Öğrenci Veli Derneği (VELİ-DER) Antalya Şube Başkanı Tülin Koç, eğitim sisteminde yaşanan sorunlara değinerek çözüm önerilerini paylaştı. Başkan Koç, "Ülkemizde her 3 çocuktan 1’i yoksul, her 5 çocuktan biri okula aç gidiyor. Düzenli sosyal yardım alan aile sayısı yaklaşık 4 milyon. Ailesi tarafından temel ihtiyaçları karşılanamayan çocuk sayısı ise 171 bin 895. Bu sayının 2025 yılında 200 bine ulaşacağı öngörülüyor. Bu çocukların her biri yetersiz beslenme, yani açlık ile mücadele ediyor. Bu nedenle ‘ücretsiz okul yemeği’ programı hayati önem taşımakta ancak siyasi iktidarın gündeminde bulunmamaktadır. Veliler olarak yaklaşık 4,5 yıldır Bakanlıktan, okullarda sağlıklı ve nitelikli bir öğün yemek ile temiz içilebilir su talebimiz karşısında Bakanlık sessiz kalmayı tercih etmektedir. Evde sağlıklı beslenemeyen çocukların en azından okulda aç kalmaması gerektiğini savunan Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu olarak, 21-22 Eylül tarihlerinde Ankara’da düzenleyeceğimiz ‘Ücretsiz Okul Yemeği Hemen Şimdi!’ gündemli çalıştayımıza Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı temsilcilerini katılmaya davet ediyoruz" dedi.
Anayasaya aykırı bağış
Okullarda istenilen kayıt parası uygulamasına değinen Koç, “Daha okullar açılırken, ilk etapta okul aile birlikleri tarafından, veliler ‘kayıt parası’ adı altında, Anayasaya aykırı olarak bağış yapmaya zorlanmaktadır. Bu konuda kamu okulları, özel okullarla adeta yarışmaktadır.Bunun dışında bir öğrencinin kıyafet, çanta ve kırtasiye masrafı, sınıf seviyelerine ve okul kademelerine göre 3 bin lira ila 6 bin lira arasında değişkenlik göstermektedir. Kırtasiye ve belirli gün ve haftalarda yapılan etkinlikler için giderler yaklaşık ayda 3 bin lirayı bulmaktadır. Servis ücretleri ise, 2024-2025 öğretim yılı için, Antalya bazında yapılan yüzdelik zamlarla aylık 1.740-1890 lira. Yine bir öğrencinin beslemesi için yapacağı kantin masrafı günlük en az 100 liradır. Bir öğrencinin ailesine bir aylık eğitim maliyeti, (öğrencinin servis yerine toplu taşım araçlarını kullandığını var sayarsak) 5.000 ila 10.000 lira aralığındadır. Ülkemizde asgari ücretin standart ücret haline geldiği, yani çalışanların yüzde 60’ının 17.000 lira aldığı düşünülürse bu ailelerin çocuklarını okutmak için ne kadar zorlandığını tahmin etmek zor değildir” diye konuştu.
Okul terkleri alarm veriyor!
Okul terkinin en önemli nedenin yoksulluk olduğunu hatırlatan Koç, “Eğer ailede okul çağında iki veya daha fazla çocuk varsa, biri veya birkaçı eğitimden çekilmektedir. Eğitimden çekilenler de genellikle kız çocuklarıdır Eğitim Reformu Girişimi (ERG), Eğitim İzleme 2023 yılı raporuna göre 2022-23 öğretim yılında zorunlu eğitim çağındaki yaklaşık 442 bin 643 çocuk eğitimin dışında kaldı. Okul terki demek çocuk işçi, çocuk evliliği, suça bulaşan çocuk, sokakta risk altında yüzlerce çocuk demektir. Ekvator, Moğolistan, Peru ve Mısır gibi ülkeler kendi bütçeleriyle öğrencilerine günlük ücretsiz bir öğün yemek sağlayabiliyor. Ülkemizde, öğrencilerimizin ücretsiz bir öğün yemek ihtiyacını karşılayabilir. Sağlığa, eğitime ve beslenmeye kaynak bulamayan iktidar, Kamu Özel İşbirliği kapsamında hazine garantili projeler ya da Kur Korumalı Mevduat gibi sermayeye para aktarma araçları söz konusu olduğunda rahatlıkla vergilerimizi kaynak kullanmakta ve ödemeler geciktirilmeksizin yapılmaktadır. Yine 23 yıldır devletten 220 milyon dolarlık ihale alan holdinglerin 128 kez vergi affından yana tercihini kullanabilmektedir. Bu durum, iktidarın tercihini yoksul emekçi halktan yana değil, sermayeden yana yaptığını göstermektedir” şeklinde konuştu.
