Bu yazının başlığı aslında bir Arap atasözüdür. Yıllar önce bir kitapta görmüştüm. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nda mağlup olup Ortadoğu topraklarından çekildikten sonra, o toprakların bir daha gün yüzü görememesini çok güzel anlatan bir atasözü.
Osmanlı idaresi altında yüzyıllar boyunca güven ortamında yaşayan halklar, Osmanlı gidince birbirlerine düştüler. İşin garibi o halklardan bazıları bizzat Osmanlı'nın gitmesi için uğraştılar. Geride kalan manzara ise kimsenin beklediği gibi çıkmadı. Savaşlar, ölümler.
Günümüzde Ortadoğu'daki kaos katlanarak artmakta. Mısır, Suriye, Filistin, Irak başta olmak üzere o coğrafyada rahat eden bir ülke yok.
Bu noktada Ortadoğu barışının sağlanmasında Türkiye'nin rolü ve ağırlığı çok önemlidir. Türkiye izleyici değil bizzat aktör olmak zorundadır. Sahip olduğumuz tarihsel miras bunu gerektirmektedir.
Belki de Ortadoğu'nun bu hale gelmesinde yıllar yılı yürüttüğümüz pasif politikanın da rolü olmuştur. Meydan boş kalınca dolduracak birileri elbette bulunur. O dolduranlar da o halkları değil kendi çıkarlarını düşününce karşımızdaki manzaranın ortaya çıkması gayet doğaldır.
Görülen o ki, bu pasif siyaseti sürdürmemiz gerektiğini savunanlar da yok değil. Onlara göre Türkiye, Ortadoğu'da yaşanan tüm gelişmelere tarafsız kalmalıymış. Aslında tarafsız kalmaktan kast ettikleri şey etliye sütlüye karışmamak ama bunu açıkça ifade edemeyince buldukları kelime "tarafsız kalmak".
Türkiye soğuk savaş psikolojisiyle içine kapansın. Tarihin kendisine getirdiği sorumlulukları reddetsin. Onun bunun emir eri olsun. Ortalığı başı boş bıraksın. Oradaki halklar da ne halleri varsa görsün.
Diğer yandan birileri de oraya girsin. İstediği gibi at koştursun. O bölgenin tüm zenginliklerinden faydalansın. Türkiye ağzı açık ayran budalası gibi izlesin. Kendi aleyhine bir şeyler gelişince de anca bağırsın çağırsın ama kimseye duyuramasın.
Yıllarca sürdürdüğümüz dış siyaset bu iken son on yılda bu siyasette ciddi değişiklikler yaşıyoruz. Türkiye artık sesi çıkan bir ülke olmaya başlamıştır. Bunun için de hükümet sık sık eleştiriliyor. Eleştirenler açık açık pasif politikayı savunmaya cesaret edemediklerinden olsa gerek hep konuyu sağa sola çekerek konuşuyorlar. Vatandaş yerse.
Eğer Türkiye, dünyada lider bir konuma gelmek istiyorsa iki konuda kendisini ilerletmelidir. Birincisi ekonomi ikincisi aktif bir dış politika. Ekonomisi çökmüş, etliye sütlüye karışmayan bir Türkiye artık mazide kalmıştır.