Eğitim-Sen’den anket
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez, 2020-2021 eğitim öğretim yılının ikinci döneminin 15 Şubat Pazartesi günü ağırlıklı olarak uzaktan eğitim şeklinde başladığını hatırlatarak, “2020 Mart ayından itibaren pandemi nedeniyle büyük ölçüde uzaktan eğitim yapıldı. Bu süre içerisinde öğrenciler, veliler, öğretmenler birçok sorunla karşılaştı. Antalya’da 72 okulu kapsayan bir anket yaptık. Anketin sonuçlarına baktığımız zaman okullarımızın pandemi koşullarında eğitim öğretime hazır olmadığını görüyoruz” dedi.
‘Her türlü risk var’
1 Mart’ta ilkokullar, 8. ve 12. sınıfların yüz yüze eğitime başlayacağını hatırlatan Sönmez, “Bilim insanları ilk aşıdan yaklaşık 45 gün sonra antikorun oluşacağını söylüyorlar. Bu gösteriyor ki eğitim emekçileri henüz virüse karşı korunaklı değilken sınıflara girmeye başlayacaklar. Bu durumun riskli olduğunu bilim insanları söylüyor. Mutasyonlu virüsle ilgili birçok belirsizlik yaşanıyor. Yeni bir dalgaya yol açabileceği söyleniyor. Atılacak adımların bilimsel, sağlıklı ve devamlılık gözetilerek atılması gerekir” diye konuşu.
*Geçtiğimiz Mart ayından bu yana devam eden uzaktan eğitimde ne gibi sorunlar yaşandı? Sizce bu süreç başarılı mıydı?
**Covıid-19 virüsünün ülkemizde yayılmaya başlaması ile birlikte ilk alınan önlemlerden birisi okulların uzaktan eğitime geçirilmesi oldu. Uzaktan eğitim sürecinin en belirgin sorunu milyonlarca öğrencinin hem EBA üzerinden yapılan derslere hem de daha sonraki süreçte planlanan canlı derslere erişim sağlayamaması oldu. Eğitim Sen’in tespitlerine göre yaklaşık 6 milyon öğrenci uzaktan eğitimde eğitim süreçlerine dahil olamadı. Özellikle kalabalık yoksul ailelerin çocukları uzaktan eğitimi takip edecek araç gereçten yoksun oldukları için erişim sağlayamadılar. Milli Eğitim Bakanlığının ve yerel yönetimlerin tablet ve internet paketi dağıtma işi çok yetersiz kaldı. Erişimin sağlanamaması sadece kırsal bölgelerde değil. Kent merkezlerinde de milyonlarca öğrenci uzaktan eğitimde yer alamamış oldular.
*Uzaktan eğitim istenilen başarıya ulaştı mı?
**Bu durum eğitim öğretimde yaşanan eşitsizliği daha da derinleştirdi. Zaten özel okullarla, devlet okulları arasında var olan uçurum uzaktan eğitimle birlikte daha keskin hale geldi. Ekonomik durumu iyi olan ailelerin çocukları her türlü olanaklardan yararlanırken, yoksul ailelerin çocukları ise uzaktan eğitime dahi erişememe gibi bir tablo ile karşı karşıya kaldılar. Öğrencilerin tamamının liselere girişte, üniversiteye girişte aynı sınavlara tabi olacaklarını düşündüğümüz zaman yaşanan bu eşitsizlik çocuklarımızın, gençlerimizin bütün yaşamlarını etkileyecek bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Bu gerçekliğe bakarak uzaktan eğitimin başarılı olduğunu söylemek elbette mümkün değildir.
*Milli Eğitim Bakanlığı Mart ayının ilk haftasından itibaren uzaktan yapılan derslerin yüz yüze sınavını yapacak mı?
