Ulaşımda asrın elektronik soygunu..

Abone Ol

Çünkü..
1- Halkkart’ta soygun (bütün uyarılara ve “artık düzeldi” gibi sözlere rağmen) alabildiğine devam etmektedir..
2- Şartnamede “validatör” olarak belirtilen “nesne”nin “validatör olmadığı” bir kez daha ortaya çıkmıştır..
3- “Aynı biletle 1 saat içinde tekrar tekrar binilecek” uygulaması işlememektedir..

Bana gelen e-mail bu yazdıklarımın belgesidir..
Bakın ne diyor..

15 Eylül 2011 perşembe günü akşam 19.00–21.00 arası Yeniköy-Özgürlük Bulvarı arasında bizzat bacanağımın yaşadığı toplu ulaşım devrimine (asrın elektronik soygunu) ait gelişmeler şu şekildedir.
Bacanağım, tramvayın ilk durağına gelmek üzere Yeniköy (Döşemealtı)’den minibüse biner..
Kartıyla ödeme yapmak için kartını uzattığında, cihaz yetersiz bakiye gösterir..
Bacanağımın itirazı üzerine sürücü cihazı kapatıp kart bakiye sorgulama kısmına ayarladığında, bu sefer kartta 8 TL olduğunu teyit eder..
Cihazı tahsilat yapmak için tekrar kapatıp açan sürücü, bu sefer ödemeyi tahsil eder..
Biraz sonra minibüse 40’lı yaşlarda bir başka bey biner..
O da kartında yetersiz bakiye uyarısı alır ve sürücüye karta 50 TL yeni yükleme yaptığını belirtir..
Sürücü yine kart cihazın bakiye sorgulama kısmına girer..
Aynı işlemleri yaptığında, kartta 50 TL bakiyeyi görür..
Cihazı tahsilat için tekrar ayarlayan sürücü, binişi tahsil ettikten sonra adam şaşırır..
Çünkü bir biniş için tahsil edilen kartta son bakiyenin 35 TL olduğu görülür..
Kart sahibi 15 TL’linin nereye gittiğini sorduğunda, sürücüden ‘git A-Kent ile görüş’ tavsiyesi alır..
Kepezaltı’ndaki tramvayın ilk durağına kadar yolculuğuna devam eden bacanağım, benzer hadiselerin tekrarlandığına tanıklık ederken, bir başka sürprizin kendisini beklediğini bilmemektedir..
İlk minibüse binişinin üzerinden 1 saat geçmemesine rağmen, tramvay durağında kartından bir biniş tahsilatı daha yapan tramvay durağı validatör(!)üne isyan eder..
Halbuki şehrin muhtelif yerlerinde 1 saate kadar aktarmanın bedelsiz olduğu ilan edilmiştir..
İzmir’de yaşayıp düzgün bir sistemin çalıştığı bir şehirden Antalya’ya gelen, şaşkınlıkla başına gelenlere ve gördüklerine tanılık eden bacanağımdan dinlediğim hikayeye, bu sabah (dün) işyerine geldiğimde çalışan bir bayan arkadaşım da benzer uygulamayı sürekli yaşadığını anlatınca dayanamadım, bunları yazmak zorunda kaldım..
İş arkadaşım geçmişte tek arabayla işyerine gelebilirken artık 2 arabayla gelebilmesine rağmen, aktarma arabasında kartından bu sabah (dün) tekrar 2. tahsilatın yapıldığını, geçmişte tek ödemeyle işyerine gelebilirken bu uygulamadan maddi olarak zarar gördüğünü ağlamaklı bir şekilde dile getirdi..
Sorgulayan, duyarlı ve sorumlu bir vatandaş olarak şu sorularıma ilgili ve yetkililerden cevap bekliyorum:
- A-Kent’in sözleşmesi iptal edildiğine göre tramvay duraklarında ve belediye otobüslerinde, Halkkart’la ödeme nasıl yapılabilmektedir? Büyükşehir Belediyesi ihalesiz bir taşeron tutamayacağına göre bu hizmet nasıl sürdürülebilmektedir?
- A-Kent’in ve toplu taşıma esnafının, iki tacir olarak aralarında kamusal bir hizmeti yürütme yetkinliği olmamasına rağmen Büyükşehir Belediyesi bunu nasıl görmezlikten gelmektedir?
- Belediye’nin alması gereken yüzde 2’lik payı şu anda kim almaktadır?
- A-Kent’in yanlışlıkla veya bilerek haksız kazancı karşısında vatandaşın hakkını kim koruyacaktır? Vatandaşın mağduriyetini veya riskini kim garanti etmektedir?
- A-Kent’in ve havuz hesabının denetimi kimdedir?
- Elektronik bir soygun yapılıp yapılmadığının denetimi kimdedir?
- Geçmişte validatör(!)lerden fiş verilmesi suretiyle vatandaş kart bakiyesini güncel olarak takip edebilirken, artık bu imkan ortadan kalktığına göre, suistimale karşı denetlemeler kim ve hangi kurum tarafından ne kadar sıklıkla yapılmaktadır?
- Son olarak.. Bu devlet (İçişleri Bakanlığı), bu Vali bütün bu olup-bitenler karşısında harekete geçmek için neyi beklemektedir?

Bu e-mail’de anlatıların, anlatılan kişilerle sınırlı olmadığını başta Büyükşehir Başkanı ve A-Kent yetkilileri olmak üzere cümle alem biliyor..
Kargaşa, soygun, vatandaş mağduriyeti ve Başkan’ın yalanları apaçık ortada..
Bir yanda vatandaşın ulaşımda yaşadığı sıkıntılar..
Öbür yanda, Halkkart sisteminin yarattığı “soygun”..
Ben de soruyorum:
Savcılık, Vali, Maliye ve diğer yetkili merciler, buna müdahale etmek için neyi bekliyor?