Tetkikler (Antalya Vilayeti Tarihi – Süleyman Fikri Erten 1941) – Dr. Burhanettin Onat -2-

Abone Ol

Lisya kıtası Solimler ile meskûn idi. Zaman-ı kadimde bunlar üzerine de Leofondos, Lisya’dan yürümüş ise de cesur bir kavim olan Solimler ile vukua gelen muharebede telef olmuştur. … Acaba bu Solimler kim? Acele etmeyiniz. Her biri o zamana kadar bir çoğumuzca meçhul olan birçok değerli mâlumatı ihtiva eden kıymetli satırları süze süze okumakta devam ediniz. Bu sualinize de orada cevap bulacaksınız. İşte sahife 11’in 19’uncu satırı: Müverrih-i meşhur/Meşhur tarihçi Lönorman’ın bildirdiği üzere İlihan, milattan 1340 sene evvel Hitit hükümdarı Baturhan’la Mısır harbinde bulunmuştur. İlihan, İlishan denmekle maruftur. İlishan, Anadolu’da kesb-i iktidar ederek Solit ve Karit dairelerini taht-ı inkıyade/itaatı altına alıp oğullarından Solimhan’ı Solit valiliğine ve Amashan’ı Karit valiliğine nasb/tayin ve irsal eylediği ve yine sahife 13 satır 5’de: Eski Yunan müverrihi Heredot’un verdiği mâlumata göre Yunanlılar Anadolu’da asılları Turanlı olan kavimlerle uzun ve büyük muharebelerde bulundular. Burada yerleşen ilk Türkler medeniyetlerinin ilk ışığını bütün Ege Denizi’ne ulaştırmışlar, Akropol’un ilk duvarlarını yapan ustalar Solimlerden getirilmiş.

Yine bu sahifelerden anlıyoruz ki Asur hükümdarı Anadolu’ya saldırdığı zaman karşısında Türkleri buluyor. Mısır Firavunu Sezostris geldiği zaman yine Türklerle karşılaşıyor. Büyük İskender, Hindistan’a kadar uzanan büyük seferinde önüne geleni devirip geçer yahut süpürüp götürürken ilk defa bir kartal yuvasının önünde irkiliyor. Bizim Solimlerin kalesini ele geçiremiyor. Verdiği bir iki muharebede birçok asker ve en kıymetli kumandanlarından bir ikisini kaybedince ‘bırakınız’ diyor, ‘benim daha yürüyecek çok uzun yolum, görülecek çok mühim işlerim var. Askerimi küçücük bir kartal yuvası önünde kırdıramam’ diyor ve ters yüzüne dönerek yol değiştirmeye mecbur oluyor.

Yine üstadın en değerli ecnebi kaynaklarından alarak naklettiğine göre bu ülke, dünyanın en büyük medeniyetlerinden birini yaşamıştır.

Antalya şehrine on kilometre mesafede bulunan Perge’de yetişen Pergamos yani Pargalı ismindeki âlimin kati mahrutiyat isimli sekiz ciltlik riyaziye/matematik kitabı her dile tercüme edilmiş. Hatta Abbasiler bile bunun yedi cildini tercüme etmişler. Dünyanın ilk ve en büyük Birleşik Cumhuriyetler Hükümeti burada kurulmuş. Bunlar senede bir kere Kınık şehrinde toplanırlarmış. Dünyanın en güzel gemileri bu kıyılardaki tersanelerde yapılırmış. Limon ağacından yapılan masnuat/ürünler Roma pazarında fil dişinden daha kıymetli fiyatlarla satılır, Atina’nın aristokrat kadınları Faselis’in itriyatını tercih edip kullanırlarmış. Karalarında dünyanın en kıymetli atları yetiştirilirmiş. Büyük İskender bile geçerken ordusuna dört bin beygir almış.

Velhasıl böylelikle Yunanlılar, Romalılar, İranlılar, daha ne bileyim dünyada ordu kurabilen ne kadar hükümet varsa bu verimli ve cennet gibi diyarı ele geçirmek için bir kerre buralara saldırmışlar. Fakat en evvel gelenler de en son saldıranlar da karşılarında Türkleri bulmuşlar. Demek buraların ilk ve hakiki sahipleri Türklermiş.

Varsın istila orduları bir belâ rüzgarı gibi geçsinler. Varsın Roma İmparatoru Fladelfiya – Adalya buralarda bir şehir kursun. Bunun hiçbir kıymeti yok. Onun ördüğü burçların temeli kazılınca altından daha evvel yaşamış olan muazzam bir medeniyetin sesleri çıkıyor. Solimlerin sütun başlıkları, lahit enkazı, Solimler adına basılan sikkeler ve bunların hepsi buraların ilk sahiplerinin bizler olduğunu gösteren inkâr kabul etmez birer delilidirler. Ve burada ne varsa ya bizim elimizle yapılmış yahut kanımızla yıkanıp rengimize boyanmıştır.

Aziz okuyucularım! Vatan ve milletle beraber Türk tarihini de kurtaran büyük atamız, Türk tarihi işini de ele aldıktan sonra herkes Türk tarihçisi oldu. Bu mevzu üzerine ciltlerle kitaplar yazıldı. Fakat üstat Fikri Erten bunları yazdığı ve bu emsalsiz hakikatleri kitapçığında tespit ettiği zaman bu güneş gibi aydınlatıcı ve ısıtıcı hakikatler kimsenin nazar-ı dikkatini bile celbetmemişti. Bakacak olursanız Antalya Livası Tarihi’nin basım tarihi 1338/1919’dur ve üstadın değeri, mütevazi kitabın yüksek kıymeti asıl buradadır. Bu cihet atamızın nâfiz ve yüksek nazarlarından da kaçmamış ve Antalya’yı şereflendirdikleri zaman üstadı huzurlarına kabul buyurarak teveccüh ve iltifatlarını izhar etmişlerdi.

