Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda yaş ortalaması itibariyle en genç takım olarak yer aldık. Alt yaş gruplarında Avrupa ve Dünya Şampiyonası'nda elde edilen olağanüstü başarı ile tecrübe yerine yeniden yapılanmayı denedik. Hazır Türkiye'nin en iyi koçları milli takımın da başına getirilmişken böyle bir jenerasyon geçişi için hiçbir yanlış neden yoktu.
Bu turnuvada Cedi Osman yeteneğini ön plana çıkarırken, Semih Erden kariyerinde ikinci, üçüncü ve hatta dördüncü baharını yaşıyor gibiydi. Çünkü uzun rotasyonunda yaşanılan sıkıntı maalesef kimi maçlarda direncimizi kırdı. Turnuva belirleyici faktör İspanya'dan çok yediğimizden dolayı İtalya'yı yenmemize rağmen ölüm grubunda 4. sırada bir üst tura çıktık. Rakibimiz şampiyonanın favorisi ve aynı zamanda ev sahiplerinden Fransa olunca fazla direnç gösteremedik.
Devşirme oyuncu statüsünde ise Muhammed (Bobby Dixon) doğru tercih olmasına rağmen, takımı benimsemek için zamana ihtiyacı olduğu aşikardı. Çünkü Dixon farklı bir oyun zekasına sahip olduğundan takımını gerektiği zaman çok alışık olmadığı hızlı hücumlarla oyunun temposunu belirleyecek kapasiteye sahip. Dolayısıyla bu turnuvada Emire ihtiyaç duyulmadı.
Genç oyuncularımız arasında Avrupa'da maç oynama tecrübesi olmasına rağmen hayal kırıklığı yaratanlar da vardı. Özellikle Melih istediği boş şutları bulmasına rağmen oyun içinde skor yükünü üstlenemedi.
Dar rotasyon, jenerasyon geçişi devleri oldukça etkiledi. Yine de gruptan üçüncü olarak çıkabilseydik yarı finali zorlayabilirdik. Çünkü ölüm grubunda ilk maçta elde edilen galibiyet oldukça ses getirmesine rağmen, gruptan istenilen sırada çıkma adına fazla bir öneme sahip olmadı.
Oyuncularımız gelecek vaat ederken, koçların bu cesaretini kutlamak gerektiğine inanıyorum. Bu seviyede bir takımın ölüm grubundan çıkması beklentileri fazlasıyla yerine getirdi.