Geçtiğimiz hafta Cuma günü yapılan Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, MHP İl Başkanı Osman Çetin şov vardı..
İzledik!..
Çetin, MHP’den Kumluca ve Büyükşehir Belediye Meclis üyeliklerine seçilen Halil Karataş’ın Ak Parti’ye geçmesini hazmedememesinden dolayı meclis salonunda, “İradesini satmak karısını satmaktan farksızdır” diyerek haykırması, büyük tepki çekti.
Nitekim MHP il başkanı Osman Çetin’in bu sözleri yerel olsun, ulusal olsun birçok gazetede aynen yer aldı.
O haberleri okuyanların çoğunluğu da, meclis salonunda olduğu gibi tepkiyle karşıladığı bir gerçek.
Zira Çetin hiç de hoş olmayan bir tabir kullanmıştı.
Ne demek iradesini satmak karısını satmakla eş değerdir sözleri?
Bir icraatta bulunan kişinin günahını evdeki günahsız neden çeksin?
Hiç mi analara, bacılara saygı kalmadı?
Ve bu şov olayından iki gün sonra. Yani, Pazar günü.
MHP Finike Belediye Meclis Üyesi ile 600 CHP’li Ak Parti saflarına katıldı.
Bir gün sonra da, yine ASAT’ta Büyükşehir Belediyesi’nin devam meclisi vardı. Osman Çetin yine meclise geldi.
Çetin’i orada görünce, “Hayrola başkan, galiba yine şov var” soruma, “Yok öyle bir şey” demez mi?
Sanırım Kumluca-Finike arasındaki farktan olsa gerek!..
Çuvaldızı başkasına batırıyorsan hiç olmazsa iğneyi de il başkanı olarak kendine batıracaksın ki, seni samimi görsünler.
** ** ** ** ** **
Konu hazır siyasetten açılmışken, siyasetin nasıl cin işi olduğu konusunda kovana çomak sokmak isteyen o kadar çok ki, malumunuz Antalya emekli cenneti. Emeklinin de pek yaptığı fazla iş yok. Dolayısıyla çok konuşup, çok bilgi sahibi olurlar..
Konyaaltı Belediyesi’nin yaptırdığı emekli kahvesinde oturmuş, tanıdık üç-dört ağabeyimizle sohbet ediyoruz.
Bu arada bendeniz de emeklidir kendileri, sohbet döndü dolaştı meclis üyeliklerine geldi.
Bir dostumuz öyle bir iddialı konu ortaya attı ki, söylediklerini duyunca şaştım kaldım.
Anlattıklarını da hakikaten ağzım açık dinledim.
Mehmet amca başladı anlatmaya.
CHP’li Konyaaltı Belediye Meclis üyesi Mehmet Hacı Arifoğlu eski bir DYP ve DP’liymiş. 30 Mart seçimleri öncesi CHP’ye katılmış ve meclis üyesi seçilmiş.
“Eeee ne varmış bunda” dedim, elini yüzüme doğru uzattı, ‘Dur hele bir devamını bekle’ dercesine.
“Herkes istifa sonrası Arifoğlu’nun AK Parti saflarına katılıp orada siyaset yapacağını umdu. Ama resmen sağ gösterip, sol vurmuştu. Kendisi Muratpaşa’da oturur, neden Konyaaltı’ndan aday olur ki?”
“Neden” dedim..
“Oğlum sen kaç aylıksın” demez mi?
Başımı eğdim dinlemeye devam ettim..
“Mehmet Hacı Arifoğlu’nun Kırcami’nde bir sürü yeri var. Muratpaşa Belediye Meclis Üyesi olarak mı Kırcami planlamasında daha etkin müdahil olabilir, Konyaaltı’ndan meclis üyesi olmasıyla mı?
Oradaki herkes, “Tabi ki Konyaaltı’ndan demesiyle, bendenizden de, “Vay uyanık vaaay” demekten kendimi alamadım.
“Tabi vay ya” cevabını yüzüme yapıştırdı.
“Ben kendi şahsi menfaatimi düşünsem, Muratpaşa’dan aday olurdum, Konyaaltı’ndan değil” savunmasıyla işin içerisinden yağ gibi sıyrılma zihniyeti..
“CHP’nin de Konyaaltı’nda garanti olduğunu bildiğinden işi baştan garantilemiş desenize” diye atıldı Haşim amcamız..
Müsaade isteyip emekliler kahvesinden ayrılıp, soluğu ofiste aldım.
Kafama takıldı..
Sahi Hacı Arifoğlu ağabey. DYP ve DP’li olduğun halde neden CHP’ye geçiş?.
Bir neden içerikli sorum daha olacak..
Muratpaşa’da oturuyor olmana, Kırcami’nde arazin bulunmana karşın, Muratpaşa değil de niçin Konyaaltı Belediye Meclis üyeliği?