Öyle bir dönemden gelenlerden biriyiz ki, dış güçlerin Türkiye’de kardeşi kardeşe kıydırdığı,
Resmen iç savaşın yaşanmaya başlandığı,
Kurtarılmış bölgelerin ateş altına alınmasının marifet sayıldığı dönemlerdi o dönem.
Kesinlikle ama kesinlikle Sağcılar FAŞİST, Solcular ise KOMÜNİST olarak isimlendirilirdi..
Koltuğunun altında Tercüman ya da Son Havadis gazetesi varsa Faşistsindir!..
Yok Cumhuriyet veya Milliyet mi var, apaçık Komünistsin!..
12 Eylül 1980 öncesinden sadece yaşananlar ile ilgili kısa kısa verdiğim örnekler.
Oysa o dönemde yaşanan ve yaşatılanları yazmaya kalksak kitaplara sığmaz.
1980 öncesini yaşayanlardan olarak, “Allah bir daha benim ülkemde böyle bir dönemi asla göstermesin” demekten başka bir şey elimden gelmiyor.
Bu nedenledir ki, 12 Eylül 1980 Askeri Darbe, yani ihtilaline en çok sevinenlerden birisiyimdir. Zira bugün hala yaşamımızı idame ettirebiliyorsak eğer bunu o ihtilala borçlu olduğumu hiçbir etki ve baskı altında kalmadan rahatlıkla söyleyebilirim.
Ama 12 Eylül sonrası o ihtilal kara bir leke..
Hala kendisi yaşadığı halde evlatlarının akıbetlerini öğrenemeyen, bilmeyen o kadar ana-baba var ki, yüreklerine gömdükleri acılar ile yaşamaktalar.
Ve bugün.
Yukarıda demiştim ya hani, “Eskiden faşist belliydi komünist belliydi” diye.
Benim ülkemde bugün kim faşist, kim komünist belli bile değil.
“Akılsız dostum olacağına, akıllı düşmanım olsun” atasözümüz vardır ya, öyle bir devirde yaşıyoruz ki, kim dost kim düşman bunu irdelemeye fırsat bile tanıyanlar yok.
12 Eylül darbesinden sonra Türkiye bir de 28 Şubat sürecini yaşadı.
28 Şubat süreci, 28 Şubat 1997’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı, ordu ve bürokrasi merkezli süreç. Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye’de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir süreçtir. Yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştır.
Ve 24 Haziran 2018 günü, yani 33 gün sonra Türkiye’de Genel Seçim var.
28 Şubat'ta Refah Partilileri tutuklayan Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) hâkimi Tanju Güvendiren bugün Saadet Partisi milletvekili adayı.
Saadet Parti Gençlik Kolları Başkanı Abdulkadir Karaduman Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Konya 2. sıra milletvekili adayı olmuş ya da oldurulmuş.
HDP'den ayrılan Diyarbakır Milletvekili Altan Tan da Saadet Partisi’nin (SP) İstanbul 3. Bölge 1. sıra milletvekili adayı oldu. Tan'ın, CHP'nin SP kontenjanına yazılacağı belirtilmiş, bu da tepkilere neden olmuştu. Uzun zamandır HDP içinde sıkıntılı olan Tan, HDP'nin "marjinal sol hareketlerin" etkisi altına girdiğini iddia ediyordu.
24 Haziran’da bana göre ülkemdeki siyasi zihniyet, “Erdoğan gitsin de, Türkiye ne olursa olsun” zihniyeti.
AK Parti’nin kurucularından ve eski bakanlarından Abdüllatif Şener, CHP’nin Konya 1. Sıra Milletvekili adayı.
Dünün Komünist bugünün Sosyal Demokrat zihniyeti eğer ki;
3 Temmuz 1993 tarihinde. Çoğu Alevi yazar, 33 aydın insanın katliamı sırasında, o dönemin özellikle CHP’li hatta İşçi Partililerince, belediye başkanlığı yetkisini kullanarak itfaiye araçlarını geç gönderdiğini iddia ettikleri bugünün Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığında ve Milletvekili seçimlerinde özellikle CHP ittifak içerisine girmekten çekinmiyor ise.,
Benim ülkemin gidişatını merak bile etmeme gerek kalmıyor..