**Evet. Ne yazık ki Eğitim-Sen olarak ısrarla itiraz etmemize rağmen uzaktan yapılan eğitimin yüz yüze sınavlarını yapacak. Uzaktan eğitimde yaşanan eşitsizlikleri söyledim. Milyonlarca öğrenci ulaşamadığı derslerden sınav yapılacak. Bunun çok büyük bir haksızlık olduğunu söyleyebilirim. Bu notlar öğrencilerin daha sonra girecekleri merkezi sınavlarda etkili olacak. Bu nedenle bu yıl bütün öğrencilerin sınavsız bir şekilde sınıf geçmeleri sağlanmalıydı ve öğrencilerin eksik kaldığı konular sonraki süreçte telafi eğitimleri ile tamamlanmalıydı. Bakanlığın yapılacak olan sınavları iptal etmesi bu kaos ortamında daha rahatlatıcı bir karar olurdu.
*1 Mart’tan itibaren yüz yüze eğitim başlayacak. Okullar yüz yüze eğitime hazır mı?
**Geçtiğimiz hafta Eğitim-Sen Antalya Şubesi olarak Antalya’da 72 okulu kapsayan bir anket yaptık. Bu okullardaki iş yeri temsilcilerimiz ile yaptığımız anketin sonuçlarına baktığımız zaman okullarımızın pandemi koşullarında eğitim öğretime hazır olmadığını görüyoruz. Ankete katılan temsilcilerimizin büyük bölümü okullarında yardımcı personel yetersizliğine vurgu yapmışlardır. Yine yüzde 42’si okullarında yeterince hijyen maddesi bulunmadığını söylemiştir. Katılımcıların yarısı sınıf kapılarında el dezenfektanlarının bulunmadığını, yüzde 25’i ise sınıfların kalabalık olduğunu, ikiye bölünse dahi kalabalık olacağını belirtmiştir. Ankete katılan temsilcilerimizden yüzde 61’i okullarındaki öğretmenler odalarının pandemi koşullarına uygun olmadığını belirtmiştir. Anketteki daha birçok maddeyi incelediğimizde okulların yüz yüze eğitime hazırlanmadığını, bu konuda Milli Eğitim Bakanlığının bir gayretinin olmadığını göstermektedir. Oysa biz öğretmenler en değerli eğitimin yüz yüze eğitim olduğunu biliyoruz. Bu nedenle yüz yüze eğitimin bir an önce başlatılması için okulların hazırlanmasını ve eğitim emekçilerinin ivedilikle aşılanmasını istiyoruz. Birçok ülke bunu başardı. Bu dönemde okullara ek ödenek verilmeli. Hijyeni sağlayacak personel alınmalı. Seyreltilmiş sınıflar için ihtiyaç kadar öğretmen ataması yapılmalı. Okulun bütün kuralları pandemi koşullarına uygun olacak şekilde yeniden tariflenmeli. Milli Eğitim Bakanlığı bu süreçte alacağı kararları eğitimin bileşenleri ile tartışmalı, kararları ortaklaştırmalı.
*Milli Eğitim Bakanı öğretmenlerin Şubat sonunda aşılanacağını söyledi. Bunu yeterli bulmuyor musunuz?
**Elbette bu önemli bir adım fakat 1 Mart’ta ilkokullar, 8. ve 12. sınıflar yüz yüze eğitime başlayacaklar. Bilim insanları ilk aşıdan yaklaşık 45 gün sonra antikorun oluşacağını söylüyorlar. Bu gösteriyor ki eğitim emekçileri henüz virüse karşı korunaklı değilken sınıflara girmeye başlayacaklar. Bu durumun riskli olduğunu bilim insanları söylüyor. Kaldı ki mutasyonlu virüsle ilgili birçok belirsizlik yaşanıyor. Yeni bir dalgaya yol açabileceği söyleniyor. Bütün bu gerçekliklerle atılacak adımların bilimsel, sağlıklı ve devamlılık gözetilerek atılması gerekir. Ne yazık ki Milli Eğitim Bakanlığı bu süreçte bütün adımlarını deneme yanılma yöntemini kullanarak attı.
