Haftada en az 6 maç 90 dakika izliyorum.
Çoğu takımın hocalarıyla aram fena değil.
Kim hangi menajerlerle çalışır, hangi antrenör eski takım arkadaşı olmasına rağmen meslektaşının arkasından o biçim konuşur bilirim.
Hatta öyle ki hangi yardımcı antrenör hangi menajerler ile yurt dışına devamlı seyahate çıkar kaçmaz.
Kısaca o bildiğiniz yöneticiler var ya reklam peşinde koşan gelen antrenör ile fotoğraf çektirip samimi poz vermeye çalışan aldanmayın hepsi balon.
Nedenine gelince;
Ben kulüpte yöneticilik hatta başkanlık yapan ve daha sonra görevden uzaklaştırılan ya da istifa eden kişileri görev sonrası maçlarda göremiyorum.
Hani en büyük, yöneticilik yaptığınız takımdı.
Hani her şeyinizdi.
Kısaca o da balon.
Yani taraftara diyorum ki aldanmayın.
Aynı futbolcular gibi düşünün gittiler mi hatırlayan bile olmuyor.
Şimdi mevzuyu neden bu kadar uzattım.
Yöneticilik, başkanlık dedik ya.
Pazar gecesi şehrimizin takımı olan Alanyaspor ile gurur duydum.
Hem oyuncularıyla hem teknik ekibiyle hem başkanıyla.
Bir kulüp nasıl yönetilir sorusu.
Bence o kişilere sorulmalı.
Müthiş oyun, inanılmaz istikrar ve Beşiktaş önünde kazanılıp alınan 3 puan neticesinde liderlik.
Erol Bulut’u getirdiler, şimdi Fenerbahçe’nin başında.
Sergen Yalçın’ı getirdiler, şimdi Beşiktaş’ın başında.
O da yetmedi.
Sergen hocanın yardımcısı Çağdaş Atan hoca geldi.
Netice ortada.
Yani önemli olan oradan ayrılanları almak değil.
Başarınızla oraya antrenör göndermek.
Kısaca çok paranız varmış bana ne.
Çok gençmişsiniz bana ne.
İstikrar var mı istikrar?
Ben ona bakarım.
Bir de geldiğinizden beri ne yaptığınıza.