Ulusalcılar

Partiyi iyi yönetemediğini düşünürüm.

Özellikle kriz dönemlerinde çok pasif kaldığına inanırım.

En büyük handikabı ise net olmaması.

Pensilvanya’dan medet umması, MHP ile birlikte Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday göstermesi hanesine eksi puan olarak yazıldığı görüşündeyim.

Partinin ‘ulusalcı’ kanadı olarak bildiğimiz milletvekillerine karşı pasif kaldığını düşünürüm.

Girdiği son 5 seçimden yenilgiyle çıktığı için de istifa etmesi gerektiğini düşünenlerdenim.

Partinin büyük bir kesimi de benim gibi düşünüyor. ‘Ulusalcı’ kanat dediğimiz kesim ise istifaya zorluyor.

Cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra da bu kendilerine ‘ulusalcı’ diyen kesim zaman kaybetmeden harekete geçti. Ancak harekete geçen bu kesim partinin başına gelmesi halinde asıl hezimetin o zaman yaşanacağı bilmiyor.

Zira kendilerine sol-sosyalist diyen bu milletvekilleri aslında sağa hizmet ediyor.

Hürriyet Gazetesi Yazarı Mehmet Y. Yılmaz Çarşamba günkü köşe yazısında bu konuyu çok güzel özetlemiş. Okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Bu sözüm ona ‘solcu’ geçinen ‘ulusalcı’ kanat partinin menfaatleri için bugüne kadar ne yaptı?

Sadece eleştirdiler ve hep yıkıcı bir dil kullandılar.

Kılıçdaroğlu’nu itibarsızlaştırma adına her yola başvurdular, vuruyorlar.

Genel başkanlarını hep yalnız bıraktılar.

Sadece kendi ve kendileri gibi düşünenlere hizmet ettiler.

Bu arada hiç mi çalışmadılar?

‘Çalışmadılar’ dersek haksızlık ederiz.

Genel seçimde az da olsa kendilerine rastladık.

Neden?

Çünkü milletvekili olacaklardı.

30 Mart’taki yerel ve geçtiğimiz Pazar günü yapılan cumhurbaşkanı seçimlerinde ise sahada yine yoklardı.

Özetle, bu kişilerin tarlada izi yok. Dolayısıyla da harmanda da yüzü olmamalı.