T.C. ayaklanması bakın ne çıktı..

Abone Ol

İlginç bir “deney” yapan genç bir okuyucumla dün aramda geçen sanal konuşma şu sözle noktalandı:
“İnsanlar inanmak istediklerine inanıyorlar maalesef..
Gerçeğin ne olduğunun hiçbir önemi yok sanırım..
Moda tabirle..
Mesele bazıları için üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek..”

Konu..
“Türkiye Cumhuriyeti’ni simgeleyen T.C. ifadesinin, yazılı olduğu yerlerden silinmesi”yle ilgili..
Bir-iki haftadır, bir “sanal medya efsanesi” haline gelen ve Ak Parti hükümetinin “PKK terörünü sonlandırma” çalışmaları ve “T.C. ibareleri kaldırılacakmış, Apo böyle istemiş” şeklinde YALAN-YANLIŞ söylentilerin üzerine balıklama atlayanların düştüğü “trajikomik” durumla ilgili..

Birkaç gün önce eşim dedi ki:
“Şu Ak Parti bak daha neler yapacak görüyor musun?
Şimdi de T.C.’leri yazılı olduğu yerlerden sildiriyormuş..
Gidişatımız hiç iyi değil..”
Eşimin gözlerine baktım..
“Mümkün olmayan” bir duruma inanması beni çok şaşırtmıştı..
Sadece başımı salladım ve sustum..

Eşimin bu sözlerinden sonra..
Türkiye’den milyonlarca kullanıcısı olan paylaşım sitelerinde T.C. başlangıçlı kullanıcı isimlerinin kısa zamanda tavan yapması beni daha çok şaşırttı..
Bu arada..
Ben de kendimden şüphe etmeye başladım..
Bir gazeteci olarak, “haber atlamış” gibi hissettim kendimi..
Evet, adında “Türk, Türkiye ve Cumhuriyet” kelimesi bulunan şirketlere (13 Ocak 2011 günü yürürlüğüe giren Türk Ticaret Kanunu gereği), “isminizi değiştirin” biçiminde uyarılar gönderiliyor..
Ama..
Hükümetin “T.C.’leri kaldırma gibi bir kararı varsa, benim bundan da mutlaka haberim olmalıydı..
Sordum, soruşturdum..
“Sen de mi Ali bey”den başka bir söz işitemedim..

Ve..
Önceki gün “Gazete Vatan”ın, “T.C. ayaklanması bakın ne çıktı” başlıklı yazıyı görünce, olay kendiliğinden çözülüverdi..
“İnci Sözlük” isimli internet sitesinin anasayfasında yer alan bir yazının, bir süre sonra gerçekmiş gibi sosyal medya kullanıcıları arasında dolaştığı belirlendi..
Söz konusu siteden bu yazılar kaldırıldı..
Ancak, (bu cümleyi dikkatli okuyun):
Bu provokasyonu başlatan hesabın sahibi, kendisine inananları “sazanlıkla” suçladı..

Önceki gün Vatan’ın bu haberini Facebook’ta paylaştım..
Aynı gün..
İktidarın hayata geçirdiği “barış süreci’yle ilgili yazdığım, “Gelecek kaygım çok daha fazla artıyor..” başlıklı yazımı da okuyan bir okuyucum, bana özel olarak şu mesajı geçti:
“Abi yazını okudum, sağduyulu ve objektif tavrınızı bir kez daha tebrik ediyorum...
Ben de şimdi bir deney yapacağım kendimce:)
Bakalım yankıları nasıl olacak…
TC Başbakanlık tabelasının fotosunu internetten buldum ve fotoşopla T.C. ibaresini kaldırdım...
Bunu paylaşıp; “ŞOK! Şimdi de Başbakanlık tabelasından T.C. ibaresi kaldırıldı” yazıcam...
Bakalım ne tepkiler gelecek?
Gene sorgulamadan sloganlar atılacak mı?”

Devlet memuru olduğu için adını vermek istemediğim bu okuyucum, dediğini yaptı..
“Sazan”ları ben de çok merak ediyordum..
Aradan daha 5-6 dakika geçti-geçmedi..
Bir mesaj daha geldi..
Şunları yazıyordu:
“Abi, paylaşımın üzerinden 5 dakika geçmeden iki kişi kendi profilinde paylaştı benim fotoşoplu fotoğrafı...
Neticede devlet memuru olduğum için biraz da gidişattan ürkerek hemen olayın aslını açıklama gereği hissettim…
Ve profilimde bunun gerçek olmadığını, tamamen benim bir deneyim olduğunu ifade ettim..
İnsanlar inanmak istediklerine inanıyorlar maalesef...
Gerçeğin ne olduğunun hiçbir önemi yok sanırım...
Moda tabirle..
Mesele bazıları için üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek...”

“Gerçek”lere inanmak yerine, söylentilere inanıp korkmak..
Veya üzüm yemek yerine bağcıyı dövmek..
Ya da hoşuna gitmeyen kesimi ötekileştirip aşağılamak..
Türkiye’de işte böyle bir dönem yaşanıyor..
Kendinize gelmek gibi bir niyetiniz yok mu?