Uygar Batı’dan iki çarpıcı örnek..

Abone Ol

“Uygar diye baktığınız o batı, ‘Vahşi Batı’dan başka bir şey değildir..
Uygarlık, o BATI’ya 10 numara büyük gelir..”
Niye mi?
En son örnekleriyle anlatayım.

Geçtiğimiz hafta gazete ve TV’lerde yer aldı..
Türk girişimciler tarafından yapılan “Des Etoile Okulu”nda sevenleriyle buluşmak için Belçika'ya giden tiyatro sanatçısı ve sunucu Kenan Işık’ın başına gelenleri hatırlıyor musunuz?
Belçika'ya giriş yaparken sınır polisi tarafından Türk ve Müslüman olduğu için uzun süre sorguya çekildiğini ve nezarette tutulduğunu şöyle anlatmıştı:
"Ben girdiğim zaman beni yarım saat nezarette tuttular.. ‘Niye geldin, nereye geldin, nerede kalacaksın’ diye soruyor bana..
Yani bu antidemokratik ve faşizan bir şey biliyorum ve polisin böyle bir gücü hala var buralarda..
Bunun hakkından gelememişler, insana saygıları yok..
Ayrımcılar ve ırkçılar..
Bu bizde yani kadim Anadolu toprağında olmayan bir şey..
Öte yandan..
Bir başka sanatçı, Justin Bieber Türkiye’ye girişinde polis kontrolüne bile girmedi..”
Kim “ırkçı”ymış biraz anladınız mı?

Bir başka ÇARPICI örnek daha vereyim..
Kısa bir süre önce..
Almanya’da birçok ülke ve özellikle Türkiye kökenli insanlar “BIG PARTEI” yani “Büyük Parti” adıyla siyasi bir parti kurmuşlar..
Genel Başkanı, “Haluk Yıldız” isimli bir Türk..
Partinin kuruluş amacı ve Alman hükümetinden istekleri, o uygar(!) Batı’nın gerçek yüzünü ortaya çok iyi koyuyor..
Partinin amacı; “yaşamış olduğumuz bu çok kültürlü, çoğulcu toplumda, değişimlere hakkıyla cevap veren, YENİLİKÇİ, pragmatik ve ADİL çözümler sunmak.. Almanya’da yaşayan herkesin HUKUKİ OLARAK EŞİT HAKLARA SAHİP OLMASINI, ADİL MUAMELE VE SAYGINLIK GÖRMESİNİ sağlamak” olarak açıklanıyor..
Ne demek bu?
Demek ki; Almanya’da da haklarda eşitlik, adalet, insana saygı, değişime hoşgörü gibi, “AB’nin sürekli olarak bize dayattığı” özellikler yok..
“AB’nin reisi” sayılan Almanya’nın bu haksız isteğine ne cevap vermek gerekiyor sizce?

Hadi bunları “siyasi” sayalım..
“Büyük Parti”nin bir de “ekonomik ve sosyal” istekleri var ki, sanki bunları yine AB Türkiye’den istiyormuş gibi hissettim bir an..
- Anadil eğitiminin korunması ve yaygınlaştırılması..
- Çocuklara okul öncesi dönemde bireysel destek verilerek “fırsat eşitliği” sağlanması..
- İşsiz gençlere daha nitelikli mesleki eğitim imkanı..
- Düşük gelirli ailelere daha etkin devlet desteği..
- Herkese geçim temini için bireysel “temel gelir” uygulaması..
- İşsizliğe karşı etkin ve kalıcı çözümler..
- Küçük ölçekli işletmelere uygun teşvikler..
- Toplumsal ve mesleki alanlara katılımda fırsat eşitliği..
Büyük parti, bunları niye istiyor?
Demek ki Almanya’da bunlar ya yapılmıyor veya yeteri kadar yapılmıyor..

Diyeceğim o ki..
Kendimizi küçük görmeyelim..
Sürekli olarak bize “sosyal, hukuksal, ekonomik ve siyasal” alanlarda nasıl olmamız gerektiğini söyleyip, “bunları yapmazsanız size AB’ye almayız” gibi laf edip küçümseyenlerin, önce kendilerine bir bakması gerekiyormuş..
Daha doğrusu; Türkiye’deki uygulamaları “çağdaş” bulmayanların sürekli olarak örnek gösterdiği Batı’nın, o dayattığı uygulamaları önce kendilerinin yapması gerekiyormuş..

İşte size iki çarpıcı örnek..
Bu görüntüdeki Batı’yı kimse kimseye “çağdaşlık örneği” olarak göstermesin artık..
Türkiye, Batı’dan bin kat daha uygar bir ülke..
Bize vizeyi, “Türkiye’nin insanından, dayanışmasından, gücünden korktukları” için vermiyorlar..
Bu milletin her ferdi, önce bunu beynine kazımalı..
Kazımalı ki..
“Bela nereden niye geliyor”u daha iyi anlasın..
Olur-olmaz insanların da, medyanın da, para babalarının da oyuncağı olmasın..