Günlerden 26 Ekim 2015 sezona tarihin en iyi başlangıcını yapan bir Antalyaspor, dokuzuncu haftada ligin zirvesinde yer alan Beşiktaş’ı Antalya Arena’nın açılışında tarihe tanıklık etmek için ağırlıyor. Maç öncesinde taraflar arasında düello hakimdi. En önemlisi de antik dönem mimarisinin Torosların eteklerinde modern tekniklerin güdümünde birleşmesiyle oluşan Antalya Arena ilk kez gerçek sahiplerine kapılarını açmasıydı. Arenanın açılışında yine kulüp olarak sınıfta kaldık. Akıllı cihaz kullanan herkes o gün oraya tanıklık etmeye gelmişti. Ancak yaklaşık 20 bin kişinin bir anda mobil dağıtım istasyonlarına yüklenmesi sonucunda büyük çoğunluk paylaşım yapamadı. İşte o an teknolojiden uzak kalındığında, antik dönem insanları gibi sadece sahada olup bitenleri ve mekanın iç tasarımındaki her detay daha da ilgi çekiyordu.
Antalyaspor için seçilen müzikler, uçan balonlar ve bu mabet için emeği geçenler bakımından arenaya yakışan bir açılış olmadı. Her zamanki gibi kulüp tarihi hiç böylesine atılımları yaşamadığı gibi bunu nasıl pazarlaması gerektiğini de beceremedi. Bu arada büyük aksaklıklar yaşandı mı? Hayır.
Taraftar için bir büyük alkış gerekiyor ki kareografi noktasında mütevazi olmanın ötesinde güney ve kuzey kale arkasını teslim alan gruplar ellerinden gelenin fazlasını yaptı. Arena açılışı konunda taraftar gruplarının yönetimden daha iyi hazırlandığı göze çarptı.
Antalyalılar belki uzun zamandır ilk kez toplu taşıma mabetlerine ulaşmanın keyfini yaşadı. “Tahine tanıklık etmek için oradaydım” ürünlerinin lisanlı olarak store raflarında yer alması da güne özel bir hatıra olarak mobil noktalarda taraftarların akımına uğradı.
Arenadaki eksik ve yetersiz kalan temel ihtiyaçlar; yönlendirme, yemek alanları, tuvaletler, mescid gibi unsurların derhal gözden geçirilmesi gerekiyor.
Yönetimin yanı sıra oyuncuların da arenada ilk maçtan hüsrana uğratması da bu açılışı taçlandıracak çifte zafer için yeterli olmadı. Takımın da ilk kez böylesine bir atmosferde oynaması da “kendi evinde misafir” gibi hissetmesine neden oldu. Özelikle en çok tartışılan nokta sahanın zemini futbolcuları oldukça zorladı. Maçın hemen başında oyun standardına aykırı kartlar da oyundaki etkinliğimizi de kırdı. Sadece skor anlamında değil psikolojik savaştan öte fiziksel anlamda çok geride olduğumuz bir maçtı. Rakibin baskısı karşısında güçlü dirençler ortaya koyamadığımızdan ortaya böylesine farklı bir skor ortaya çıktı. Konsantrasyon açısından savunma anlamında temel dinamiklerde sıkıntılar yaşanması takım içindeki diğer faktörleri de olumsuz etkiledi. Aciz kalınan öncelikle bekler, stoper ve orta saha bölgelerinin gelecek maçlar için durumlarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğidir. Burada bir önemli noktada şudur; takım savunmasında kanat oyuncularının beklere gereken destekte uyumsuz hareket etmeleridir. Kimi zaman bek oyuncusundan daha çok efor sarf edip, kovalayan Lazerovic keyif verirken, öte yandan gölge takip yapan Emrah Başsan üzüntü veriyor.
Neticede Antalya Arena’nın açılışına tanıklık ederken, maalesef oyuncular bunu oyunlarına yansıtamadı. Takımın taraftarından özür dileyip, önümüzdeki iç saha maçlarında bu atmosferin hakkını verecek skorları elde etmesidir.
Antalya Arena yapımında ve hatta politik engellere rağmen, ısrarlı tutumlarını sürdüren yaşadığı kentin değerlerini özümseyen önde gelen ismi Menderes Türel’e bir Antalyasporlu olarak minnetlerimi sunarken, emeği geçen herkese büyük teşekkürler…