Bilinçli tüketici ve bilinçli toplum olma yolunda bir katkımız olursa Tüketici Başvuru Merkezi görevini yapmış demektir.
UZMAN EKİBİMİZ
Köşemize destek veren Uzman Ekibimiz’den
-Av. İbrahim Güllü,
-Ferruz Mutlucan,
-Ahmet Turan Çetindere,
-Özgür Bükcüoğlu,
-Mehmet Tulga Düldül,
-Av. Seyfullah Yıldırım,
-Ahmet Saki Mertoğlu’na teşekkür ederiz.
BİLGİ NOTLARI
ABONELİK SÖZLEŞMESİNİN FESHİ VE SONUÇLARI
Sözleşmenin feshi
Tüketici, belirsiz süreli veya süresi bir yıl ve daha uzun olan belirli süreli abonelik sözleşmesini herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin istediği zaman feshetme hakkına sahiptir.
Süresi bir yıldan az olan belirli süreli abonelik sözleşmesinde satıcı veya sağlayıcı tarafından sözleşme koşullarında değişiklik yapılması halinde veya tüketicinin hizmetten yararlanmasına engel olabilecek geçerli bir sebebin varlığı halinde tüketici sözleşmeyi feshedebilir.
Tüketicinin taahhütlü aboneliğini süresinden önce feshetmesi halindesatıcı veya sağlayıcının talep edeceği bedel, tüketicinin taahhüdüne son verdiği tarihe kadar tüketiciye sağlanan indirim, cihaz veya diğer faydaların bedellerinin tahsil edilmemiş kısmının toplamı ile sınırlı kalmak zorundadır.
Satıcı veya sağlayıcı, abonelik sözleşmesinin feshedilmesi ile ilgili bildirim ve taleplere ilişkin işlemleri yerine getirmek üzere gerekli tedbirleri almak ve gerektiğinde uygun bir sistem kurup bu sistemi kesintisiz olarak açık tutmakla yükümlüdür.
Fesih bildirimi
Fesih bildiriminin kâğıt üzerinde veya kalıcı veri saklayıcısı ile satıcı veya sağlayıcıya yöneltilmiş olması yeterlidir.
Satıcı veya sağlayıcı gerekli güvenlik önlemlerini almak suretiyle, kaydı tutulan telefon yoluyla da tüketiciye sözleşmeyi feshetme imkanını sağlayabilir.
Satıcı veya sağlayıcı, abonelik sözleşmesinin feshi için sözleşmenin tesis edilmesini sağlayan yöntemden daha ağır koşullar içeren veya tüketicinin sözleşmeyi feshetmesini zorlaştıran bir yöntem belirleyemez.
Fesih talebinin yerine getirilme süresi
Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin fesih talebini, bildirimin kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç yedi gün içerisinde yerine getirmekle yükümlüdür.
Tüketicinin fesih talebinin yerine getirilme süresi günlük süreli yayınlarda on beş gün; haftalık süreli yayınlarda bir ay; aylık süreli yayınlarda ise üç aydır. Daha uzun süreli yayınlarda ise, bildirimden sonraki ilk yayını müteakiben fesih bildirimi hüküm ifade eder.
Feshin sonuçları
Satıcı veya sağlayıcı, abonelik sözleşmesinin feshedildiği bilgisini yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile tüketiciye bildirmekle yükümlüdür.
Aboneliğin belirlenen süreler içinde feshedilmediği durumlarda, bu sürelerin bitiminden itibaren mal veya hizmetten yararlanılmış olsa dahi, tüketiciden herhangi bir bedel talep edilemez.
Satıcı veya sağlayıcı, fesih bildiriminin hüküm ifade etmesinden itibaren on beş gün içinde tüketici tarafından ödenmiş olan tutarın geri kalan kısmını ve varsa tüketiciden güvence, depozito veya teminat adı altında alınan ücretlerin güncel tutarlarını kesinti yapmaksızın iade etmekle yükümlüdür.
