Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Gıda Komisyonu Üyesi ve Emekli Prof. Dr. Fikret Nafi Çoksöyler, tüketiciyi yanıltan etiketlere yeni tedbirlerin geleceğinin açıklanmasından sonra etiket fiyatlarındaki değişiklik ile ilgili “Marka adlarını kullanırken bir aldatmaya gitmeleri çok riskli olduğundan göze alamazlar. Yanlış etiket, yanlış beyana girer, dolayısıyla satıcı firma ilgili kanuna göre cezalandırılır” dedi. Bir mal veya hizmet satılırken, ona talip olan tüketiciye yönelik en önemli iletişim aracının etiket olduğunu söyleyen Prof. Dr. Fikret Nafi Çoksöyler, etiketin asıl amacının mal veya hizmeti satın almadan önce tüketicinin fiyatla ilgili bilgi sahibi olmasına yardımcı olduğunu belirtti.
‘Birim fiyatı önemli’
TÜKONFED Üyesi Çoksöyler, “Şimdiki etiket yönetmeliğindeki değişikliklerle lokanta, pastane, berber ve benzeri tüm hizmet veren iş yerlerinde her kapıya girişte görünür olacak şekilde ‘Fiyat tarifeleri yanlış anlamaya yer vermeyecek şekilde asılmalıdır’ deniliyor. Ancak etiket, reklam gibi tüketici ve satıcı arasında bir iletişim aracı ve bu aracı hileli bir şekilde kullanmaya çalışan sonsuz sayıda satıcı olduğundan yönetmelikte gözden kaçan her türlü hile potansiyeli ve yanlış kullanım yolu kötü niyetli satıcı tarafından keşfedilecektir” dedi. Tüketicide ‘ucuz’ hissi uyandırdığı için pahalı ve küçük ölçüde alınan ürünlerin, yarım kilo veya 250 gramı şeklinde fiyatının verildiğini belirten Çoksöyler, “Bu tip uygulamalar tüketiciyi manipüle ettiği için yasaktır. O ürünün birimi ne ise etikete onun fiyatı yazılmalı ve yanına birim de belirtilmelidir. Önceden fabrikasında standart ağırlıklarda paketli ürünlerin fiyatları bulundukları rafta birim fiyatları yazılıydı. Ancak mevzuat gereği aynı etiket üzerinde birim fiyatının da yazılı olması şarttır. O nedenle bilinçli tüketici paket fiyatının değil, birim fiyatının ucuz olduğu ürünü tercih eder” diyerek tüketicinin etiket üzerindeki satın alma tutumunu açıkladı.
‘Etiket görünür yerde olmalı’
Tarife ve fiyat listelerinin tüketicinin görebileceği yerde olması gerektiğini belirten Çoksöyler, hizmet veya mal çeşidinin çok sayıda olduğu pastane, kafeterya, lokanta ve self servis yapılan yerler için yeni bir düzenleme yapıldığını belirterek, “Buna göre kendi özel alanı, katı veya binası bulunan lokanta ve kafeterya ve pastanelerde her giriş kapısında liste bir tablo veya levhada yazılı olmalıdır ve masa üzerinde de aynı liste bulunmalıdır” şeklinde ifade etti. Çoksöyler, bu sistemin ise günümüzde AVM’lerde masalarda başka işletmelerle ortak kullanıldığından bu masaların üzerinde bir işletmenin fiyat listesinin bulunmasının uygun olmadığını, ancak hem sipariş verilen noktada hem de ödeme yapılan noktada müşterinin bulunduğu yerden kolayca görünür ve okunabilir puntolarla yazılmış listelerin olmasının zorunlu olduğunu vurguladı.
