Tarımın itibarı meselesi

Abone Ol

Antalya her ne kadar bir turizm kenti olsa da en az turizm kadar önemli bir sektörün, tarımın da başkenti konumundadır şüphesiz. Ülke genelinde örtüaltı tarım ürünlerinin yaklaşık yüzde 40’ını bu turizm cenneti karşılar.

Turizmin gölgesinde kalmış olsa da tarım bu kentin en önemli ikinci lokomotifidir kısacası…

Bu nedenle zaman zaman Antalya Ticaret Borsası’nı (ATB) ziyaret eder, mümkün olabildiğince aylık meclis toplantılarını kaçırmamaya çalışırım. Çünkü sektörün nabzının en iyi ölçülebildiği yerdir burası. ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır da, gerek kent, gerek ülke genelinde tarım sektörünün nabzını en iyi tutan isimlerin başında gelir. Meselelere siyaset üstü yaklaşımıyla, toplumsal menfaatleri gözeten sağduyulu bakış açısıyla yaptığı isabetli değerlendirmelerin yanı sıra gündem yaratmakta da mahirdir…

Dün yeni yılın ilk meclis toplantısında da yine bunu yaptı. Toplantı öncesi genel değerlendirmesinde önemli tespitlerde bulundu başkan Çandır. Son dönemlerde hemen her açıklamasında vurguladığı ‘Antalya Yaklaşımı’nın altını bir kere daha çizdi. Antalya ekonomisinin ‘küçülme girdabı’ndan çıkışı noktasında hükümete sundukları raporlara gösterilen duyarlılıktan ve alınan tedbirlerden duydukları memnuniyeti dile getirirken, “Ancak bunlar yaralarımıza merhem olmaya yetmiyor. Eminim ki Antalya Yaklaşımı önerimiz eninde sonunda hükümetimiz nezdinde dikkate alınacaktır” diyerek iktidara gönderme yapmayı da ihmal etmedi.

Sağduyulu bakış açısından kastettiğim budur. Kimileri gibi yapılan hiçbir şeyin olmadığını söyleyip eleştirileri sıralamadı. Bir şeylerin yapıldığını ancak yeterli olmadığını ifade etti…

Eleştirileri yok muydu? Vardı elbet. Ancak eleştirilerini de her zamanki şık üslubuyla ve son derece ‘yapıcı’ bir tavırla dile getirdi. Bunun yanı sıra değerlendirmesinde ‘özeleştiri’ de vardı. “Sektör olarak derdimizi, kendimizi, gerçekleri iyi anlatamıyoruz, ses oluşturamıyoruz” dedi. “Olumsuzlukların nedenlerini önce kendimizde aramalı, sorgulamalı ve daha etkili çalışmanın yollarını bulmalıyız. Başkalarını sorumlu tutma kolaycılığından kaçınmalıyız” mealinden ifadeler kullandı. “Yok olmak istemiyorsak itibar kaybına asla izin vermemeliyiz. İtibar camdaki çatlak gibidir, bir kez çatladı mı kırılıncaya kadar devam eder. Bu nedenle itibarımızı koruyup artırmalıyız” diye seslendi meclis üyelerine…

ATB Başkanı, meclis toplantısının ‘sektör’ başlıklı gündem maddesi görüşülürken ise son günlerde kamuoyunda yoğun şekilde tartışılan domates fiyatları konusunu ele aldı. ‘Domates tarlada 1, İstanbul’da 7 liraya satılıyor’ şeklinde medyada yer alan haberlere değinen Çandır, “Bu tür açıklamalar özellikle aracı kurumları, yani komisyoncuları zor durumda bırakıyor. Üstelik gerçeği de yansıtmıyor” yorumunda bulundu. Önündeki 6-7 çeşit domatesi tek tek gösteren Çandır, her birinin farklı kalitede olduğuna ve doğal olarak farklı fiyatlarda satıldığına dikkat çekti…

(Komisyoncu bir meclis üyesi de domates fiyatları üzerine yapılan spekülasyonlara çeşitli örneklerle cevap verdi. Ayrıntılarını öğrenmek isteyenler bugünkü gazetemizde konuyla ilgili haberi okuyabilir.)

Oldum olası severdim, dün de yine büyük keyif aldım ATB meclisinden. Siyasetin olmadığı, sektörel sorunların, çözüm yollarının konuşulduğu, eleştirinin, özeleştirinin yapıldığı bu toplantılar bana çok ‘samimi’ geliyor. Bunda da en büyük pay sahibi hiç şüphesiz başkan Ali Çandır.   

Benzer üslubu Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Çetin de kullanıyor. Onun da tavrı ve tarzı ‘siyaset üstü’…

Her iki başkanı da Antalya’nın şansı olarak değerlendiriyorum. Toplum önünde olan insanlara ciddi derecede güven kaybının yaşandığı şu günlerde ‘siyaset sihrine’ kapılmamış böylesi başkanların sayısının artması ise en büyük temennim…