Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu 27 Ekim’de futbol dünyamızdan gelen pis kokuların kaynağını açıkladı. Dışarıya çıkan kokunun daha beteri olduğunu da söyledi. Kokunun kaynağını, başka bir ifadeyle pisliği kurutabilecek mi, göreceğiz.
İbrahim Hacıosmanoğlu yaptığı açıklamada futbolda profesyonel liglerde görev alan 571 hakemden 371'inin bahis hesabı olduğunu, 152'sinin aktif şekilde bahis oynadığını söyledi. Bu işin içerisinde 7 üst klasman hakem, 15 üst klasman yardımcı hakem, 36 klasman hakem ve 94 klasman yardımcı hakem varmış. Of of of! Demek ki Süper Lig’de işin içinde.
Bu Türk futbol için bir kepazelik demektir. Bu kepazeliğe el attığı için Federasyon Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’na ülke olarak ne kadar teşekkür etsek azdır.
Başkan Hacıosmanoğlu açıklamalarından öğreniyoruz ki 10 hakemin 10 binin üzerinde bahis oynadığı, bir hakemin tek başına 18 bin 227 kez bahis oynadığı, 42 hakemin ayrı ayrı 1000'in üzerinde futbol müsabakasında bahis oynadığı, bazı hakemlerin ise bir seferlik bahis oynadığı tespit edilmiş.
Federasyon Başkanı hakemlerle işe başladıklarını, bu işin içinde kim varsa sonuna kadar gideceklerini ifade ederek "Ne pislik varsa bunu temizlememiz gerekiyor" diyor.
Basına yansıyan bilgilerden anlıyoruz ki sadece hakemler yok. Kulüp çalışanından masörüne, kulüp yöneticisinden futbolcularına kadar birçok kişi bu işe bulaşmış. Cumhuriyet Başsavcılığı ve devletimizin ilgili kurumlarının da dahil olduğu bir operasyondan bahsediliyor. Sanırım pis kokuya sebep olan kocaman bir kalabalık var.
İbrahim Hacıosmanoğlu’nu Trabzonspor döneminden biraz olsun hatırlardım. Kabadayı hareketleri, konuşmaları, söylemleri aklıma geliyor. Ucu sert ifadeler kullanırdı.
Daha sonra Federasyon Başkanı seçilen bir TV programında uzun uzun açıklamalarını izledim. Aslında akıcı konuşmayan, sıkıcı görünen bir adamın programını neden mi izlemiştim?
Futbolu seven, fırsat buldukça Antalyaspor maçlarına giden, hatta az da olsa yazı kaleme alan birisi için ilginç bilgiler veriyordu. Keskin ifadeler kullanmaya da devam ediyordu.
Federasyon Başkanlığı yaptığı dönem içerisinde Antalyaspor’un birçok maçını izledim. Şampiyon olandan tutun da şampiyonluk iddiasını sürdüren, ligde kalma mücadelesi veren takımların maçlarını izleme fırsatım oldu. Bu arada her hafta sonu mutlaka önemli maçları da TV’den izlerim.
İzlediğim maçlar Antalyaspor’un aleyhine çalınan düdüklere şahit oldum. Sarı kartlar, kırmızı kartlar, uzatmaların süresi, falan filan bir sürü şaibe olabileceğini tahmin ediyordum. Bunları haklı çıkaracak şekilde kulüp yöneticilerinin açıklamalarını da gördük.
Bütün bunlar yaşanırken İbrahim Hacıosmanoğlu’nun keskin ifadelerinin arkası yokmuş diye de düşündüm. Çünkü her şey aynı tas aynı hamam şeklinde ilerliyordu.
Bu arada futbolumuzdaki VAR sisteminden de gerekli faydayı sağlayamamıştık. Bir Federasyon Kupası maçında TV kanalının kendine göre çektiği ofsayt çizgisi bile günlerce konuşulmuştu.
VAR’da bizim gördüklerimizi hakemler tekrar tekrar izleyerek neden göremiyorlardı? Bir takım için çıkarılan sarı kart, kırmızı kart diğer takımlara neden VAR olmuyordu? İşte bir sürü soru işareti cevabını bulmaya başladı.
Düşünsenize, içinde bulunduğumuz bu pisliklere rağmen UEFA ya da FİFA bize neden güvensin? Yurt dışı takımları bizim hakemlere neden iyi gözle baksınlar?
Yapılan açıklamalardan anlıyoruz ki futbolumuzda “Temiz Eller Operasyonu” başlamış. Öncelikle bahis konusunda kime uzanırsa uzansın temizlik yapılmalı. Küme düşecek takımlar, hapis yatacaklar, para cezaları, futboldan uzaklaştırma, ne yapılacaksa yapılmalı.
Yapılan açıklamalardan anlıyoruz ki radara sadece “bahis şebekesi” takılmamış. Futbolun içindeki pislik sayısı da oldukça fazla olmalı. Olduğunu öngörebiliyorum.
Sadece futbol açısından bakılırsa, Türkiye olarak Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’na hepimiz sahip çıkmalıyız.
Bu konuya engel olmak amacıyla müdahil olabilecek kim varsa Başta Cumhurbaşkanımız, Spor Bakanımız, Adalet Bakanımız olmak üzere devletimizin yetkilileri izin vermemelidir. Türkiye olarak sadece futbol değil, her konuda, en yakınlarımıza bulaşsa bile bütün pisliklerden arınmalıyız. Bu fırsatı kaçırmamalıyız.