Antalya halkı rahatının-keyfinin bozulmasından hiç hoşlanmıyor..
İstiyor ki..
Bir caddeye kaldırım ve asfalt çalışması mı yapılacak?
Akşam yattığında başlasın, sabah kalktığında bitmiş olsun..
İçme suyu boruları mı döşenecek?
Akşam yattığında başlasın, sabah kalktığında bitmiş olsun..
Raylı sistem mi yapılacak?
Akşam yattığında başlasın, sabah kalktığında bitmiş olsun..
Yoksa?
Yoksa, o hizmeti getiren ya da getirecek olan kişilerin vay haline..
Menderes Türel altyapı çalışmaları ve “Raylı Sistem” yaparken halkın rahatını bozduğu için seçim kaybetmedi mi?
…
Sonra ne oldu?
Akademisyen bir Başkan, 5 yıl boyunca Antalya halkının rahatını bozmadı..
Ama..
Bu halkın parasını “babasının parası gibi” harcadı..
Bu kent “konumuna yaraşır” hizmet alamadığı gibi, en başta ulaşım olmak üzere sorunlar dağ gibi birikti..
Şimdi bu kent “maddi ve manevi olarak” bunun sıkıntısını çekiyor, çekecek..
…
Ama görüyorum ki, bu kent halkı hala akıllanmamış..
Hala rahatının bozulmaması için elinden geleni yapıyor..
…
Biliyorsunuz..
Antalya’nın varlığı turizme bağlı..
Turizmin en önemli ayaklarından biri de “futbol turizmi”..
Her yıl “ölü sezon”da 1000 civarında futbol takımı Antalya’da kamp yapıyor..
Ama bunların arasında dünya devleri yok..
Niye yok?
Çünkü, devre arası hazırlık maçları yapabileceği bir stadyumumuz yok..
Bu nedenle de Arap ülkelerini tercih ediyorlar..
Ve Antalya bu nedenle hem tanıtım hem de döviz açısından büyük kayıplar yaşıyor..
İşte bu eksikliği gidermek ve Antalya’nın futbol takımlarının da maçlarını yapabileceği bir tesis kazandırmak için 100. Yıl’da bir stadyum inşa ediliyor..
Ne kadar erken biterse o kadar iyi olacak..
Bu nedenle de inşaat çalışmaları gece-gündüz sürüyor..
…
Ancak..
Antalya’nın “keyfine düşkün” insanları, gece çalışmalarından çok rahatsız olduklarını konusunda sızlanıp şikayet ediyorlar..
Biraz sabırlı olamıyorlar..
“Akşam yatarken başlasın, sabah kalktığımızda stadyum bitsin” istiyorlar..
Böyle bir şey olabilir mi?
…
Kentte yaşamak o kadar kolay değildir..
Bedeli de ağırdır..
Bu bedellerden biri de “rahatsızlıklar yaşamak”tır..
Çünkü..
Artan nüfus, artan ihtiyaçlar nedeniyle “kent dinamiği” içerisinde yapılacak hizmetler ister-istemez rahatsızlıklar yaratacaktır..
Kentte yaşayan herkes, bunu bilmek ve katlanmak zorundadır..
Bu nedenle de, stadyum bitene kadar, çevre sakinleri “gece mesaisine” katlanacaklardır..
…
Açıkça söyleyeyim..
Antalya halkının “rahatına düşkünlüğü” yüzünden bu kent “büyük köy” diye anılıyor..
Bırakın da artık “kent” olsun burası..
Nimetlerinden yararlananlar, yine bu kent halkı olacak..
Bunu istemez misiniz?