Satıcı veya sağlayıcı, fesih bildiriminin hüküm ifade ettiği tarihe kadar olan dönem için tüketime konu bedele ilişkin ödeme bildirimini, fesih bildiriminin hüküm ifade etmesinden itibaren on gün içinde tüketiciye göndermek zorundadır. Ancak, elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösteren sağlayıcılar için bu süre dört aya kadar uzatılabilir.
Telefon kullanım ücreti
Abonelik sözleşmesine ilişkin olarak tüketicilerin iletişime geçebilmesi için satıcı veya sağlayıcı tarafından bir telefon hattı tahsis edilmesi durumunda, bu hat ile ilgili olarak satıcı veya sağlayıcı olağan ücret tarifesinden daha yüksek bir tarife seçemez.
SORULARLA TÜKETİCİ HAKLARI
Soru :Kamu kurumları tarafından tüketicilere ihale yoluyla yapılan satışlardan kaynaklanan uyuşmazlıklar tüketici hakem heyetlerinin görev alanına girmekte midir?
İdarenin araç gereç alma, artık ihtiyaç duymadığı malları satma, taşıma, kiralama ve her çeşit yaptırma ile bayındırlık işlerine ilişkin sözleşmeleri, idari uygulamalarda ve yerleşik mahkeme kararlarında idarenin özel hukuk sözleşmeleri olarak kabul edilmektedir.
6502 sayılı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3 üncü maddesinde “satıcı”, kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan yada mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmış olduğundan, tüketiciye ihale yoluyla yapılan satışlarda kamu kurumlarının 6502 sayılı Kanun kapsamında satıcı tanımına girdiği değerlendirilmektedir.
Diğer taraftan idarenin, yaptıracağı veya gördüreceği işlerle, alım-satım, hizmet, yapım, kira, taşıma, bayındırlık işleri için isteklilerle kural olarak bir sözleşme yapmak zorunluluğu bulunmaktadır. İdare ile özel hukuk kişisi arasında yapılacak sözleşmenin akdedilecek yani taraflarca bütün konularında ve şartlarında ve bedelde karşılıklı anlaşılarak imzalanacak hale gelmesi: hazırlık aşaması, ihale aşaması, ihalenin sözleşmeye bağlanması aşaması olmak üzere üç aşamada gerçekleşir. Bu bağlamda idarenin yaptığı sözleşmeler bakımından üç aşamanın söz konusu olduğunu söylemek mümkündür. İlk aşama sözleşmenin yapılması ile ilgili hazırlık aşaması, ikinci aşama sözleşme yapıldıktan veya uygulanmaya başlandıktan sona erinceye kadar olan sözleşmenin yürürlükte bulunduğu aşama, üçüncü aşama ise sözleşmenin sona ermesinden sonraki aşamadır. Görevli yargı yeri ve görevli mahkeme bu üç aşamaya göre belirlenir.
Sözleşme ister özel hukuk sözleşmesi, ister idari sözleşme olsun, genellikle sözleşmenin akdinden önceki hazırlık aşamasında ve sözleşmenin sona ermesinden sonraki aşamada çıkacak uyuşmazlıklardan doğan davalarda görevli yargı yeri idari yargıdır çünkü bu aşamalardaki çıkan uyuşmazlıklar, idarenin işlem ve eylemlerinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla bu işlem ve eylemlere karşı açılacak davalar, iptal ve tam yargı davalarıdır ve davaların çözüm yeri de idare mahkemeleridir.
Sözleşmenin yürürlükte bulunduğu aşamada görevli yargı yeri ve mahkemeyi belirlemek içinse sözleşmenin niteliğinin göz önünde bulundurulması gerekir ki bu bağlamda sözleşme, özel hukuk sözleşmesi ise görevli yargı yeri adli yargı, idari sözleşmeyse görevli yargı yeri idari yargıdır.
İdarenin özel hukuk sözleşmelerinden kaynaklanmakla birlikte, sözleşmenin akdinden önceki hazırlık aşamasında ve sözleşmenin sona ermesinden sonraki aşamada çıkacak uyuşmazlıklarda görevli yargı yeri kural olarak idari yargıdır ve bu nedenle bu tip uyuşmazlıklar tüketici hakem heyeti görev alanına girmemektedir. Diğer taraftan idarenin özel hukuk sözleşmelerinin yürürlükte bulunduğu aşamada bir uyuşmazlık çıkması durumunda, değeri 6502 sayılı Kanun’un “Başvuru” başlıklı 68 inci maddesi uyarınca belirlenen parasal sınırlar altında kalan uyuşmazlıkların tüketici hakem heyetlerinin görev alanına girdiği değerlendirilmektedir.