Cumhuriyetimizin memlekete kıymet veren yüksek alakası önünde yurdun her köşesi aydınlanmaya ve halk kendi vatanını ve onun ihtiva ettiği güzellikleri tanımaya, öğrenmeye ve bu arada Antalya’da dillerde övülmeye başlandı. Bir gün bir dostum benden Antalya’nın tarihi hakkında bir eser istedi. Hemen üstada koştum. Bir kilise bozuntusunda bulunan müzesini şimdi cami bozmasına nakletmiş. Kendisi de yine müze müdürü odasına ifrağ edilen/dönüştürülen rutubetli bir türbenin içinde, yine kitaplarının gömülmüş, yüzünde yine on sekiz sene evvelki mahcup ve mütevazi tebessüm, gözlerinde yine derin ve mütefekkir bir bakış, yalnız alnındaki çizgiler biraz daha derinleşmiş. Mütekâmil, halûk/ahlaklı bir insan, numunelik bir aile babası olduğu kadar bıkmak, yorulmak bilmeyen bir sadakatle mesleğine bağlı olan bu değerli âlim adamın önünde hissettiğim huşû ve hürmet hissini burada ifade etmekten nefsimi menedemeyeceğim. Ona maksadımı anlattığım zaman…’maalesef’…dedi. ‘Mevcudu kalmadı…’ ‘Niçin?’ dedim, ‘yeniden tabettirmiyorsunuz.’ Önünde duran bir yığın kağıtları göstererek: ‘Çalışıyorum…’ dedi. ‘Bazı ilaveleriyle beraber onu yeniden tabettireceğim. Fakat,’ ‘evet’ dedim..’fakat?’

‘Bu zamanda kitap bastırmak kolay değil,’ dedi. Hakkı vardı. Mütevazi maaşından başka hiçbir geliri olmayan üstat için yeni bir tab işine girişmek kolay değildi.

Fakat ben ümitsiz değildim. İlme, fazilete karşı hiçbir zaman kayıtsız kalmayan Cumhuriyet ona elini uzatacaktı, nitekim öyle oldu. Rahmetli Vali Fuat Baturay’ın delaleti ile idare-i hususiyeden yapılan yardım üstadın Antalya Vilayeti Tarihi’nin eskisinden daha çok güzel ve daha zengin olarak basılmasına imkân verdi. Bu da, evvelki gibi Antalya’nın coğrafî vaziyetinden bahsettikten sonra tarihi ve eski coğrafi taksimatını yapıyor. Ondan sonra tarihin kaydettiği en eski devirlerden alarak son devirlere kadar olan tarihini 142 sahifenin içine ne kadar sıkıştırmak mümkünse o kadarını kaydediyor.

Bu kıymetli mâlumattan başka 34 resim 11 kroki metinleri ve asıllarıyla beraber birçok kitabeler var. Gerçi bu kitap beş kıtaya ve içinde 62 büyük medeniyet merkezini ihtiva eden bir ülkenin bütün tarihini etrafı ile ve bütün teferruatı ile ihtiva eden bir tarih kitabı olmaktan uzaktır. Zaten tek bir insandan yalnız kendi kuvvetlerine dayanarak böyle bir şey vücuda getirmesini beklemek insafsızlık olur. Yüz sene evvel, içinde birçok İngiliz âlimlerinin de bulunduğu büyük bir heyetin bu kıtada yaptığı tetkikaktan sonra bundan altmış sene evvel Avustralyalı Langrovski (Avusturyalı Langorovski) Antalya vilayetinin ihtiva ettiği beş tarihi kıtadan yalnız Pamfilya ve Pisidya’nın arkeolojik tetkiklerini yapmak için teşkil edilen bir heyet senelerce çalışarak ve on binlerce altın sarf ederek iki ciltlik bir eser vücuda getirilmiştir. Bu eser bugün Halkevi Kütüphanesi’nde mevcuttur. Bir gün imkân hasıl olur da üstadın başkanlığı altında bir heyet teşekkül eder ve zengin tahsisatla işe başlanırsa bu toprakların altından hazineler çıkar. Tarihin henüz karanlık kalan köşelerini aydınlatacak ne kıymetli vesikalar bulunur ve kim bilir ne güzel eserler yazılır ve o zaman turistik bir şehir olan Antalya gelecek seyyahlar yüzünden neler kazanır.

Biz o mesut günün geleceğini iman edip beklerken Antalya’nın tarihi hakkında muhtasar bir fikir edinmek istediğimiz zaman üstadın Antalya Tarihi kitabını okuruz. Bu kitabı elinde taşıyan bir amatör Antalya vilayeti içinde rastlayacağı her tarihi eser karşısında az çok bir fikir edinebilir. Bugün için bu imkâna sahip olmakta büyük bir mazhariyettir. Ve biz bunu üstat Fikri Erten’in tevazu ve feragat içinde yorulmak bilmez bir çalışma ile meydana getirdiği bu kıymetli varlığa borçluyuz.

Değerli üstadı bu yüksek muvaffakıyetinden dolayı tebrik ederken yurdun tabiatça olduğu kadar tarihçe de en zengin bir köşesi olan Antalya hakkında bir fikir edinmek isteyen her vatandaşa bu kitaptan birer tane tedarik etmelerini samimiyetle tavsiye ederiz. Dr. Burhanettin Onat. (Dr. Burhanettin Onat, Tetkikler, TürkAkdeniz Dergisi, Şubat 1941, Sayı 22, syf. 5-9.)