RÖPORTAJ: Esra ALTUNKES
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez, 2020-2021 eğitim öğretim yılının ikinci döneminin 15 Şubat Pazartesi günü ağırlıklı olarak uzaktan eğitim şeklinde başladığını hatırlatarak, “2020 Mart ayından itibaren pandemi nedeniyle büyük ölçüde uzaktan eğitim yapıldı. Bu süre içerisinde öğrenciler, veliler, öğretmenler birçok sorunla karşılaştı. Antalya’da 72 okulu kapsayan bir anket yaptık. Anketin sonuçlarına baktığımız zaman okullarımızın pandemi koşullarında eğitim öğretime hazır olmadığını görüyoruz” dedi.
‘Her türlü risk var’
1 Mart’ta ilkokullar, 8. ve 12. sınıfların yüz yüze eğitime başlayacağını hatırlatan Sönmez, “Bilim insanları ilk aşıdan yaklaşık 45 gün sonra antikorun oluşacağını söylüyorlar. Bu gösteriyor ki eğitim emekçileri henüz virüse karşı korunaklı değilken sınıflara girmeye başlayacaklar. Bu durumun riskli olduğunu bilim insanları söylüyor. Mutasyonlu virüsle ilgili birçok belirsizlik yaşanıyor. Yeni bir dalgaya yol açabileceği söyleniyor. Atılacak adımların bilimsel, sağlıklı ve devamlılık gözetilerek atılması gerekir” diye konuşu.
*Geçtiğimiz Mart ayından bu yana devam eden uzaktan eğitimde ne gibi sorunlar yaşandı? Sizce bu süreç başarılı mıydı?
**Covıid-19 virüsünün ülkemizde yayılmaya başlaması ile birlikte ilk alınan önlemlerden birisi okulların uzaktan eğitime geçirilmesi oldu. Uzaktan eğitim sürecinin en belirgin sorunu milyonlarca öğrencinin hem EBA üzerinden yapılan derslere hem de daha sonraki süreçte planlanan canlı derslere erişim sağlayamaması oldu. Eğitim Sen’in tespitlerine göre yaklaşık 6 milyon öğrenci uzaktan eğitimde eğitim süreçlerine dahil olamadı. Özellikle kalabalık yoksul ailelerin çocukları uzaktan eğitimi takip edecek araç gereçten yoksun oldukları için erişim sağlayamadılar. Milli Eğitim Bakanlığının ve yerel yönetimlerin tablet ve internet paketi dağıtma işi çok yetersiz kaldı. Erişimin sağlanamaması sadece kırsal bölgelerde değil. Kent merkezlerinde de milyonlarca öğrenci uzaktan eğitimde yer alamamış oldular.
*Uzaktan eğitim istenilen başarıya ulaştı mı?
**Bu durum eğitim öğretimde yaşanan eşitsizliği daha da derinleştirdi. Zaten özel okullarla, devlet okulları arasında var olan uçurum uzaktan eğitimle birlikte daha keskin hale geldi. Ekonomik durumu iyi olan ailelerin çocukları her türlü olanaklardan yararlanırken, yoksul ailelerin çocukları ise uzaktan eğitime dahi erişememe gibi bir tablo ile karşı karşıya kaldılar. Öğrencilerin tamamının liselere girişte, üniversiteye girişte aynı sınavlara tabi olacaklarını düşündüğümüz zaman yaşanan bu eşitsizlik çocuklarımızın, gençlerimizin bütün yaşamlarını etkileyecek bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Bu gerçekliğe bakarak uzaktan eğitimin başarılı olduğunu söylemek elbette mümkün değildir.
*Milli Eğitim Bakanlığı Mart ayının ilk haftasından itibaren uzaktan yapılan derslerin yüz yüze sınavını yapacak mı?
