Subaşı ile buluşma yok

Abone Ol

O andan itibaren hummalı bir haber çalışması başlattık. O gün öğlen adı geçen restaurant da olduğunu bildiğim bir işadamı, Subaşı ile buluşup, adaylık teklifinde bulunduğu iddia edilen Menderes Türel ile Hakan Tütüncü’yü, o restauranta zaman zaman gittiğim için tanıdığım iki personelini aradım. İlk duyduğumuzda “Bomba haber” demiştik ancak bu görüşmelerden sonra ortaya “Balon haber” çıktı. Çünkü Böyle bir buluşma ve birlikte yemek yoktu. Bunlar bile yokken, adaylık teklifinde bulunulduğunu iddia etmek ise koskoca bir yalandı.
O gün öğlen yemeğinde Hasan Subaşı bir dostu ile, Hakan Tütüncü iki doktor arkadaşı ile, Menderes Türel’de bir çocukluk arkadaşı ile aynı mekana gelmişti. Burası doğruydu. Ancak üç siyasetçi ayrı masalarda yemek yemiş, selamlaşma dışında da hiçbir diyalog yaşanmamıştı. Aynı saat, aynı mekan tamamen bir tesadüftü. Ancak bu tesadüfü birileri yağlamış, yıkamış, sanki biraz da bilinçli şekilde gazetelere servis etmiş yada edilmesini sağlamıştı.
Siyaset de böyle şeyler oluyor. 12 Haziran Milletvekili seçimlerine iki buçuk aylık bir süre kaldı. Kuşkusuz bunun gibi daha bir çok iddia gündeme gelecektir. Bize düşen sorumluluk, bu iddiaların üzerine “bodoslama atlamamak”tır. İlk duyduğumda sevgili Ali Tongülüs’e de böyle söylemiştim. Nitekim yaptığımız araştırma, meselenin gerçek yönünü karşımıza çıkardı.
Subaşı, Türel ve Tütüncü her zaman bir araya gelebilecek siyasetçilerdir. Hele Türel ile Tütüncü’nün buluşmasından doğal hiçbir şey yoktur. Çünkü İkili aynı partinin üyeleleridir ve mücadeleleri hem Antalya, hem de Ak Parti içindir. Kaldıki bildiğim kadarıyla Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da yaklaşan genel seçimlerde sorumluluk yükleyeceği en önemli birkaç isim arasında Türel ve Tütüncü’de vardır. Subaşı ise her ne kadar aktif siyasetin içinde yeralmasa bile, son oylarda Ak Parti’ye ciddi destek vermeye başladığı gözlenen bir siyasetçidir. Belki bu durum, aynı saat, aynı mekanda yemek yenilmesinin bu noktaya çekilmiş olmasına neden olmuştur.
Cuma günü bir kez daha “Ayaklı gazete”nin ne kadar tehlikeli olduğunu gördüm. İşin bu tarafından da söz etmek gerekir. Bu şehirde maalesef dedikodu çarkı inanılmaz hızlı çalışıyor. Birileri ufak bir malzemeyi parlatıp, bir anda gündeme bomba gibi düşebilecek bir haber haline getirebiliyor. Sonra da gazetelere servis başlıyor. Belki de o birileri, sonra kendi yalanına bile inanıyor. Cuma günkü bu olayın, hafta sonu bir çok yerde konuşulduğunu duyunca, işin gerçek yönlerini yazmaya karar verdim. Bu olayın gerçeği, kesinlikle yazdığım gibidir. Hiçbir artısı da, eksiği de yoktur.