‘Servis ücreti’ hususu
Fiyatın, örneğin birim fiyatının ne olduğu noktasında, fiyat etiketinin, o ürünün her türlü vergi ve maliyet unsurlarını içeren fiyatı olduğunu açıklayan Çoksöyler, “Ancak lokanta, kafeterya ve benzeri yerlerde faturaya servis ücreti de yansıtılmaya başlandı. Aslında ‘servis ücreti’ denilen husus da elektrik, gaz, işçilik gibi maliyetin unsurlarından birisidir ve bu nedenle ürün fiyatının içinde olmalıdır. Fakat son zamanlarda artan fiyatlar ve azalan gelirler neticesinde insanlar bahşiş bırakmadığından işletmeler bu bahşişi zoraki alma yoluna gitmişler ve faturaya mal bedelinin yüzde 10-15’i oranında yansıtmaya başlamışlardır. Maalesef mevzuatta bu hususa belirsiz bir şekilde izin verilmiş (Fiyat etiketi yönetmeliği Madde 8/2) ama servis ücreti veya başka bir isim ile alınacak giderin ‘fiyat listesinde’ yazılması zorunluluğunu getirmiştir. Bu durumda tüketiciye düşen, bu işletmelere girişte bulunan fiyat listesinde bu ücretin ve oranının ne olduğuna siparişi vermeden önce bakmak ve gerekirse sipariş vermeden kalkmaktır. Eğer fiyat listesinde veya menüde yazmadığı halde kasada servis ücreti tahsil edilmeye çalışılırsa tüketici tamamen haklıdır ve mutlaka tutanağını tutup fatura veya kasa fişi çıktısını da alıp hakem heyetine başvurmalı veya sadece zabıtaya başvurmalıdır” dedi.
‘Firma cezalandırılır’
Fiyat etiketi koymanın zorunlu olduğunu ve cezasının her yıl güncellendiğini vurgulayan Çoksöyler, cezanın her sene çıkan 6502 ve 6502 sayılı kanunun ceza ile ilgili hükümleri çerçevesince yenilendiğini söyledi ve şöyle dedi: “Günümüzde fiyatlar hızla yükselmekte. Bazen marketlerde haftada iki defa bile fiyat değişikliğine şahit oluyoruz. Bu hızlı değişimi masum bir ifade ile marketler uygulamakta zorlandıkları için bazen fiyat etiketinde yazan, kasada tahsil edilenin gerisinde kalıyor. Belki de rafta fiyatların ucuz gözükmesi de istenen bir husus olabilir. İndirim yapılan ürünlerde bunun tersi de mümkün olabilir. Raftaki fiyat etiketinin henüz değiştirilmediği, ama kasada indirimin uygulandığı durumda bu sefer kasa fiyatı daha düşük çıkacaktır. Mevzuat bu noktada gayet açıktır. Fiyat etiketi yönetmeliği Madde 10/1’e göre bu fiyatlardan hangisi tüketici lehine ise o kullanılır. Etiket üzerinde ‘lezzetli, güzel’ gibi kelimeler kullanılmaz ama ürünün cinsi anlamında ‘organik siyah zeytin’ gibi onun niteliğini bir anda değiştiren kelimeler olabiliyor. Bu durumda tüketici bunun sertifikasını sorabilir ve isteyebilir. Ama yine de tüketicinin takip etmeyeceğini düşünerek birçok ekleme yapabiliyorlar. Yalnız, marka adlarını kullanırken bir aldatmaya gitmeleri çok riskli olduğundan göze alamazlar. Çünkü o markanın sahibi hemen dava açarak yüklü bir tazminat talebinde bulunabilir. Yanlış etiket, yanlış beyana girer, dolayısıyla satıcı firma yukarıda belirtilen ilgili kanuna göre cezalandırılır.”
İndirimli satışlara dikkat!
“Tüketicide algı yaratma yollarından biri de indirimli satışlarda olmaktadır. Malum stokları tüketme, model değiştirme, mevsim sonu ve benzeri gibi çeşitli nedenlerle indirimli satışlar yapılmaktadır. Mevzuatta indirim etiketinin nasıl yazılacağı çok açık tanımlanmıştır, başta önceki fiyat ve üzerine bir çizgi altına indirimli fiyat yazılır. Ancak algı yaratma önceki fiyat üzerinde olmaktadır. Mesela satıcı buraya geçmişteki bir yüksek fiyatını yazarak ‘çok indirim yaptık’ algısını yaratmak isteyecektir. Ancak mevzuat bu konuda da nettir. Dayanıklı mallarda bir önceki fiyat o ay içinde o malın en düşük fiyatıdır. Mevzuata göre bilinçli bir tüketici fiyatları izlediği için ciddi bir firma mevzuata uyacaktır. Gıda gibi dayanıksız mallarda ise bir önceki fiyat, indirimli fiyat öncesi kullanılan fiyattır. Burada bir günlük bile olsa mevzuata da uyarak yüksek bir fiyat, indirim öncesi fiyat olabilir. Bu yüzden dikkatli ve titiz süpermarket tüketicilerinin varlığı çok önemli. Onlar mutlaka böyle bir algı çalışmasının da farkına vararak gerçek veya yalancı indirimi birbirinden ayırabilecektir.”
ARZU YAVUZ