten gelen Beşiktaş sempatim vardı. Rasim Kara bizden ayrıldıktan sonra Beşiktaş'tayken, İlker Özbilek Menajerdi. Bizim İstanbul'da Cumartesi, Beşiktaş'ın da Pazar günü maçı vardı. Rasim Hoca, Pazar günü Beşiktaş'a gelmemi, orada kalmamı istedi. Benim gözümün önüne Antalyaspor'daki ilk maç geldi. Ispartaspor maçıydı. Tribünler tıklım tıklım. Nereye geldiğimi şaşırmıştım. Tüylerim diken diken oldu. Kırklareli ve Edirne'de zor günler yaşadık. Antalya cennet gibiydi. Bu nedenle Beşiktaş'ın teklifini kabul etmedim. Artık bundan sonra da teklif gelse gitmem. Gönlümde de Antalyaspor'dan başka bir takım yok. Bıraktığım zaman da tek isteğim bir taraftar gibi tribünde Antalyaspor'a desteğimi sürdürmek. Ben Antalya'ya bir yatak, bir yorganla geldim. Şu anda her şeyimi Antalyaspor'a borçluyum.
Kaç başkanla çalıştınız? En yararlı olan size göre hangisiydi?
Sanırım 9 başkanla çalıştım. Nankör olmamak lazım. Hepsi iyiydi. Takım için çalıştılar. Bazılarının dönemleri kötüydü. Hiçbir başkanı ayıramam. Şu anda çok kulüpte olmayan imkanlara sahibiz. İlk geldiğim sene Halim Horasan döneminde ve Bekir Kumbul döneminde kötü yıllardı. Ama Horasan döneminde belediye desteği falan da yoktu. Öyle bir dezavantaj vardı. En rahat dönem de Menderes Türel ve sonrasındaki dönem. Paralarımızı alıyoruz. Sıkıntı yok.
Unutamadığınız maç ve anlar hangileri?
2 kez düştük, 3 kez şampiyonluk yaşadık. Antalyaspor'da unutamadığım tek maç Diyarbakır'daki Kupa Finaliydi. Maç gitti geldi ama kaybettik. Hak etmiştik kupayı. Ama Avrupa Kupalarına katılma övüncü yaşamak da güzeldi. Farklı duygular yaşamıştık ama kupayı hak etmiştik, almalıydık. Çok güzel bir anıydı.
Sizden hiç bilgi sızmadı dışarıya. Bunun için özel çaba gösteriyor musunuz?
Biz ölçüyü biliriz. Kendi aramızda dışarıya sakın ola bilgi vermeyelim diye konuşmayız ama zaten bizim işimizin gereğidir bu. Ben kulübede maça da giriyorum. Hoca maç içinde futbolcuya kötü bir şey de söyleyebilir ama bu gizlidir. Kol kırılır yen içinde kalır. Ben kulübede karışıklık olduğunda tepki vermem ki dikkat çekmesin. Yılmaz Vural'ın Onur ile olan münakaşasında hiç tepki vermedim mesela. Soğukkanlılığımızı korumak zorundayız. İyi bir malzemeci ve masörden önce iyi bir insan olmak lazım. Antalyaspor masörü olarak anılıyorsak, Antalyaspor camiasına yakışan hal ve hareketlerde olmalıyız. Zaten 24 yıl içinde hiç sahadan da atılmadım, hiç federasyondan ceza da almadım.
Masör genel olarak ne yapar?
4-5 sene önce masörlük zordu. Fizyoterapist yoktu. İlk tedavisinden başlayıp, sonraki tedavi sürecini de biz yapıyorduk. İlaçları takip ve temin ediyorduk. Federasyon kriterleri bunları ayırdı şimdi. Biz sahadaki ilk tedaviyi yapıyoruz. Masaj ve ilk tedavi ile sınırlı görevimiz şu anda. Alt liglerde iğne ve serum da yapan var ama bizde yok artık. Futbolcuyu antrenman ve maç öncesinde fiziksel ve psikolojik olarak hazırlıyoruz. Maçtan ve antrenmandan sonra da masaj yapıyoruz. Bunda bir zorunluluk yok ama biz masaj yaptıran oyuncuyu severiz.
Mehmet Özdilek'in sakatlıklara yaklaşımı nasıl?
