Tüm Yurt İşverenleri Sendikası (TÜYİSEN) Basın Sözcüsüve Özel Alya Kız Yurdu Müdürü Funda Gökgöl, üniversitelerde başlayan kayıt işlemlerinin ardından gündeme gelen özel yurtlardaki son durumu değerlendirdi. Kredi Yurtlar Kurumu başvurularının başladığı süreçte özel yurtlara ilginin azaldığını ifade eden Gökgöl, KYK ve özel yurtların kolektif bir çalışma sergileyerek çözüm ortağı olması gerektiğini belirtti. Gökgöl, projenin temelinde devletin yurtta kalan öğrenciler için harcadığı paranın yarısına özel yurtların bu hizmeti yapabileceğini, KYK’da kalan bir öğrencinin devlete maliyeti en az 15 bin civarında ise özel yurtlar, devletin bu paranın yarısını karşıladığı takdirde kendilerinin bu hizmeti öğrenciye sağlayabileceğini ifade etti. Pandemide çoğu özel yurdun kapandığına dikkat çeken Funda Gökgöl, “Eskiden yurt sektöründe yüzde 30, yüzde 40 kar marjı varken şimdi yok. Yani şimdi kar marjı tek haneli rakamlara düştü. Kaldı ki bunun yanı sıra rekabet ettiğimiz ortam çok fazla. Biz burada resmi vergiye tabi denetlenen bir prosedür olan bir işletmeyiz. Ama birileri geliyor, binaya daireyi kiralıyor. O dairenin içerisinde yatakları atıyor ve ‘kiralık oda’ adı altında veriyor. Biz bunlardan inanılmaz derecede mağduruz. Çünkü bu tür işletmelerin algısı yok, vergisi yok. Hiçbir şekilde resmi kaydı yok. Yani dairesini kiraya veren, aldığı bütün parayı cebe indiriyor. Kaldı ki bir de içeride öğrenciler kavga ettiğinde, herhangi bir sorun olduğunda, rahatsızlandığında Allah'a emanet yaşıyor. Ama veli de orası ucuz olduğu için orayı tercih ediyor. Doğal olarak herkes bütçesini düşünüyor” diye konuştu.
‘Orta gelirli aile ne yapacak?’
Eskisi kadar tek kişilik, iki kişilik odalara rağbet olmadığını dile getiren Funda Gökgöl, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Kıt kanaat geçinen evladını zorla okutacak olan, boğazından kesip çocuğunu başka bir şehirde okutmak isteyen insanlar hangi yolu izleyecek? Sosyal devlette ‘devlet güvencesi’ adı altında konaklamak isteyecek. Nedir bu kredi? Kredi ve Yurtlar Kurumu, belediye yurtları. Öğrenci oraya yerleşmeyi bekleyecek. Oraya da yerleşemezse bizi tercih etmek zorunda kalacak. Çünkü kiraların da yanına varılmıyor. İstatistik Kurumuna göre Antalya'nın şu anki kira ortalaması 18 bin TL civarında. Antalya’da düşük maliyetli olan evler de genelde bodrum katı olan, havasız, köhne yerler. Yani aslında insan yaşamına elverişli yerler değil. Şimdi 18 bin lira bir yerde kalabilmek için öğrenci bir de orayı dayayıp döşeyecek. Onu tercih edemeyeceği için öğrenci, yurtları tercih edecek diye ümit ediyoruz. Ama bu sefer de biz pahalı geldiğimiz için ne olacak? Bu insanlar kaçak göçe yönelecek. Bu sefer de bu, sorun işte. Gayri resmi yerlerde çocuklarımızı konaklatmayalım. Biz devlet güvencesi altındayız.”
‘Yapılan ortak hata bu’
“Biz özel yurt olarak her dönem 4 kere denetim geçiriyoruz. İl Tarım’dan geliyorlar. Gençlik Spor Bakanlığından geliyorlar. Devlet belki kendi kurumunu bu kadar denetlemiyordur ama biz özel sektörde gerçekten öğrencinin güvenle kalacağı yerdeyiz. Fiyatlarımız denetleniyor. Eskiden işletme sahibi icabında taahhüt edilen rakamın tamamını isteyebilirdi. Herhangi bir ayrılma durumunda bunların hepsine kıstaslar geldi. Günümüzde artık yıl içerisinde öğrenci ayrılmak istediğinde standart kaldığı ayları ödüyor; kalmadığı ayların yüzde 50’sini ödüyor. Burada tamamen bir ödeme yükümlülüğü olmadığı için hem öğrenci güvencede hem kurum güvencede. Hele hele, ‘Akdeniz Üniversitesi yurtları çok güzeldi’ diyorum artık. Neden? Çünkü maalesef seçim sürecinde ‘dışarıda öğrenci kalmasın’ mantığı güdüldü. Bunu hükümet de yaptı, muhalefet de yaptı. Bir de ilk gelenlerin odaları 4 kişilik veya 6 kişilik. İşte hükümet ve muhalefetin ortak yaptığı hata bu. Belediyeler yurt açtı. Belediyelerin yurt açma yetkisi var ama aslında mevzuata göre işletme yetkisi yok. Çünkü işletme yetkisi gerçekten özel sektörün veya devletin olmalı.”
‘Devletin yükü hafifler’
“Yani devlet yurtları zaten boş kalmaya başladı, bu konuda ısrar etmesinler. Yurtlara alabildikleri öğrencileri alsınlar, alamadıkları öğrenciyi de bizlere yönlendirsinler. Zaten devletin kendi yurtlarında barınan öğrenciye burs veriliyor, yemek yardımı yapılıyor. Yani özel yurtta kalmak koşulu ile bu yardımı yine öğrenciye versinler. Bize herhangi bir ödenek sunulsun istemiyoruz. Ama düşünün ki benim şimdi buradaki 3 kişilik odam 11 bin 500 lira. Dar gelirli, asgari ücretle geçinen bir öğrenci için bu ciddi bir rakam. Fakat devlet tarafından bu öğrenciye, ’Sen al ya da kaldığın takdirde sana 3 bin lira aylık yardımımız olacak’ denilse bu hem devletin yükünü hafifletir hem de o öğrenciyi buraya getirir. Çünkü bir öğrenci okumak için 6-7 bin lira, 8 bin lira bir ödeneği bütçesinde zaten gözden çıkarmıştır. 3 bin lirayı da desteği aldığı zaman onu tamamlayıp burada kalabilir. Yani bizim olabilecek ihtimalleri yaratmamız lazım. Devlet de burada büyük bir yükün altından kalkmış olur. Yani 3 bin lirayla birincisi personel istihdamından kurtulur. Bina maliyetinden kurtulur, sorumluluktan kurtulur. Zaten sektör yok oluyor. Yani Antalya'da artık özel yurt kalmıyor. Burada bakın maliyetlerimiz günlük öğrenci rakamları. Günlük konaklamada 300 lira 500 lira arasında değişiyor. Oysaki ben bugün turizme hizmet etsem geceliği 12 bin liradan başlıyor. Şimdi neden böyle bir eziyeti çekiyoruz? Sonuçta hepimiz eğitim kökenliyiz. Eğitmen kökenliyiz. Öğrencilerimiz rahat etsin.”
ARZU YAVUZ