Tacize ramak kala

Sevgili okurlar, geçtiğimiz günlerde “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı” kutlamaları gecesi hiç de hoş olmayan hatta asla görmek istemeyeceğiniz bir taciz olayına şahit oldum.

O üzücü olayı sizlerle paylaşmak istedim.

O gece, 29 Ekim kutlamalarının son bulmasıyla evlere dağılan vatandaşlarla beraber askeri kışla durağında tramvay bekliyordum. Aynı durakta 18-20 yaşlarında kızımız panikle yanıma yaklaştı. Hemen yanıma oturdu. Benden yardım istedi. Belli ki çok korkmuştu. Hemen arkasından iri yapılı kırmızı tişörtü bir şahsın kıza yaklaşmaya çalıştığını gördüm. Gözü dönmüş iri yapılı şahıs,   duraktaki diğer banka oturdu. Bizi uzaktan takip etmeye başladı. Adam normal görünmüyordu. Kendi kendine yüksek sesle bağırıyordu. Kafa kırık görünüyordu. Bu arada kızımızın kendini güvende hissetmediği çok açık ortadaydı. Adamın onu takip ettiğini ve tramvaydan indiği sırada peşine takıldığını söyledi. O sevimsiz adam, diğer bankta otururken bize dik dik bakmaya ve homurdanırcasına ileri geri bir şeyler söyleme devam ediyordu.

Yardım için ‘Aileniz veya çağırabileceğiniz biri var mı?’ diye sordum kızımıza, evde olmadıklarını, eve gitmesi için karşıdaki yoldan yürümesi gerektiğini ama çok korktuğunu söyledi. Karşı taraftaki taksi durağına kadar kendisine eşlik etmemi istedi. Kızımızı yolun karşısına istediği yere kadar götürdüm. Taksiye binip güvenli bir şekilde uzaklaştı. Durağa döndüğümde tramvay gelmişti.  O meymenetsiz adam, geldiği istikamete doğru tramvaya binip geri döndü.

 

Duraklara güvenlik görevlileri konulmalı

Kışlanın oradaki tramvay durağında saat 23.00-24.00 sularında hiçbir güvenlik görevlisi bulunmuyor. Tramvayın son hareket saatine kadar duraklarda güvenlik görevlileri yer almalılar. Gündüz saatlerinde gördüğümüz görevliler maalesef gece durakları erken bırakıyorlar.

Eğer güvenlik olsaydı kızımız benden önce güvenlikten yardım isterdi. Kızımızın şansı varmış ki bana rastladı ve ben de kızımıza yardım edebildim. Allah korusun ben o anda orada olmasaydım, bir kez daha kadına şiddet ve taciz olayı yaşanır ve bu kara lekeye bir can daha eklenebilirdi.

‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ demeyelim. Çaresiz ve savunmasız kalan kızlarımıza veya kadınlarımıza sahip çıkalım. Kadına taciz ve şiddetin arttığı bugünlerde toplum olarak insanca yaşamayı ve insanca kararlar almayı ihmal etmeyelim.