Soru :Banka promosyonlarının başvuru konusu yapıldığı uyuşmazlıklar tüketici hakem heyetlerinin görev alanına girmekte midir?
Bilindiği üzere, banka promosyon ödemesinin hukuki dayanağını oluşturan protokollerin asli tarafları kural olarak kamu veya özel kurum ve kuruluşları ile banka şubeleridir.İlgili kurum ve kuruluşlar bu sözleşmeleri personeli yararına, banka şubeleri ise genel müdürlükleri adına yapmaktadırlar ve bu protokoller yapılacak maaş ödemesine istinaden, verilecek bankacılık hizmetleri ve promosyon adı altında sağlanan ek mali imkanları belirlemek amacıyla yapılmaktadır.
Benzer bir uyuşmazlık Yargıtay nezdinde de inceleme konusu olmuş, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 16/04/2012 tarihli ve E. 2012/6934 – K. 2012/10438 sayılı kararında “(…) dava konusu sözleşmenin Borçlar Kanununun 111. Maddesi gereğince üçüncü kişi yararına imzalanmış bir sözleşme olduğu ve üniversite personeli yönünden promosyon niteliği taşıdığı, dolayısıyla uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına girmediği, genel mahkemelerce çözümlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verilmiştir.
Banka promosyonlarının başvuru yapıldığı uyuşmazlıkların tüketici hakem heyetlerinin görev alanına girmediği ve genel mahkemelerce çözümlenmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
TÜKETİCİ GÜNDEMİ
Mahkeme, bildirilmeyen HGS cezasını iptal etti
Avrasya Tüneli'nde, mahkeme kararlarına rağmen sürücülere 'İhbarda bulunmadan ceza' uygulaması devam ediyor. Bu durumu Tüketici Hakem Heyeti'ne taşıyan sürücüyü heyet haklı buldu. Bildirimsiz yapılan ceza iptal edildi.
İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi, HGS cezalarıyla ilgili önemli bir karara imza attı. Zamanında bildirilmeyen ceza iptal edildi.
2017 yılında İstanbul'da Avrasya Tüneli'nden 2 kez geçen bir sürücüye HGS bakiyesinde para olmadığı için 33 lira 20 kuruş ceza kesildi. Bu para cezasını 15 gün içinde ödemesi gerekiyordu ancak kendisine ceza bildirisi bir ay sonra yapıldı. Zamanında ödenmediği için ceza 365 lira 20 kuruş oldu.
Sürücü ihlali öğrendiği an, geçiş tutarını 33 lira 20 kuruş olarak posta ile ilgili şirkete gönderdi, ödeme kabul edilmedi.
Sürücüye, 4 ay sonra da ihlali geçiş bedelinin ödenmesine ilişkin ihtar bildirimi tebliğ edildi. Sürücü harekete geçti, Ataşehir Tüketici Hakem Heyeti'ne başvurdu. Heyet 332 liralık cezanın iptaline, 33 lira 20 kuruşluk geçiş ücretinin ise ödemesine karar verdi.
Bu kararı kabul etmeyen şirket kararı bir üst mahkemeye taşıdı. Ancak, İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi de iki geçiş ücreti olan 33 TL 20 kuruşun ödenmesine, bildirimsiz kesilen ceza olan 332 TL’nin ise iptaline karar verdi.
Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, "Avrasya Tüneli işletmesi 18 sayfalık 15 avukat imzalı savunma gönderdi. Kendi savunmasında bildirim zorunluluğu olmadığından bahsediyor. Ama hukukta bir temel kuraldır. Bildirim yapılır, tebliğ edilir. Bildirim yapılmadan ceza tahakkuk ettirilmez" dedi.
