Bu sezon galibiyetle tanışmayan takımın yaşadığı stres her hafta ayrı bir dramı da beraberinde getiriyordu. Son aylarda büyük değişiklikler yaşayan takımın kimyası da doğal olarak etkilendi. Ancak hızlı tüketime bağlı olarak, değişimlere çok çabuk adapte bir olan bir toplum yapısında bireylerin sabrı da değişkenlik göstermekten ziyade takımda yaşanan buhran, camiada farklı olumsuz düşünceleri de doğurdu. Yaşanılan sürece takımın başarısızlığı da eklenince Antalyaspor adına tehlike çanlarının şiddeti giderek artmıştı.
Yönetim üzerindeki riski paylaşarak teknik ekibi değiştirdi. Dümene oturan Teknik Direktör Rıza Çalımbay ve ekibi enkazın altından nihayet kalkmak için köklü değişimler yapıldı. Ancak bir türlü galibiyet alınamıyordu. Üstelik kupada saf dışı kalınması soğuk duş etkisi yarattı. Artık tüm umutlar ligde öncelikli olarak galibiyet üzerine odaklanmıştı.
Başta yönetim olmak üzere taraftar son bir umutla deplasman maçına öyle bir odaklanmıştı ki rakibin basit hatası maçın neticesini belirledi. Bu maçı kazandıran bazı dinamiklerin yanı sıra en önemli unsur tecrübeli oyuncuların biraz olsun kıpırdanması galibiyete etki etti. Takımın performansı vasat olmasına rağmen, yönetimin tam destek sağlaması ve umudunu yitirmeyen taraftarın takıma destek için peşinden koşması bu galibiyet için en önemli itici güçtü. Sezon ortasına yaklaşırken Antalyaspor ilk nefesini alarak Süper Lig’de yeniden doğdu. Kaptan Samuel Eto’o maça sezon başından bugüne ilk defa kadar istekliydi. Onun bu arzusu önümüzdeki maçlarda muhakkak beklentimizin yüksek olduğu diğer oyunculara da sıçramalıdır. Kadro dışında olan diğer oyuncuların yeniden forma mücadelesine dahil edilmesi takımda olumlu etki yaratacağı kanaatindeyim. Rıza Hoca’nın bu adımının neticelerini önümüzdeki haftalardaki rotasyonlarda hissedebiliriz.
Antalyaspor şoktan çıktı, şeytanın bacağını kırdı. Ancak buradan sonra artık galibiyet zinciri halkasına yenileri eklenmelidir.
Sporla kalın.