MESEM programının zararları
MESEM uygulaması ve programına dikkat çeken Koç, “Bu tercihler sadece okulda bir öğün yemek talebiyle sınırlı değil, özellikle MESEM uygulamasında, barınma, taşımalı eğitim ve eğitimin dinselleştirilmesi gibi eğitimin diğer konularında da kendini göstermektedir. 1977 yılında, örgün eğitimin dışında kalmış gençlere mesleki eğitim ve beceri kazandırmak amacıyla kurulan ve açık öğretim kapsamında yer alan Çıraklık Eğitim Merkezleri (ÇEM), daha sonra Mesleki Eğitim Merkezi (MEM) adını almış; 20. Milli Eğitim Şurası'nda alınan kararla bu okullar, Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri ile birleştirilerek örgün eğitim kapsamına alınmış ve isimleri Meslek Edindirme Merkezi (MESEM) olarak değiştirilmiştir. Bu okulların işlevi, ortaokulu bitirmiş, lise eğitimini tamamlamış ya da tamamlayamamış gençlere meslek kazandırmaktır. Patronlar açısından MESEM uygulaması büyük bir fırsattır. Ancak, aynı uygulama çocuk işçiler için adeta bir cehennemdir. Çünkü asgari ücretin üçte biri gibi düşük bir maaşla çalıştırılan çocuklarımız, her an iş cinayetlerine kurban gitme riskiyle karşı karşıyadır. 2021 yılında MESEM programının hayata geçirilmesinden bugüne kadar, 316’sı erkek, 20’si kadın olmak üzere toplamda 336 öğrenci iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir” dedi.
‘Kamusal eğitimden uzaklaşıldı’
Kamusal eğitimden uzaklaşıldığını hatırlatan Koç, "Eğitim sistemimizin en önemli ve can alıcı sorunlarından biri de, iktidarın kendi ideolojisine uygun nesiller yetiştirmek amacıyla sık sık eğitim sistemiyle oynayarak laik, bilimsel, demokratik ve kamusal eğitimden uzaklaşmasıdır. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında 4+4+4 uygulamasıyla başlayan eğitimdeki geri gidişler, sınav sistemlerinde yapılan değişikliklerle çocuklarımızın zorla imam hatiplere yönlendirilmeleri, tarikat ve cemaatlerle protokoller imzalanması, ÇEDES uygulamasıyla okullara imamların sokulması, zorunlu seçmeli din dersleriyle dini içerikli ders saatlerinin artırılması ve en sonunda, tüm karşı çıkışlara rağmen, çağ dışı ve bilim dışı müfredatın dayatılmasıyla bugünkü noktaya gelinmiştir. Ayrıca, ailelerinden uzakta eğitim görmek zorunda olan çocuklarımızın barınma sorunu özellikle çözülmeyerek tarikat ve cemaat yurtlarına mecbur bırakılmaktadır. Bu yurtlarda çocuklarımızın başına neler geldiğini çok iyi biliyoruz. Bu durum kabul edilemez. Eğitim, sağlık, beslenme gibi en temel haklardan biri olan barınma hakkı devlet tarafından çocuklarımıza sağlanmalıdır" diye konuştu.
ESRA ALTUNKES