Güncel

TİP: Bu tutuklamalar halk iradesine tehdittir 

TİP Antalya İl Örgütü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yanı sıra üniversite öğrencilerinin de tutuklanmasına tepki göstermek için Attalos’ta toplandı. Örgüt üyesi Uğur Çağlayan, “Bu tutuklamalar yalnızca adaletsizlik değil, açıkça halk iradesine ve örgütlü mücadeleye yönelmiş bir tehdittir” dedi 

Abone Ol

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Antalya İl Örgütü tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına tepki göstermek amacıyla Attalos Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirildi. Örgüt adına açıklamayı okuyan Uğur Çağlayan, Türkiye’nin karanlık bir süreçten geçtiğini ifade ederek, “Türkiye, bir kez daha darbe ve sıkıyönetim dönemlerini aratmayan bir karanlık sürecin içinden geçiyor. Demokrasi fiilen askıya alınmış, seçme ve seçilme hakkı hedef haline gelmiş, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ilga edilmiştir. Ekonomik olarak derin bir kuşatma altında tutulan halkımız, şimdi de temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmak istenmektedir. Bu karanlığa karşı susmayanlar var. Direnenler var. Antalya’da da halkın iradesini, gençliğin kararlılığını bastırmaya çalışanlara karşı biz buradayız” diye konuştu.  

‘Hukuksuzca tutuklandılar’ 

Akdeniz Üniversitesi öğrencilerinin olaylara karşı tepkisiz kalmayarak eylemlerini sürdürdüklerini belirten Çağlayan şöyle konuştu: “Akdeniz Üniversitesi’nde geri adım atmayan genç arkadaşlarımız, ilk günden itibaren baskı ve şiddetle karşılaştı.  Halkevleri üyesi yoldaşlarımız Mehmet Akif Karaca, Mesut Sivuk ve öğrenci olan Ahmet Eletaş tutuklandı. Ardından 22 Mart sabahı 25 parti üyemiz hukuksuzca gözaltına alındı. Günlerdir süren bu saldırılar dün akşam itibarıyla yeni bir evreye ulaştı. Antalya İl Başkanımız Enes Keskin'in de aralarında olduğu 10 arkadaşımız tutuklandı. Yine Halkevleri yönetim kurulu üyesi Kutay Meriç ifadeye diye çağrılarak gözaltından sonra hukuksuzca tutuklandı. Bu tutuklamalar, yalnızca adaletsizlik değil, açıkça halk iradesine ve örgütlü mücadeleye yönelmiş bir tehdittir. Ancak bilinmelidir; hiçbir gözaltı sadece rakam değildir. Enes, Ahmet ve tüm tutuklu yoldaşlarımız kimimiz için bir kardeş, kimimiz için bir dost, kimimiz için bir yoldaştır. Onları yalnız bırakmayacağız. Onların sesi olmaya, onları alanlarda taşımaya, mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.” 

‘Biz geldik, buradayız’ 

“Aylardır ‘toplumsal çürüme’ diyerek direnişi karalayanlara, gençleri ‘kafasını telefondan kaldırmayan’ bir kuşak olarak yaftalayanlara inat, Gezi'nin mirası yeniden can buldu. Bu kez başka biçimlerde, başka aktörlerle ama aynı kararlılıkla biz geldik, buradayız, büyüyoruz. Bu ülkenin tarihinde her baskının ardından umut dalgaları yükseldi. Her yasak, her gözaltı, her saldırı aslında daha büyük bir öfkeyi, daha kararlı bir direnişi büyüttü. Bugün de öyle oluyor. Çünkü iktidar, meşruiyetini yitirdikçe baskıyı artırıyor. Çünkü biliyor, umut, zırh geçirmezdir. Ve gençler! ‘İlgisiz’ denilen gençler Beyazıt’ta barikatı yıktı, kampüslerini savundu, korku duvarını aştı. ‘Memleketle ilişkisi zayıf’ denilen ODTÜ sokağa çıktı, ‘faşist yuvası’ denilen Ege Üniversitesi çeteleri kampüsten attı, ‘zengin bebesi’ denen Yeditepe öğrencisi sesini kampüsten mahalleye taşıdı. Sanatçılar susarken, Mimar Sinan öğrencisi Beşiktaş’ı yürüttü. Ve umut, pasif bir temenni değil. Umut, bir araya gelen ve geleceği birlikte kurmaya yemin eden bizlerdedir.” 

 

Taleplerini sıraladı 

Bu koşullarda direnen halkın taleplerinin çok açık ve meşru olduğunu söyleyen Çağlayan, taleplerini şöyle sıraladı: “Saltanat hevesinden vazgeçilmeli, iktidar istifa etmeli, halkın iradesiyle seçimlere gidilmelidir. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması için atılan adımlar, halk iradesine açık bir darbe girişimidir. Bu saldırıya karşı tüm siyasi tutsaklar derhal serbest bırakılmalı, kayyum gibi tüm antidemokratik uygulamalara son verilmelidir. Yargı bağımsızlığı yeniden sağlanmalı, Anayasa Mahkemesi ve Anayasa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları eksiksiz uygulanmalıdır. Gençlerin ve yurttaşların özgürlüklerini hedef alan tüm baskılar, medya sansürü, sosyal medya ablukası, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının engellenmesi gibi uygulamalar sona ermelidir. Üniversitelerde özgür, bilimsel ve laik bir eğitim ortamı tesis edilmelidir. Bu taleplerin arkasında sonuna kadar duracaktır. Halkın, gençliğin, kadınların birleşik mücadelesini büyütmek; illerde, ilçelerde, mahallelerde, iş yerlerinde, kampüslerde bir ortak iradeyi kurmak bizlerin tarihsel görevidir.”