Uyuşturucu Belası Yayılmaya Devam Ediyor

Abone Ol

En gelişmişinden en geri kalmışına kadar bütün dünya ülkelerinde uyuşturucu belası güncelliğini korumaya devam ediyor. Her ülkenin kendine özgü koşulları var. Bu koşullara göre de belanın boyutu değişkenlikler gösteriyor.

Uyuşturucu denilince belli yaşın üzerindeki insanlarımız eski Türk filmlerine konu edilenleri anlıyorlar. Burada, uyuşturucu maddelerin neler olduğu konusuna belki bilmeden birilerine örnek olur diye yazmayacağım. Çok farklı türde uyuşturucu maddeler olduğunu biliyoruz. Ve çeşitlilik artmaya devam ediyor.

Bu yazıyı yazmamın sebebi şahit olduğum birkaç örnektir. Geçtiğimiz hafta sonu Finike’ye gitmiştim. Rutin olarak yapmış olduğum zirai ilaç bayisi ve çiftçi ziyaretleri sırasında tanıdığım insanların çocuklarının bu belanın etkisinde olduğunu duydum ve üzüldüm. Çünkü bir şehir merkezi bile olmayan bu yerlere bulaşması korkutucu.

Geçtiğimiz yıla göre bu bölgede uyuşturucu kullanımının arttığı net olarak ifade ediliyor. Sadece Finike ve Kumluca merkezde değil, artık eski adıyla köy ya da kasaba olarak anılan yerlerde de yaygınlaşıyor. Hatta kasabadan mahalleye dönüşen bir yerleşim biriminde gençlerin en az %30’u bu illetin pençesinde diye konuşuluyor.

Para trafiğinin fazla döndüğü ve dolayısıyla şımarıklığın arttığı bazı esnaflar arasında daha fazla deniliyor. Uyuşturucunun esiri olanlar arasında bazı tanınmış kişilerin olduğu da söyleniyor.

Evet, son yılların popüler olan bir uyuşturucu kullanımına da değinmeden edemeyeceğim. Önceleri tuvalet kağıdına, havlu kağıtlara emdirilen sentetik uyuşturucuların yeni kullanım aracı A4 kağıtları olmuş. A4 kağıt işi de nereden çıktı demeden edemedim.

Tanıdığım bir kişinin yetişmiş, delikanlı oğlu bu illeti kullanıyormuş ve babasının üzüntüsünü anlayamazsınız. “Ölsün de kurtulsun” demek bir baba için hiç de kolay değil.

İnsanlarımız kendi arasında emniyet neden önlem alamıyor diye sorguluyor. Okulların etrafına dikkat. Okul kantinlerine, okulların etrafındaki büfelere dikkat! Hele hele A4 kağıdı söz konusu ise çocuklarımızı nasıl koruyacağız?

Cezaevlerine girseler, oralarda çok daha kolay buluyorlarmış deniliyor.

Sadece bu sorular bile çaresizlik içinde olma ihtimalimizi gösteriyor.

Uyuşturucu ile mücadelede devletimiz bir şey yapmıyor diyemeyiz. Dağ köylerine kadar takip edildiğini biliyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Korkuteli’nin nüfusu az bir köyünde mezarlıkta operasyon yapıldığını duymuştuk. O köyün koca koca insanları bu işin içinde diye biliniyor.

Peki alınan önlemlere rağmen, oluşturulmaya çalışılan farkındalığa rağmen neden azalmak yerine artmaya devam ediyor? Bu işin bir yerlerinde sorun olduğu kesin.

Yetkililerimizin hem sağlık hem de güvenlik alanlarındaki uzmanlıkları hakkında haddimizi aşmamalıyız. Bizler elbirliğiyle üzerimize düşeni yapmalıyız.

Örneğin Antalyamızda Sivil Düşünce Derneği (SDD) tarafından 5-6 yıl önce önemli bir farkındalık çalışması yapılmıştı. Bu konuda bir dizi toplantılar ve etkinlikler hazırlanmıştı. Belki aynı dernek yeniden çok daha etkili şekilde bu konuyu masaya yatırır.

Cezaevlerinden, ortaokullara, liselere, üniversitelere, köylerden şehirlere, eğlence yerlerinde marketlere ve büfelere kadar toplumun her kesimine hitap edecek ve uyandırıcı çalışmalar yapılmalıdır. Yerel siyasetçilerden milletvekillerine, ilgili bakanlıklardan güvenlik ile ilgili kamu kurumlarına kadar herkesin üzerine büyük yük düşüyor.

Çünkü bu uyuşturucu belası gençlerimizi, yani geleceğimizi bizlerden alıyor. Geleceğimizi bağımlılığa mahkum etmeyelim.