**Evet. Ne yazık ki Eğitim-Sen olarak ısrarla itiraz etmemize rağmen uzaktan yapılan eğitimin yüz yüze sınavlarını yapacak. Uzaktan eğitimde yaşanan eşitsizlikleri söyledim. Milyonlarca öğrenci ulaşamadığı derslerden sınav yapılacak. Bunun çok büyük bir haksızlık olduğunu söyleyebilirim. Bu notlar öğrencilerin daha sonra girecekleri merkezi sınavlarda etkili olacak. Bu nedenle bu yıl bütün öğrencilerin sınavsız bir şekilde sınıf geçmeleri sağlanmalıydı ve öğrencilerin eksik kaldığı konular sonraki süreçte telafi eğitimleri ile tamamlanmalıydı. Bakanlığın yapılacak olan sınavları iptal etmesi bu kaos ortamında daha rahatlatıcı bir karar olurdu.
*1 Mart’tan itibaren yüz yüze eğitim başlayacak. Okullar yüz yüze eğitime hazır mı?
**Geçtiğimiz hafta Eğitim-Sen Antalya Şubesi olarak Antalya’da 72 okulu kapsayan bir anket yaptık. Bu okullardaki iş yeri temsilcilerimiz ile yaptığımız anketin sonuçlarına baktığımız zaman okullarımızın pandemi koşullarında eğitim öğretime hazır olmadığını görüyoruz. Ankete katılan temsilcilerimizin büyük bölümü okullarında yardımcı personel yetersizliğine vurgu yapmışlardır. Yine yüzde 42’si okullarında yeterince hijyen maddesi bulunmadığını söylemiştir. Katılımcıların yarısı sınıf kapılarında el dezenfektanlarının bulunmadığını, yüzde 25’i ise sınıfların kalabalık olduğunu, ikiye bölünse dahi kalabalık olacağını belirtmiştir. Ankete katılan temsilcilerimizden yüzde 61’i okullarındaki öğretmenler odalarının pandemi koşullarına uygun olmadığını belirtmiştir. Anketteki daha birçok maddeyi incelediğimizde okulların yüz yüze eğitime hazırlanmadığını, bu konuda Milli Eğitim Bakanlığının bir gayretinin olmadığını göstermektedir. Oysa biz öğretmenler en değerli eğitimin yüz yüze eğitim olduğunu biliyoruz. Bu nedenle yüz yüze eğitimin bir an önce başlatılması için okulların hazırlanmasını ve eğitim emekçilerinin ivedilikle aşılanmasını istiyoruz. Birçok ülke bunu başardı. Bu dönemde okullara ek ödenek verilmeli. Hijyeni sağlayacak personel alınmalı. Seyreltilmiş sınıflar için ihtiyaç kadar öğretmen ataması yapılmalı. Okulun bütün kuralları pandemi koşullarına uygun olacak şekilde yeniden tariflenmeli. Milli Eğitim Bakanlığı bu süreçte alacağı kararları eğitimin bileşenleri ile tartışmalı, kararları ortaklaştırmalı.
*Milli Eğitim Bakanı öğretmenlerin Şubat sonunda aşılanacağını söyledi. Bunu yeterli bulmuyor musunuz?
**Elbette bu önemli bir adım fakat 1 Mart’ta ilkokullar, 8. ve 12. sınıflar yüz yüze eğitime başlayacaklar. Bilim insanları ilk aşıdan yaklaşık 45 gün sonra antikorun oluşacağını söylüyorlar. Bu gösteriyor ki eğitim emekçileri henüz virüse karşı korunaklı değilken sınıflara girmeye başlayacaklar. Bu durumun riskli olduğunu bilim insanları söylüyor. Kaldı ki mutasyonlu virüsle ilgili birçok belirsizlik yaşanıyor. Yeni bir dalgaya yol açabileceği söyleniyor. Bütün bu gerçekliklerle atılacak adımların bilimsel, sağlıklı ve devamlılık gözetilerek atılması gerekir. Ne yazık ki Milli Eğitim Bakanlığı bu süreçte bütün adımlarını deneme yanılma yöntemini kullanarak attı.
RÖPORTAJ: Esra ALTUNKES