Subaşı-Akaydın farkı!..
AKM’deki 4’ncü hizmet yılı şovuna katılmayacağımı ama son anda davet edildiğim Akaydın’ın 7 Mehmet Restoran’daki basın mensuplarına verdiği yemeğe icabet edeceğimi belirtmiştim ya.,
Yemekteydim.
Saat 14.00 olarak belirlenen söz konusu yemeğe 13.55 itibariyle katıldım. Tüm millet çoktan gelmiş, hatta ana yemekler dahi yenmişti.
Şaşırdım..
Masalarda İstanbul’dan gelen Hoca’nın akil (!) gazetecilerini de görünce şaşırmadım.
Daha masaya otururken, Akaydın’ın, “Toplantıya gelmedin yemeğe geldin” hitabıyla karşılandım.
“Biz gazeteciler yemeyi içmeyi severiz. Yalçın Bayer gibi ağabeylerimiz sayesinde bir yemeğini yiyeceğiz çok mu görüyorsun başkan” cevabını verdim.,
Bozulur gibi oldu.
Karşı atağa geçmek istercesine de, “Arkadaşlar Vedat çok önce bir yazı yazmış, Hoca keskin solculuğundan olacak ki yolların hep sol tarafını asfaltlıyor. Gidiş güzergahın sağ taraf ise doğal olarak asfaltlanan yol sol tarafa düşer. İşte böyle bir yazar kendisi” demez mi.
Aklı sıra bana gol atacak.
O an keyfi hakikaten gıcırdı.
Yanı başında CHP İl Başkanı Devrim Kök oturuyor. Sol tarafında da İstanbul’dan gelen akil (!) gazeteciler.
Tam karşısında ise yemeğe erken saatte gelip, iskemle kapan bizimkiler.
“Başkanım. Senin solculuğundan yada CHP’liliğinden İl Disiplin Kurulu Başkanı bile şüphe ediyor. Ben mi etmeyeceğim” karşılığını verdim, bozuldu.
Akaydın elinde mikrofon haykırıyor.
“Sorusu olan yok mu?.”
Baktım ki kendisine soru yöneltilmesi konusunda ısrarcı ama oradakiler sus pus, kıramadım el kaldırdım.
“Buyur bakalım Vedat” dedi.
“Hocam belediyecilikte bal tutan parmağını yalıyor mu” sorusunu yönelttim.
“Bala parmak batırırken taşıdığın niyet önemli” cevabı verdi.
Yanımda getirdiğim Akaydın’ın 2009 yerel seçimler öncesi binlerce tane bastırıp, dağıttığı el broşürlerini kaldırıp, “Bu broşürlerin parasını zamanında kim vermişti” diye sordum.
“Tabi ki ben cebimden verdim” dedi.
Hizmette 4’ncü yıl davetiyeleri, dosya ve hediyelerini havaya kaldırıp, “Peki bunların parasını kim verdi” sorusunu yönelttim, “Büyükşehir Belediyesi” dedi ve ekledi, “Başbakan giderlerini kendisi mi karşılıyor ki” demez mi?
Yerel gazeteciyle genel siyaset yapmaktan geri durmayan Büyükşehir Belediye Başkanından da ancak böyle cevap gelebilirdi.
Ahmet Dökdök sordu:
“Önümüzdeki yerel seçimler için Antalya Deniz Baykal’ın tercihine bırakılırsa adayım demeye devam eder misiniz? CHP’ye küsüp aleyhte mi çalışırsınız?”
Akaydın, “Ben kökten solcuyum ve asla CHP’ye ihanet etmem.”
Mehmet Talay , Hasan Subaşı ile ilgili düşüncesini almak istedi.
Akaydın cevapladı: “Subaşı 2009’da şahsıma sonsuz destek vermiştir. Ayrıca kendisi benim komşum ve tabiri caiz ise köprü olsa üzerinden geçmeyeceğim birisidir.”
“İşte tam zamanı” dedim içimden ve elimi kaldırıp söz istedim.
Zorla da olsa verdi sözü: “Hocam Hasan Subaşı AK Parti’den Büyükşehir adayı olur, sen de CHP’den aday gösterilmezsen Subaşı’nın sana yaptığı gibi seçimlerde Subaşı için çalışır mısın” dedim.
Fena bozuldu. “Çalışır mısın hocam” sorumu yeniledim, “Ben solcuyum” dedi. “Subaşı da sağcı. Yani Subaşı 2009’da size destek vererek sağcılığına ihanet mi etmiştir” dedim.
Sustu kaldı.
İşte böyle geldi-geçti Hoca’nın 4’ncü yıl nutuk atım günü.
Not. Fotoğraf çekimi sırasında Akaydın ile Aktekin hocaların arasında objektiflere poz verirken bir dilek tuttum ama tuttuğum dileğimi söylemeyeceğim!..