‘Takkiye’ mi yapıyor yoksa..

Abone Ol

Son birkaç güne damga vuran iki “genel başkan”ın yolları Antalya’da kesişince..
Ve..
“CHP’de değişen bir şeyler olmaya” başlayınca..
Birkaç noktaya değinmek ve “içimi kemiren şüpheyi” yazmak şart oldu..

Önce şunu söyleyeyim..
Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi ve sonrasında her iki liderin yaptıkları açıklamalar..
Aklımın siyasete erdiği günden bu yana en büyük özlemim olan “iktidar-muhalefet elele” durumunun artık ülkemizde de başlayacağı konusundaki umudumu arttırdı..
Hatırlarsanız, CHP İl Başkanlığı’na seçilen Devrim Kök’ün, Özer Ülken’den görevi devir alırken oluşan manzarayı da verdikleri mesajları da çok sevdiğimi, bunun daim olmasını arzu ettiğimi yazmıştım..
Ardından da şöyle bir not düşmüştüm:
“Arzu etmek yetmez..
CHP’deki dünkü manzarayı devam ettirecek insanların kafası ‘tilki’ dolu..
Bu tilkilerden kurtulmaları şart..”

Birkaç ay önce, 2011’in son gününde de..
Türkiye’nin bazı çok önemli sorunlarına dikkat çekmiş, bu sorunlara karşı tepkisiz kalan CHP’yi anlatmıştım..
Bu arada..
2009 yerel seçimlerinde CHP'nin Antalya'daki reklam kampanyalarını yürüten Ateş İlyas Başsoy’un şu sözlerine yer vermiştim:
“CHP, ancak kendi tabanının dışındaki insanlara kucak açarsa seçim kazanabilir..
Ama, CHP yöneticileri bunu anlamak istemiyor..
CHP'nin içinde bir kesim var ve o kesimin artık orada barınmaması gerek..
Bu insanların iktidar olduğunda gaddarlaşacağını düşünüyorum..
Ve bir an önce bu insanlar tedavi edilmeli..”
Ardından şunu ilave etmiştim:
“İşte CHP’nin dışa vuran manzarası bu..
İçini, orada yaşayanlar çok daha iyi biliyor..
Ben CHP’nin daima ‘bir iktidar alternatifi’ olacak kadar güçlü, birikimli, oturmuş ve iktidar olmaya hazır bir parti olmasını arzu ettim..
Ama..
Şu yazdığım birkaç örnek bile, CHP’nin asla ‘umut’ olmayacağını açık-seçik gösteriyor..
Baykal’la olmamıştı..
Kılıçdaroğlu ile de olmuyor..
Bence bu CHP yanmalı ve yepyeni bir parti olarak küllerinden yeniden doğmalı..”

Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi bana büyük bir umut verdi..
Sanırım..
Eğer Başsoy’un ifade ettiği gibi; “CHP’nin içindeki o kesim” engel çıkarmazsa..
CHP yeniden küllerinden doğacak gibi görünüyor..
O kesime göre..
“İktidarla muhalefet asla ‘elele’ olmamalı..
Sürekli bir çekişme ve kavga içinde olmalı..
Yoksa bunun adı ‘muhalefet’ olmaz..
İktidarın yörüngesine girmek olur..”
Bu tanım; ülkemizde siyasi, ekonomik, sosyal barış ve istikrar istemeyenlerin tanımıdır..
Kargaşadan, kavgadan, kaostan beslenenlerin arzusudur..
Bu ülke halkının artık kavga istemediğini, “hizmet” istediğini (CHP’deki o kesim başta olmak üzere) bütün siyasetçiler artık anlamak zorundadır..
Önümüzdeki seçimde..
Kavgacı tutumunu sürdüren, uzlaşmayı reddeden MHP’nin, eğer bu tutumunu değiştirmez ise..
Barajı geçebileceğini hiç sanmıyorum..

Kılıçdaroğlu’na gelince..
O görüşmeden bu yana..
Siyasi üslubunda ve söylemlerinde büyük bir değişiklik olmaya başladı..
Kızıyordum, sempatiyle bakmaya başladım..
Eminim, benim gibi olanların sayısı hiç de az değildir..
Önümüzdeki ay içinde yapılacak bir ankette CHP’nin oylarının yükseldiğini görürseniz, sakın şaşırmayın..
Ortaya koyduğu “barışçıl yaklaşım” bu artışı sağlayan en büyük etken olacaktır..

Ben biraz septik (şüpheci) bir adamım..
Bugüne kadar gördüğüm-tanıdığım Kılıçdaroğlu’nun bende yarattığı bu şoktan kurtulmak istiyorum..
Umarım Kılıçdaroğlu “takkiye” yapmıyordur..
Umarım CHP’nin içindeki “o tedavi edilmesi gereken kesime” hakim olabilir..
Umarım iktidarla elele vermiş olsa bile, onları “sıkı denetim” altında tutabilir..
Umarım, CHP artık bir “iktidar alternatifi” ve “güçlü bir muhalefet” olabilir..
Umarım..