Türkiye’de emeklilik sistemi, uzun yıllardır hem çalışanların hem de işverenlerin gündeminde en önemli sosyal politika konularından biri olmayı sürdürüyor. Yaşam süresinin uzaması, nüfusun yaşlanması ve işgücü piyasasında meydana gelen dönüşümler, mevcut emeklilik sisteminin sürdürülebilirliğini zorlayan faktörler arasında. İşte tam da bu noktada devreye giren Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES), uzun vadede vatandaşların daha yüksek emeklilik gelirine kavuşmasını hedefleyen yeni bir model olarak öne çıkıyor.
TES, mevcut Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sistemine ek olarak tasarlanan, bireylerin emeklilik döneminde daha güçlü bir gelir desteğine sahip olmasını sağlayacak ikinci basamak bir yapı olarak tanımlanıyor. Aslında bu sistem hem çalışanların hem de işverenlerin katkılarıyla büyüyen bir fon mantığına dayanıyor ve çalışanların emeklilikte yalnızca devletin sağladığı maaşa bağımlı kalmasını engellemeyi amaçlıyor.
TES’in Mantığı: Çift Kanallı Emeklilik Geliri
Bugün Türkiye’de milyonlarca çalışan, yalnızca SGK’dan bağlanacak maaşa güvenerek emekliliğini planlamak zorunda kalıyor. Ancak enflasyon, yaşam maliyetlerindeki artış ve işgücü piyasasının yapısal sorunları nedeniyle, bu maaşın emeklilikte refah düzeyini korumak için yetersiz kalabileceği sık sık tartışılıyor. TES ise bu açığı kapatmayı hedefliyor.
Sistemin işleyişine göre, çalışanların maaşlarından küçük bir oranda kesinti yapılıyor. İşverenler de belirli bir katkı payıyla bu kesintiye destek oluyor. Biriken fonlar, profesyonel portföy yöneticileri tarafından yatırım araçlarına yönlendirilerek büyütülüyor. Böylece çalışanlar, emeklilik yaşına geldiklerinde SGK emekli maaşının yanında ikinci bir gelir kaynağına sahip oluyor.
Bu açıdan TES, yalnızca bireylerin geleceğini değil, aynı zamanda Türkiye’nin sermaye piyasalarının derinleşmesini ve uzun vadeli yatırımların artmasını da sağlayacak bir mekanizma olarak görülüyor.
Çalışan ve İşveren Açısından TES
Her sosyal güvenlik reformunda olduğu gibi, TES’in de farklı taraflar için avantajları ve soru işaretleri bulunuyor.
Çalışanlar için:
Sisteme düzenli katkı sağlayan her birey, emekliliğinde daha yüksek gelir elde edebilecek.
Fon yönetimi profesyonel yatırımcılar tarafından yapılacağı için birikimlerin reel anlamda değerini koruma şansı artacak.
Uzun vadeli tasarruf bilincini güçlendirerek bireylerin finansal güvenliğini destekleyecek.
İşverenler için:
Çalışanların refah düzeyine katkı sunarak iş barışını güçlendirecek.
Bazı işverenler açısından ek maliyet unsuru olarak görülse de uzun vadede çalışan bağlılığı ve verimlilik üzerinde olumlu etkiler yaratması bekleniyor.
Devletin vergi teşvikleriyle işverenlerin üzerindeki yük hafifletilmeye çalışılıyor.
Ekonomiye Etkileri
TES’in bireysel faydalarının yanı sıra makroekonomik etkileri de oldukça önemli. Türkiye’de uzun yıllardır tartışılan en büyük sorunlardan biri, tasarruf oranlarının düşüklüğü. Vatandaşların gelirlerinin büyük kısmını tüketime yönlendirmesi, yatırımların finansmanında dış kaynak bağımlılığını artırıyor. TES ile beraber milyonlarca çalışanın düzenli katkıları, ülke ekonomisinde ciddi bir fon birikimi sağlayabilir.
Bu birikim, devlet tahvillerinden altyapı projelerine, sanayiden teknoloji yatırımlarına kadar geniş bir yelpazede kullanılabilir. Böylece hem istihdam hem de büyüme üzerinde kalıcı etkiler yaratılması bekleniyor. TES’in, sermaye piyasalarının derinleşmesine katkı sunarak finansal istikrarı da güçlendirmesi, uzmanlar tarafından en büyük artılardan biri olarak değerlendiriliyor.
Tartışmalar ve Eleştiriler
Her yeni reformda olduğu gibi TES de kamuoyunda çeşitli tartışmaları beraberinde getirdi. En çok öne çıkan eleştirilerden biri, çalışanların maaşlarından yapılacak kesintinin kısa vadede alım gücünü azaltacağı yönünde. Özellikle düşük gelirli çalışanların bu katkıyı hissetmesi daha ağır olabilir.
Bunun yanında, fonların şeffaf yönetilmesi, siyasi baskılardan uzak tutulması ve bireylere güven vermesi büyük önem taşıyor. Eğer çalışanlar, birikimlerinin riskli alanlara yönlendirileceğini ya da düşük getirilerle heba edileceğini düşünürse, sistemin güvenilirliği sarsılabilir. Bu nedenle TES’in başarısı, yalnızca teknik yapıya değil, aynı zamanda şeffaflık ve güven ortamına da bağlı.
Sonuç: Geleceğin Emekliliği İçin Yeni Bir Adım
Türkiye’de sosyal güvenlik sistemi uzun yıllardır değişim içinde. TES, bu değişimin en önemli kilometre taşlarından biri olarak tarihe geçebilir. Doğru uygulanır, şeffaf şekilde yönetilir ve çalışanların güveni kazanılırsa, emeklilik döneminde toplumun daha yüksek refah seviyesine ulaşması mümkün olabilir.
TES, bir yandan bireylerin geleceklerini daha güvence altına alırken, diğer yandan Türkiye ekonomisinin uzun vadeli tasarruf açığını kapatmaya yardımcı olacak bir proje olarak görülüyor. Ancak unutulmamalıdır ki, bu tür sistemlerde başarının anahtarı güven, sürdürülebilirlik ve adaletli bir yük paylaşımıdır.
Kısacası, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, bugünden atılan adımların yarının emeklilerini nasıl bir yaşamla karşılayacağına dair önemli ipuçları sunuyor. Türkiye’nin yaşlanan nüfusu karşısında hem bireylerin hem de ekonominin geleceği için, TES gibi yenilikçi modeller kritik bir rol oynayacak gibi görünüyor.