Futbolcunun sağlığını en çok düşünen hoca Mehmet Özdilek. Bazı dönemlerde sakatlıklar çok artar. Mesela, Jarabinski 'iğne vur bandaj yap çıksın idmana' derdi. Özdilek ise en ufak bir sakatlıkta idmanı bıraktırır. Tam olarak düzelmeden de maç kadrosuna almaz. Sağlık onun için önemli. Yani hocanın da yaklaşımı bu sakatlıkların artmasında önemli bir faktör.
Meslek hayatınızda karşılaştığınız en ağır sakatlıklar hangileriydi?
Mehmet Uğurlu'nun çapraz bağları, Muammer'in aşil tendonu kopmuştu. Nuri ile Burhan çarpışmıştı idmanda. Ayrıca Nuri, Fenerbahçe maçında hastaneye kaldırıldı. Çok da önemli bir sakatlık yaşanmadı aslında. Fakat son Ali Tandoğan olayında Burhanettin Çalım, Ali'nin hayatını kurtardı diyebilirim. Onların doktoru devam ettirecekti Ali Tandoğan'ı. Burhanettin Çalım'ın ilk müdahalesi olmasa daha kötü bir sonuç olabilirdi. İlk 5-10 saniye önemlidir bu tür sakatlıklarda.
Antalyaspor'da farklı bir görevde de bulunmak ister miydiniz?
Antalyaspor'un her kategorisinde çalışmak şereftir ama hocalığa gelince estağfurullah. Antrenörlük belgesi aldığımda Abdullah Tanyolaç,'Bu sene alt yapıya gönderildin ama seneye masör olarak dön denirse ne yapacaksın' dedi. O sözü hala kulaklarımda. Ben de yıllardır Antalyaspor'da birikimlerimi paylaşmak için antrenörlük kursuna gittiğimi söyledim. Her kademesinde olabilirim. Bilgi ve birikimlerimi paylaşırım herkesle.
Çok değişik ülkelerden oyuncularla çalıştınız. En profesyoneli hangisiydi ve bu oyuncularla nasıl anlaşıyorsunuz?
En profesyoneli Andre Kona idi. Her idman öncesi ve sorası masaj olurdu. Çok masaj olanı severim, çünkü gerçek profesyonel odur. Yabancı dile gelince Tanju Çolak'ın Altın Ayakkabı alırken İngilizce konuşamaması beni üzmüştü. Zaten merakım da vardı, öğrendim. Şimdi futbolcularla İngilizce konuşabiliyorum. Fransızlar bizim kadar bilmiyor ama anlaşabiliyoruz onlarla da.
Bu sene Antalyaspor ligi nerede bitirir size göre?
Ben 5 veya 6. olarak bitirebileceğimize inanıyorum. Buca ve Karabük maçlarında kötü oynadık. Onlardan birini, ya da en kötü ihtimal Ankaragücü maçını kazanabilseydik, ilk yarıda tutuyordu hedef. Takımın her basamak yükselişi bizim için de iyi. Örneğin dün döndüğüm son seminerde 4 büyüklerin masörü kadar ilgi gördüm. Takım iyi olunca bizim de referansımız artıyor. Bu da bize gurur veriyor.
Antalyaspor'un kulüp olarak geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bizim kulüpte çok başarılı olacak potansiyel var ve bunu görüyorum. Her sene Avrupa kupalarında oynayan bir Antalyaspor'u görmek uzun yıllar almayacak diye düşünüyorum. Hiçbir takımdan eksiğimiz yok ve kendimizi diğer takımlardan küçük görmüyoruz. Hatta fazlamız bile var.
Aileniz bu yoğun temponuzdan şikayetçi değil mi? 24 yıl çok uzun zaman.
Babam vefat etti, cenazesini beklettim, maça çıktım. İzin verilmesine rağmen maç ve mesleğim öncelikli. Mutlu veya hüzünlü günlerimde ailemle birlikte olamadım. Hiç maç kaçırmadım ama aileme de yeteri kadar vakit ayıramadım. Çocuklarımın doğumunda eşimin yanında değildim. Bayramlarda kampta, deplasmanda oluruz. Antalyaspor da bizim ailemiz. Onlarla da sevinç ve üzüntüyü yaşıyoruz. Bu da benim için büyük mutluluk.