Yaşam hakkı savunucuları, hükümetin sokak hayvanlarına yönelik yeni yasa düzenlemesini Türkiye’de eş zamanlı olarak toplanarak protesto etti. Antalya Attalos Meydanı’ndaki basın açıklamalarını hayvan severler Özlem Gezirci, Göksen Uludüz ve Eda Zorluoğulları okudu. Tasarıyı kabul etmediklerine dikkat çeken Özlem Gezirci, “Bu kanlı tasarıyı hazırlayanlara soruyoruz? 20 senedir belediyeler kısırlaştırma yapmaz hayvanlar çoğalırken aklınız neredeydi? Siz alemi kör milleti aptal mı sanıyorsunuz? Ötenazi diye hayvanları öldürmeye başka başka isimler bularak milleti kandıracağınızı mı sanıyorsunuz? Öldürme sözünü kullanmaya korktuğunuz için mi ötenazi kelimesinin arkasına sığınıyorsunuz? Niçin doğrudan öldüreceğiz diyemiyorsunuz? Eğer kamu güvenliği ve toplum sağlığını çok düşünüyorsanız katilleri, canileri, uyuşturucu mafyalarını hedefe koysanıza. Gücünüz bu gariban hayvanlara mı yetiyor? Sokağa çıktığınızda bir köşede size masumca bakan kedinin gözlerine siz de bakabilecek misiniz? Kendi iradesi dışında bu vahşi dünyanıza gelmiş olan kara burunlu bir köpeğin gözlerine bakabilecek misiniz? Milyonlarca kedi köpek öldürülürken, evinize gittiğinizde çoluk çocuğunuzun gözlerine bakabilecek misiniz?” diye sordu.
‘Tarih sizi yargılayacak’
‘Hani hayvanları mal kapsamından can kapsamına almıştınız? Can kapsamına aldığınız bu canların canını nasıl alacaksınız?’ diye soran Gezirci, “Siz Rümeysa Kadak, siz Özlem Zengin, ana yüreklerinizle milyonlarca hayvanın katline seyirci kalacak mısınız? Siz Bahadır Yenişehirlioğlu, öldürmenin kırk çeşit senaryosu yazılan bu tasarı sizin raporunuza göre mi tasarlandı? Bütün tasarı kedi ve köpeklerin nasıl öldürüleceği konusunda uluslararası sözleşmeler, kanunlar ve gerçekler çarpıtılmıştır. Ey tasarıyı hazırlayanlar, hayvanların öldürülmesi üzerine verdiğiniz bu emeği yıllardır kanunun uygulatılmasına vermiş olsaydınız, bugün sahipsiz hayvan üremesi kontrol altına alınmış olacaktı? Siz bakanlık bürokratları, gönüllü varlığından bu kadar mı korktunuz ki yerel hayvan koruma görevliliğini kaldırdınız? Şimdi 100 sene önce hayvanları Hayırsız Adaya yollayanları lanetliyoruz. 100 sene sonra da bugün bu kanunu çıkarmaya çalışanlar lanetlenecek. Tarih sizi yargılayacak. Andımız olsun ki size bu hayvanları öldürtmeyeceğiz” dedi.
‘Görev ihmali var’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen Göksen Uludüz ise, “Dünyaya örnek olarak 2004 yılında ana hükmü belediyelerin bakımevi kurup kısırlaştırma yapması olarak çıkartılan Hayvanlar Koruma Kanunu’na rağmen, hala daha 1389 belediyenin 1200’e yakınında bakımevi de yok kısırlaştırma da yok. Kısırlaştırma yapmayan belediyelerin görev ihmali ile hayvanlar aç sefil yaşam savaşı verilen çoğalan hayvanlardan dolayı vatandaş da muzdarip ve şikayetçi olduğunda, belediyeler bu hayvanları toplarken birazını öldürüp, kalanları da birbirlerine, başka ilçelere, beldelere çöplüklere, ormanlara ve otobanlara atıyor. Atılan hayvanlar üremeye devam ediyorlar. Bu katliam ve üreme döngüsü devam ediyor. Bizler 20 yıl boyunca hayvan severler, gönüllüler ve STK’lar olarak, belediyelerin bakımevi kurup kısırlaştırma yapması için yetkili kurumlarca belediyelere denetim, idari ve cezai yaptırım gelsin diye mücadele ettik etmeye de devam ediyoruz. Fakat yasayı uygulamayan ve görev ihmalinde bulunmaya devam eden belediyelere, yetkili kurumlarca ne denetim yapıldı ne de idari cezai bir yaptırım getirildi. Ve şimdi, bir kısım bürokratlar ve bazı siyasiler belediyelerin görev ihmallerinin bedelini, kendi iradeleri dışında bu dünyaya gelen hayvanları öldürerek bu masumlara ödetmek istiyorlar” şeklinde konuştu.
‘Yasa kan kokuyor’
Eda Zorluoğulları ise teklifin geri çekilmesini isteyerek, “Oysa, bürokratların da bilmediği bir gerçek, sokak hayvanlarının ana kaynağı, Türkiye’de bulunan 20 bine yakın köyde yaşayan tarım ve hayvancılıkla uğraşan 10 milyonlarca vatandaşın canını, malını, davarını koruyan 100 binlerce sahipli bekçi ve çoban köpeklerinin, sahiplerince beldelere ilçelere atılan ve sonra da sokak köpeği denilen yavrularıdır. Bu sahiplerince atılan bekçi çoban köpeği yavrularının, büyüyüp artık sahipsiz sokak köpeği olmadan ve çapraz üremeye girmeden kısırlaştırılması sağlanmaz ise üreme devam edecektir. Tarım ve hayvancılık yapanların ve evini malını canını korumak için kapısında bekçi köpeği olan köylünün köpeklerini elinden almak veya kısırlaştırmak mümkün olamasa da, bunların şehirlere kırsala atılan yavruları kısırlaştırılırsa üreme kontrol altına alınır. Bu gün bir kısım bürokrat ve siyasilerin ‘saldırgan olanlar toplanacak uyutulacak öldürülecek’ diyerek ölümlerden ölüm biçmeye çalıştıkları bir insanlık ayıbı olan öldürülmeleri yasaya konmaya çalışılan sokak köpeklerinin yüzde 99’u bu korumacı bekçi çoban köpeklerinin sahiplerince atılan yavrularıdır. TBMM’de sorunu ve çözümü gerçek anlamda görebilen aklıselim siyasiler olduğuna, TBMM’den tuzaklar içeren bir katliam kanunu çıkmasına geçit vermeyeceklerine inanıyor ve sayın milletvekillerine ve sayın Cumhurbaşkanı’na sesleniyoruz; STK’lar ve kamuoyundan gizli hazırlanan, katliam ve üreme döngüsünü devam ettirecek bu kan kokan yasa teklifi geri çekilmelidir” dedi.
ESRA ALTUNKES