Tüketici Başvuru Merkezi: Tüketicinin DostuHazırlayan: Av. İbrahim GÜLLÜ
UZMAN EKİBİMİZ
Köşemize destek veren Uzman Ekibimiz’den
-Av. İbrahim Güllü,
-Ferruz Mutlucan,
-Ahmet Turan Çetindere,
-Özgür Bükcüoğlu,
-Mehmet Tulga Düldül,
-Av. Seyfullah Yıldırım,
-Ahmet Saki Mertoğlu’na teşekkür ederiz.
BİLGİ NOTLARI
ABONELİK SÖZLEŞMESİNİN FESHİ VE SONUÇLARI
Sözleşmenin feshi
Tüketici, belirsiz süreli veya süresi bir yıl ve daha uzun olan belirli süreli abonelik sözleşmesini herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin istediği zaman feshetme hakkına sahiptir.
Süresi bir yıldan az olan belirli süreli abonelik sözleşmesinde satıcı veya sağlayıcı tarafından sözleşme koşullarında değişiklik yapılması halinde veya tüketicinin hizmetten yararlanmasına engel olabilecek geçerli bir sebebin varlığı halinde tüketici sözleşmeyi feshedebilir.
Tüketicinin taahhütlü aboneliğini süresinden önce feshetmesi halindesatıcı veya sağlayıcının talep edeceği bedel, tüketicinin taahhüdüne son verdiği tarihe kadar tüketiciye sağlanan indirim, cihaz veya diğer faydaların bedellerinin tahsil edilmemiş kısmının toplamı ile sınırlı kalmak zorundadır.
Satıcı veya sağlayıcı, abonelik sözleşmesinin feshedilmesi ile ilgili bildirim ve taleplere ilişkin işlemleri yerine getirmek üzere gerekli tedbirleri almak ve gerektiğinde uygun bir sistem kurup bu sistemi kesintisiz olarak açık tutmakla yükümlüdür.
Fesih bildirimi
Fesih bildiriminin kâğıt üzerinde veya kalıcı veri saklayıcısı ile satıcı veya sağlayıcıya yöneltilmiş olması yeterlidir.
Satıcı veya sağlayıcı gerekli güvenlik önlemlerini almak suretiyle, kaydı tutulan telefon yoluyla da tüketiciye sözleşmeyi feshetme imkanını sağlayabilir.
Satıcı veya sağlayıcı, abonelik sözleşmesinin feshi için sözleşmenin tesis edilmesini sağlayan yöntemden daha ağır koşullar içeren veya tüketicinin sözleşmeyi feshetmesini zorlaştıran bir yöntem belirleyemez.
Fesih talebinin yerine getirilme süresi
Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin fesih talebini, bildirimin kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç yedi gün içerisinde yerine getirmekle yükümlüdür.
Tüketicinin fesih talebinin yerine getirilme süresi günlük süreli yayınlarda on beş gün; haftalık süreli yayınlarda bir ay; aylık süreli yayınlarda ise üç aydır. Daha uzun süreli yayınlarda ise, bildirimden sonraki ilk yayını müteakiben fesih bildirimi hüküm ifade eder.
Feshin sonuçları
Satıcı veya sağlayıcı, abonelik sözleşmesinin feshedildiği bilgisini yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile tüketiciye bildirmekle yükümlüdür.
Aboneliğin belirlenen süreler içinde feshedilmediği durumlarda, bu sürelerin bitiminden itibaren mal veya hizmetten yararlanılmış olsa dahi, tüketiciden herhangi bir bedel talep edilemez.
Satıcı veya sağlayıcı, fesih bildiriminin hüküm ifade etmesinden itibaren on beş gün içinde tüketici tarafından ödenmiş olan tutarın geri kalan kısmını ve varsa tüketiciden güvence, depozito veya teminat adı altında alınan ücretlerin güncel tutarlarını kesinti yapmaksızın iade etmekle yükümlüdür.
Satıcı veya sağlayıcı, fesih bildiriminin hüküm ifade ettiği tarihe kadar olan dönem için tüketime konu bedele ilişkin ödeme bildirimini, fesih bildiriminin hüküm ifade etmesinden itibaren on gün içinde tüketiciye göndermek zorundadır. Ancak, elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösteren sağlayıcılar için bu süre dört aya kadar uzatılabilir.
Telefon kullanım ücreti
Abonelik sözleşmesine ilişkin olarak tüketicilerin iletişime geçebilmesi için satıcı veya sağlayıcı tarafından bir telefon hattı tahsis edilmesi durumunda, bu hat ile ilgili olarak satıcı veya sağlayıcı olağan ücret tarifesinden daha yüksek bir tarife seçemez.
SORULARLA TÜKETİCİ HAKLARI
Soru :Kamu kurumları tarafından tüketicilere ihale yoluyla yapılan satışlardan kaynaklanan uyuşmazlıklar tüketici hakem heyetlerinin görev alanına girmekte midir?
İdarenin araç gereç alma, artık ihtiyaç duymadığı malları satma, taşıma, kiralama ve her çeşit yaptırma ile bayındırlık işlerine ilişkin sözleşmeleri, idari uygulamalarda ve yerleşik mahkeme kararlarında idarenin özel hukuk sözleşmeleri olarak kabul edilmektedir.
6502 sayılı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3 üncü maddesinde “satıcı”, kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan yada mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmış olduğundan, tüketiciye ihale yoluyla yapılan satışlarda kamu kurumlarının 6502 sayılı Kanun kapsamında satıcı tanımına girdiği değerlendirilmektedir.
Diğer taraftan idarenin, yaptıracağı veya gördüreceği işlerle, alım-satım, hizmet, yapım, kira, taşıma, bayındırlık işleri için isteklilerle kural olarak bir sözleşme yapmak zorunluluğu bulunmaktadır. İdare ile özel hukuk kişisi arasında yapılacak sözleşmenin akdedilecek yani taraflarca bütün konularında ve şartlarında ve bedelde karşılıklı anlaşılarak imzalanacak hale gelmesi: hazırlık aşaması, ihale aşaması, ihalenin sözleşmeye bağlanması aşaması olmak üzere üç aşamada gerçekleşir. Bu bağlamda idarenin yaptığı sözleşmeler bakımından üç aşamanın söz konusu olduğunu söylemek mümkündür. İlk aşama sözleşmenin yapılması ile ilgili hazırlık aşaması, ikinci aşama sözleşme yapıldıktan veya uygulanmaya başlandıktan sona erinceye kadar olan sözleşmenin yürürlükte bulunduğu aşama, üçüncü aşama ise sözleşmenin sona ermesinden sonraki aşamadır. Görevli yargı yeri ve görevli mahkeme bu üç aşamaya göre belirlenir.
Sözleşme ister özel hukuk sözleşmesi, ister idari sözleşme olsun, genellikle sözleşmenin akdinden önceki hazırlık aşamasında ve sözleşmenin sona ermesinden sonraki aşamada çıkacak uyuşmazlıklardan doğan davalarda görevli yargı yeri idari yargıdır çünkü bu aşamalardaki çıkan uyuşmazlıklar, idarenin işlem ve eylemlerinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla bu işlem ve eylemlere karşı açılacak davalar, iptal ve tam yargı davalarıdır ve davaların çözüm yeri de idare mahkemeleridir.
Sözleşmenin yürürlükte bulunduğu aşamada görevli yargı yeri ve mahkemeyi belirlemek içinse sözleşmenin niteliğinin göz önünde bulundurulması gerekir ki bu bağlamda sözleşme, özel hukuk sözleşmesi ise görevli yargı yeri adli yargı, idari sözleşmeyse görevli yargı yeri idari yargıdır.
İdarenin özel hukuk sözleşmelerinden kaynaklanmakla birlikte, sözleşmenin akdinden önceki hazırlık aşamasında ve sözleşmenin sona ermesinden sonraki aşamada çıkacak uyuşmazlıklarda görevli yargı yeri kural olarak idari yargıdır ve bu nedenle bu tip uyuşmazlıklar tüketici hakem heyeti görev alanına girmemektedir. Diğer taraftan idarenin özel hukuk sözleşmelerinin yürürlükte bulunduğu aşamada bir uyuşmazlık çıkması durumunda, değeri 6502 sayılı Kanun’un “Başvuru” başlıklı 68 inci maddesi uyarınca belirlenen parasal sınırlar altında kalan uyuşmazlıkların tüketici hakem heyetlerinin görev alanına girdiği değerlendirilmektedir.
Soru :Banka promosyonlarının başvuru konusu yapıldığı uyuşmazlıklar tüketici hakem heyetlerinin görev alanına girmekte midir?
Bilindiği üzere, banka promosyon ödemesinin hukuki dayanağını oluşturan protokollerin asli tarafları kural olarak kamu veya özel kurum ve kuruluşları ile banka şubeleridir.İlgili kurum ve kuruluşlar bu sözleşmeleri personeli yararına, banka şubeleri ise genel müdürlükleri adına yapmaktadırlar ve bu protokoller yapılacak maaş ödemesine istinaden, verilecek bankacılık hizmetleri ve promosyon adı altında sağlanan ek mali imkanları belirlemek amacıyla yapılmaktadır.
Benzer bir uyuşmazlık Yargıtay nezdinde de inceleme konusu olmuş, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 16/04/2012 tarihli ve E. 2012/6934 – K. 2012/10438 sayılı kararında “(…) dava konusu sözleşmenin Borçlar Kanununun 111. Maddesi gereğince üçüncü kişi yararına imzalanmış bir sözleşme olduğu ve üniversite personeli yönünden promosyon niteliği taşıdığı, dolayısıyla uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına girmediği, genel mahkemelerce çözümlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verilmiştir.
Banka promosyonlarının başvuru yapıldığı uyuşmazlıkların tüketici hakem heyetlerinin görev alanına girmediği ve genel mahkemelerce çözümlenmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
Mahkeme, bildirilmeyen HGS cezasını iptal etti
Avrasya Tüneli'nde, mahkeme kararlarına rağmen sürücülere 'İhbarda bulunmadan ceza' uygulaması devam ediyor. Bu durumu Tüketici Hakem Heyeti'ne taşıyan sürücüyü heyet haklı buldu. Bildirimsiz yapılan ceza iptal edildi.
İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi, HGS cezalarıyla ilgili önemli bir karara imza attı. Zamanında bildirilmeyen ceza iptal edildi.
2017 yılında İstanbul'da Avrasya Tüneli'nden 2 kez geçen bir sürücüye HGS bakiyesinde para olmadığı için 33 lira 20 kuruş ceza kesildi. Bu para cezasını 15 gün içinde ödemesi gerekiyordu ancak kendisine ceza bildirisi bir ay sonra yapıldı. Zamanında ödenmediği için ceza 365 lira 20 kuruş oldu.
Sürücü ihlali öğrendiği an, geçiş tutarını 33 lira 20 kuruş olarak posta ile ilgili şirkete gönderdi, ödeme kabul edilmedi.
Sürücüye, 4 ay sonra da ihlali geçiş bedelinin ödenmesine ilişkin ihtar bildirimi tebliğ edildi. Sürücü harekete geçti, Ataşehir Tüketici Hakem Heyeti'ne başvurdu. Heyet 332 liralık cezanın iptaline, 33 lira 20 kuruşluk geçiş ücretinin ise ödemesine karar verdi.
Bu kararı kabul etmeyen şirket kararı bir üst mahkemeye taşıdı. Ancak, İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi de iki geçiş ücreti olan 33 TL 20 kuruşun ödenmesine, bildirimsiz kesilen ceza olan 332 TL’nin ise iptaline karar verdi.
Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, "Avrasya Tüneli işletmesi 18 sayfalık 15 avukat imzalı savunma gönderdi. Kendi savunmasında bildirim zorunluluğu olmadığından bahsediyor. Ama hukukta bir temel kuraldır. Bildirim yapılır, tebliğ edilir. Bildirim yapılmadan ceza tahakkuk ettirilmez" dedi.
Tüketici Başvuru Merkezi: Tüketicinin DostuHazırlayan: Av. İbrahim GÜLLÜ